Nora'nın Kitaplığı : Alacakaranlık (Twilight #1) - Kitap Yorumu

23 Temmuz 2016 Cumartesi

Alacakaranlık (Twilight #1) - Kitap Yorumu


Üç şeyden emindim. Birincisi Edward bir vampirdi. İkincisi, ne kadar baskın olduğunu bilemesem de onun bu vampir yanı kanıma susamıştı. Üçüncüsü ise, koşulsuz ve geri dönülemez bir şekilde ona âşık olmuştum.

İsabella Swan Washington'ın, yağmurun hiç dinmediği küçük kasabası Forks'a taşınır. Bu şimdiye kadar aldığı en sıkıcı karar gibi görünmektedir. Fakat gizemli ve çekici Edward'la tanışması hayatını heyecanlı ve tüyler ürpertici bir hâle sokar. Edward şimdiye kadar, içinde yaşadığı küçük toplulukta vampir kimliğini saklayabilmiştir. Ancak artık kimse güvende değildir, özellikle Edward'ın en çok değer verdiği insan olan Isabella.. İki sevgili kendilerini tutku ve tehlike arasında dengede duran bir bıçağın en keskin noktasında bulur.


Herkese tekrar merhaba! Bugün karşınızda YGS sınavından 1-2 gün önce okuduğum Alacakaranlık yorumu var. Bu kitabın yorumunu aylar önce yazıp GoodReads'te paylaşmışım hatta çoktan okuyanlarınız olmuş bile! Neden bloga koymadığım sorusu ise hâlâ merak konusu.. Neyse, geç olsun güç olmasın diyorum ve sizi yorumumla başbaşa bırakıyorum :)

"Evet, evet üzerime gelmeyin. Kitabını yeni okuyorum. Eh, ne yapalım YGS dönemine nasipmiş.

Filmden ve bütün o "Alacakaranlık klişesi" fikrinden bağımsız olarak değerlendireceğim bu kitabı. En azından elimden geldiğince. Sanırım filmini 7. sınıfta falan izlemiştim. Başroldeki oyunculardan hoşlanmamama rağmen filme bayılmıştım, o dönemde birçok yaşıtım gibi uzunca bir süre etkisinden çıkamadığımı hatırlıyorum. O zamanlar filmini izlemek yerine kitabı okusam, üzerimde yine aynı etkiyi hatta iki mislini bırakırdı sanırım.

Kıyaslamayla gideceğim çünkü eh, malum filmi daha önce izlediğim için kitabı okurken de sürekli kafamda kıyaslamalar yapıp durdum. Bir kere karakterler kesinlikle filmdekinden iyi. Filmdeki gibi soluk ruhlu, bayık, cansız değiller. Tam tersine esprili ve -tabiri caizse- daha canlı buldum karakterleri. Yalnız Jacob'ın 15 yaşında olması beni biraz rahatsız etmedi değil. Filmde geçiyorsa da -ki sanırım geçiyordu- dikkat etmediğim bir ayrıntı olsa gerek. Ayrıca nasıl başardım bilmiyorum ama kitabı okurken aklımdaki karakterler yine benim yarattıklarımdı, filmindeki karakterlerle oynamadı zihnimdeki sahneler ve bu beni gerçekten rahatlattı.

Filmini izlediğim için sıkılabileceğim düşüncesiyle başlamıştım ayrıca, fakat kitabın akıcılığı benim bir an olsun sıkılmama izin vermedi -ki bu benim için bayağı önemliydi.

Lafı daha çook uzatabilirim fakat senaryo ile kurgu çoğunlukla aynı olduğu için sanki bu kurguyu daha yeni öğrenmişim gibi yorum yapmamın bir manası olmadığına karar verdim. Bu seriye çok bağlı falan değilim aslında fakat gerçekten seviyorum çünkü benim için fazlasıyla nostaljik bir yanı var. Klişelere konu olması da beni rahatsız etmek yerine eğlendiriyor bu yüzden. Young-adult paranormal türün en şirin klasiklerinden bile diyebilirim. Bundan birkaç yıl önce, filmini izlemeden okusam sanırım hayatımın üzerinde devasa bir etkisi olurdu.. (bkz. Hush Hush) Bu yüzden doğru yaşlarda okunursa gerçekten zevk alınabilecek bir kitap olduğunu düşünüyorum. Ayrıca hadi ama gençler, seksi vampirlere kim hayır diyebilir ki? ;)

Forever vamps,
14/03/2016                                                                                                         -Nora   



Yayınevi: Epsilon     Yazar: Stephenie Meyer     Sayfa Sayısı: 400
GoodReads Puanı: 3,56    Çevirmen: Hüseyin Baran


Hiç yorum yok :

Yorum Gönder