Nora'nın Kitaplığı : Mart 2019

24 Mart 2019 Pazar

İlk Buluşmada Asla Isırma - Kitap Yorumu


Selam, ben Kira. Lise öğrencisiyim. Birkaç sorunum var:

1. Ben bir vampirim.

2. Sınıf arkadaşlarımdan biri öldü. Boynunda diş izleriyle.

3. Ben yapmadım! (Yemin ederim.)

4. Kimse bana inanmıyor. Bu yüzden...

5. Katili bulmak zorundayım. Üç tane şüpheli buldum bile. (Hepsi birbirinden yakışıklı, hiç sormayın.)

6. Son olarak: Bunlardan bir tanesine çok fena aşık olmak üzereyim. Ama... Ya katil o ise?


Merhaba arkadaşlar! Niye böyle dandik kitaplar okuyup durduğumu merak ediyor olabilirsiniz. Küçük bir eğlenceye ihtiyacım vardı hepsi bu, hem bu kitabın bu kadar da dandik olacağını düşünememiştim. Güldüm eğlendim, yalan yok. Hiç hayal kırıklığına da uğramadım -zaten büyük beklentilerim yoktu-, yani benim açımdan keyifli bir okuma süreciydi aslına bakarsanız. Ama bu kitabın göründüğü kadar kalitesiz olduğu gerçeğini değiştirmez. Peki ben her şeyden önce bu kitabı neden aldım?

funny vampire gif ile ilgili görsel sonucu

Tabii ki son zamanlarda alışveriş postlarımı hiç paylaşamadığım için bu kitabı yeni aldığımı bilmiyor olmanız doğal. Evet, kitap artık basılmıyor fakat ben fuarda bir sahafta ciltli sıfır versiyonuna denk gelip aldım. Baştan almak gerekirse birkaç ay önce kitap araştırırken neredeyse bütün yayınevlerinin -fakat özellikle DEX'in- eski kitaplarının (eski derken 5 yıl öncesinin kitaplarından bahsediyorum) çoğunu baskıdan kaldırdığını görüp sinir krizi geçirdim. Epsilon'un birçok tarihi aşk kitabı, Ephesus'un Ejder serisi, DEX'in Melez Sözleşmeleri, Ölümün Hizmetkârları gibi serileri de bu durdurulmuş baskılara dahil. Ve ben yayınevlerinin baskı sayılarını azaltmak yerine tamamen basmayı durdurmalarına ilk kez şahit oluyorum sanırım. Eskiden nadiren satılmayan 1-2 kitabın baskısı durdurulurdu, o yüzden bu benim için büyük bir şoktu. Her neyse... Sonuç olarak bu kitabın da artık satılmadığını gördüğümde (çoğu kez 5 liraya görüp almamış olmama rağmen) garip bir hayal kırıklığına urğadım çünkü bundan 5 yıl kadar önce bu kitap bizim dalga geçme kaynağımızdı ve artık yoktu, anlatabiliyor muyum :D Dolayısıyla sahafta ciltli, sıfır, tertemiz bir şekilde görünce bu fırsat kaçmaz diye düşünüp aldım. Tarihten yok olacağına kitaplığımda gördükçe hatırlarım işte, pişman da değilim :)

Ä°lgili resim

Yorum yapmayı ertelememin tek sebebi söylenecek çok şey bulamamam açıkçası. Komik, belki eğlendirici ve tamamen bomboş bir kitaptı, aşırı işsiz iseniz bu kitap size göre olabilir. Kitabın sonunda beklenmedik olsun diye saçmalanmış bir yer vardı ve bana yazarın biraz troll bir kadın olduğunu ve yazmaya çok üşendiğini düşündürdü. Çünkü kitapta düşünüldüğü için taktir ettiğim birkaç kısım vardı ve yazar istese iyi bir iş çıkarabilirmiş ama uğraşmak istememiş bana kalırsa. Doğrusu ben de bu yorumu daha fazla uzatmak istemiyorum, bu kitabın daha fazlasını hak ettiğini düşünmüyorum :D 


Yayınevi: DEX     Yazar: Tamara Summers     Sayfa Sayısı: 196
GoodReads Puanı: 3,85    Çevirmen: Talin Ataman

Şafak Vakti (Alacakaranlık #4) - Kitap Yorumu


Vazgeçilmez bir şekilde bir vampire âşık olmak, Bella Swan için, bir fantezi ve kâbusun gerçeğe karışmasıdır. Edward Cullen’a duyduğu yoğun tutkuyla bir tarafa, kurt adam Jacob Black ile arasındaki derin bağ ile öbür tarafa çekilmiş bir halde, nihai dönüm noktasına ulaşmak için kayıplar ve mücadele dolu çalkantılı bir yıl geçirmiştir. Artık kaçınılmaz bir seçimle karşı karşıyadır; ya ölümsüzlerin karanlık ama çekici dünyasına katılacak, ya da iki kabilenin arasında insan olarak hayatına devam edecektir. 

Bella artık kararını vermiştir ve kendisini muhtemelen yıkıcı ve anlaşılmaz sonuçları olacak benzeri görülmemiş bir olaylar zincirinin içinde bulur. Önce Alacakaranlık’ta yıpranmış olduğunu, ardından Yeniay ve Tutulma’da da dağılıp koptuğunu gördüğümüz ipler, artık tamamen düzeltilip bir araya gelecek gibi görünüyor. Peki ya bu sonsuza kadar gerçekleşmezse?


Herkese merhaba! Vay canına, bu serinin de sonuna geldim, hem de bu kadar çabuk! İnanması güç benim için, kitaplarını okurken bir yandan da filmlerini izlediğim için 1-2 aydır hayatım fazlasıyla Alacakaranlık Efsanesi ile doluydu ve bitti. Güzel bir nostalji kuşağı yaptığımı söyleyebilirim, gerçi bir süre vampir kitaplarından/filmlerinden uzak duracağım sanırım çünkü ... eh yeter artık doydum şimdilik. Bir süreliğine gerçekliğe dönme zamanım geldi diye düşünüyorum. Aynı zamanda yoruma geçem zamanım da geldi.

breaking dawn bella angry to jacob gif ile ilgili görsel sonucu

Tutulma'yı bitirince hiç ara vermeden başladığım Şafak Vakti, bana önceki kitaptan daha iyi bir deneyim sundu diyebilirim. Hem Jacob'ın nispeten Bella ve Edward'ı kabullenmiş olması, hem Bella'nın artık kararı belli olmasına rağmen iki erkeği de, kendini de süründürmeyi bıraktı ve Bella'nın abartılmış evlilik korkusu dışında hiç sıkıntı kalmadı. Yani kalmamıştı. Tabii ki bir sıkıntı çıkmayacaksa bu kitap neden olsun değil mi :) Ama bu kitaptaki sorunların ve olayların çok daha tatlı ilerlediğini söyleyebilirim.

breaking dawn bella hunting gif ile ilgili görsel sonucuŞafak Vakti'ni beğendim çünkü olaylar okuru tatmin edecek sonlara bağlanmaya başladı. Jacob'ın sürüsünün akıbeti biraz muallakta kalmış gibi hissettim fakat bunun dışında bütün yarım kalan taşların tıkır tıkır, tatlı bir şekilde yerine oturması bence birçok okurun yüzünde tatlı bir gülümsemeye sebep olmuştur. Ah, gerçi şu an söylediğimin tam aksini kitaptaki birkaç kısımda hissettiğim aklıma geldi ve yine canım sıkıldı. Bazı taşları yerine oturtamayınca yazarın saçmaladığını hatırladım, bakınız Charlie'nin "ben hiçbir şeyin ayrıntısını bilek istemiyorum bana söylemeyin" diyerek bütün sorunu çözmüş olması. Bundan daha uyduruk bir bahane okuduğumu sanmıyorum. Tamam, kurt adam / vampir gibi kelimeleri duymak istemeyebilir ama kızının başına gelenler hakkında hiçbir şey bilmek istemiyormuş, oldu. Filmde de bunun saçma olduğunu fark etmiş olacaklar ki bu kısımı biraz daha yumuşatıp Bella'nın "bazı şeyleri bilmemen gerekiyor baba" nutuğunu eklemişler.

Ä°lgili resim

Bir de kitapta Renesmee'nin hangi kısımda ne kadar büyük olduğunu takip etmek zordu,çok konuşmadığından olsa gerek. Ama çok tatlı tasvir edilmişti ve filmde de aşırı tatlı ve güzeldi, her yaşındaki halini mükemmel seçtiklerini düşünüyorum. Bu arada kitapta Alice'in neden başka bir melezin olduğunu bilmesine rağmen Bella'nın hamilelik sürecinde veya Renesmee doğduktan sonra bundan hiç bahsetmemiş olduğunu anlayamadım. Bella kızının akıbetini araştırmak için Brezilya'ya falan gideceklerini, bilen birilerini araştıracaklarını söylerken neden Alice'in kendisi o melezi nasıl bulduysa diğerlerini de o şekilde yönlendirmediğini de anlayamadım. Bu kısım bana tutarsız geldi doğrusu. Bella'nın hamileliği demişken gerçekten filmi olsun kitabı olsun korkunç ve rahatsız edici derecede gerçekçiydi ve tabii ki böyle fantastik bir YA için bu derece gerçekçilik bence beklenmedik ve güzeldi. Rahatsız edici ama güzel. İçine düştüğüm ikilemi anlamışsınızdır umarım...

breaking dawn bella broken gif ile ilgili görsel sonucu

Şafak Vakti bana kalırsa bu seri için olabilecek en uygun bitiş sayılırdı. Birçok açıdan tatmin edici ve gülümseticiydi ve serinin arkada fazla bir soru işareti bırakmaması hoşuma gitti. Ah, elveda nostalji kuşağım, elveda Alacakaranlık... =)



Alacakaranlık Efsanesi Serisi Yorumlarım:

Yayınevi: Epsilon     Yazar: Stephenie Meyer     Sayfa Sayısı: 592
GoodReads Puanı: 3,70    Çevirmen: 
Demet Adıgüzel

23 Mart 2019 Cumartesi

Tutulma (Alacakaranlık #3) - Kitap Yorumu


Binlerce Alacakaranlık hayranını beklediğine değecek kadar sevindirecek olan kitabın satışa sunulduğu ilk gün kapışılması mümkün!

Çünkü Edward’la Bella için aşkın anlamı Tutulma’da daha derin…

(Bunu söylediğim için üzgünüm ama aşırı dandik bir tanıtım bülteni olmamış mı?)


Herkese merhaba! Yeniay'dan sonra ara vermeden başladığım Tutulma'nın yorumuyla karşınızdayım. Doğruyu söylemek gerekirse bu serinin yorumlarında çok öveceğimi söyleyemem kitapları, bu asla beğenmediğimden dolayı değil fakat zaten övülecek yönlerini hepimiz gayet iyi biliyoruz bu serinin. Hatta tüm seriyi ezbere biliyoruz birçoğumuz. Bu yüzden hepimizin bildiği güzel kısımları geçip beni rahatsız eden noktalara değinmeyi tercih edeceğim bu yorumda.

Bu kitaba dair aklımda kalan ilk şey Bella'nın bitmek bilmez evlilik karşıtlığıydı. Çok abartılı ve çok yorucuydu bana kalırsa, oldukça da mantıksız. Bella annesi ve babasının kötü evliliğinden kalan bri "evlilik kötüdür" travmasına sahip gibi gösterilmiş. Ailesine evliliğin neler yaptığını gördçüğü için evlilikten nefret ediyor, adını bile duyamıyor. Ama Edward'la sonsuza kadar her saniyesini beraber geçirmeye gelince hayatta bundan çok istediği bir şey yok. Peki madem her an birbirinize bağlı olmak değil evliliğe dair korktuğun şey, o zaman nedir? Bir kağıda imza atmış olmanız mı? Düğün mü? Bir de güya Edward için ölür ama Edward'ın bunu ne kadar istediğini bilmesine rağmen çocuğun içine sindirmemek ve burnundan getirmek için elinden ne geliyorsa yaptı. Kitap süresince bu konu benim sinirlerimi çok gerdi doğrusu...

İlgili resim

Ama en önemlisi bu değildi, muhtemelen hepiniz tahmin ediyordur bu kitaptaki en can sıkıcı noktayı. Aşk üçgeni olayı, o kadar ağırlaştı ki bu kitapta. Yıllar önce filmlerini izlediğimde de nefret etmiştim bundan, şimdi de nefret ettim. Ben bir Jacob fanıyım ama buna rağmen Bella'nın Jacob'a DA aşık oluşu ve Jacob'a aşığım ama sana daha çok aşığım Edward repliği benim için dünyanın en saçma şeyi olabilirim. Ve ben kitaplarda aşk üçgenlerini seven bir kızdım. Ama ikisine de aşıkmış da birine daha çok aşıkmış da bilmem neymiş, bence çok rahatsız ediciydi.

Bir de kitapta saçma bir uzatılmışlık var gibi geldi bana. Yani evet, seriye dair okuyacağımız daha fazla sahne olmuş oldu ama çok gereksiz ve anlamsız olduğunu düşündüğüm bölümler oldu. Bunun dışında Jacob'ın aşırı çocukça davranıp bir türlü Bella ve Edward'ı kabul etmeyişi ve tam tersine Edward'ın da aşırı olgun davranıp her şeyi sürekli olarak kabul edişi ve anlayışlı davranması sinir bozucu bir seviyeye varıyordu.

 
Bu seride en sevdiğim kısımlardan biri olan çatışma öncesi çadırda Bella'nın ısınması da bu kitaptaydı ve Jacob-Edward atışmaları gerçekten de eğlendiriciydi. Aslında Tutulma'daki olay örgüsünü seviyorum ama yukarıda bahsettiklerim beni biraz soğuttu doğrusu. Bu arada Tutulma'nın filmi de görsellik ve çekim teknolojisi olara ilk iki filmden çok daha iyiydi ve bu da benim için biraz rahalatıcı oldu :)) Şafak Vakti yorumum çok yakında sizlerle, görüşmek üzere!


Alacakaranlık Efsanesi Serisi Yorumlarım:

Yayınevi: Epsilon     Yazar: Stephenie Meyer     Sayfa Sayısı: 541
GoodReads Puanı: 3,69    Çevirmen: 
Eren Abaka

19 Mart 2019 Salı

Yeniay (Alacakaranlık #2) - Kitap Yorumu


Edward ve Cullen Ailesi’nin diğer üyeleri Bella’nın doğum günü için bir parti verirler, fakat Bella ısrarla karşı çıkar. Çünkü ortada büyük bir sorun vardır; Edward sonsuza dek genç kalacaktır, peki ya Bella? Kâbuslar, sırlar, imkânsızlıklar, seçimler ve kararlar... Bella ve 
Edward’ı yine zorlu bir mücadele bekliyor.


Hız kesmeden devam ettiğim Alacakaranlık Nostalji Kuşağı serimde sıra Yeniay'a geldi. Peki tamam, size pek de hız kesmemişim gibi gelmemiş olabilir ama aslında bu kitabı bitireli çok oldu hatta seriyi de çoktan bitirdim. Maalesef  yorumları biraz geciktirdim fakat kimsenin artık Alacakaranlık yorumlarını dört gözle bekleyeceğini düşünmediğim için bekletmekte sorun görmedim aslında. Haksız mıyım?...

Bu kitabı okurken sürekli düşündüğüm şey keşke bu kitabı ortaokul, lise çağlarımda okusaymışım oldu. Tabii ki o yaşlara hitap ettiğini biliyorum zaten ama kitabı okurken sürekli olarak o zaman okusam çok eğleneceğimi fark ettiğim kısımlar oldu. Şu an ise biraz bayat geliyor doğrusu, zaten bildiğim bir hikaye ve üstüne birçok benzeri çıkmış bir kitap benim için. Ne var ki haksızlık etmek istemiyorum, şu an ne zaman adı geçse çoğumuz göz deviriyoruz fakat zamanında kitaplarının da filmlerinin de bağımlısı değil miydik? Sizi bilmem ama ben 7. sınıfta ilk iki filmini arka arkaya izleyişimi hatırlıyorum ve çok etkilenmiştim... Ve her ne kadar şu an gözümde bayat bir klişe olsa da o zamanlar üzerimde -ve birçok kişinin üzerinde- bıraktığı etkinin bir başarı olduğuna inanıyorum. İşte bu başarının hatrına bu seriyi artık 14 yaşlarımda okumuşum gibi yorumlamaya çalışacağım.

Ä°lgili resim

Öncelikle bu kitap Bella'dan soğuyuşumun başlangıcı oldu. İlk kitapta biraz erken konuşmuşum, neden herkes Bella'dan nefret ediyor ayol bence iyi bi' kız, diye diklenirken. Ay Bella anladık depresyondasın da, bu kadar bencil olmak zorunda mısın? Etrafındaki insanların bütün iyi niyetlerini sömürdün, kullandın, attın, sanki dünyanın merkezinde sen varmışsın gibi. Evet, yani teknik olarak bu dünyanın merkezinde sen olabilirsin ama bundan haberi olmayan biri için aşırı düşüncesiz davranışlar sergiledin. Ayrıca -tamam burada kuralları bozuyorum, 14 yaşında gibi yazmak kolay değil- filmini izlerken bu kadar fark edememiştim ama bu Edward'ın sesini duyması olayı aşırı utanç verici (yazar burada cringe kelimesini kullanmamaya çalıştı) bir olaydı bence, her şey düzeldikten sonra da aşırı normal bir şeymiş gibi unutuldu gitti. Yazarın bu bir şeyler uydurup uydurup sonra saçma da olsa açığa bile kavuşturamaması durumu beni biraz soğuttu doğrusu...

Ama bu kitapta bol bol Jacob vardı! Bir Jacob fanı olarak bu durum beni memnun etse de Bella her şeyi mahvetmeyi başardığı için sırf hep Jacob var diye çok da tat aldığımı söyleyemem. Ayrıca Jacob'ın Bella'dan bu kadar küçük olması cidden gerekli bir ayrıntı mıydı çünkü bu da bana bir diğer utanç verici kısım olarak geliyor. Zaten Jacob tüm seride çocuk gibi olduğundan fanı da olsam asla ciddiye alamadım doğrusu, çabuk büyüyormuş 20 yaşında sayılırmış bilmem ne, hiç de öyle değil bence. Kitapta okuru gereksiz yere kasan ikinci bir ayrıntı da buydu bence. 

Ä°lgili resim

Tamam, kitapta az rezillik yoktu ama okurken ben hep yüzümde gülümsemeyle okumuştum. Edward'ın terk edişi beni çocukken de çok etkilemişti ve bu kitabı okurken de sürekli eski zamanlarıma döner gibi hissettim ve bu bir şekilde mutlu edici bir deneyimdi. Zaten çok akıcı bir kitap olduğundan da bahsetmeme gerek yok, herkes tahmin edebiliyordur zaten diye düşünüyorum. Durum şu ki, ben aslında bu kitabı bitirince başka seriye geçerim, buna da birkaç ay ara veririm diye düşünmüştüm. Ama kitap bittiği gibi Tutulma'ya başladım ve bunu ancak hayal meyal hatırlayabiliyorum, her şey o kadar içgüdüsel olmuş ki... Yani bu seri devam etmeye karşı koymayı oldukça zorlaştırıyor -beklenmedik bir biçimde, benim için en azından-. Hatta bir spoiler verip Tutulma'da da aynı şeyi yaşadığımı söylemek zorundayım. Ama bundan Tutulma yorumunda bahsetmeyi tercih ediyorum.

Aslında bir şekilde Yeniay benim zamanında çok etkilendiğim, bütün o iç acıtıcı duyguları hissettiren bir kurguya sahipti. Ve yıllar önce filmini izlediğim bu senaryonun şimdi de kitabını okumak bana o zamanki hatıralarımı geri getirdi ve sanırım en çok bu yüzden benim için güzel bir okuma deneyimi oldu. Gerçi bazı kısımlarda çocuklara ve gençlere bu kadar saplantılı bir aşkın özendirilmesine karşı çıksa da bu yetişkin sesimi susturdum ve kitaptaki güzel bağlılığın tadını çıkardım. Bunları göz önüne alarak neredeyse tam puan vermeye karar verdim, bahsettiğim eksileri göz ardı etmemin tek sebebi ise muhtemelen bu kitabın hedef aldığı yaşlarda olsam bunları umursamayacak hatta belki fark bile etmeyecek olmam. İşte bu kadar, bir sonraki yorumda görüşmek üzere, hoşça kalın!


Alacakaranlık Efsanesi Serisi Yorumlarım:

Yayınevi: Epsilon     Yazar: Stephenie Meyer     Sayfa Sayısı: 440
GoodReads Puanı: 3,53    Çevirmen: Öncü Saraç Tüzüner


Bu kitaba bu şarkıyı adadım. Bella'dan Jacob'a :)