Nora'nın Kitaplığı : Aralık 2021

16 Aralık 2021 Perşembe

Başka Dilde Aşk - Kitap Yorumu

Başka Dilde Aşk, korkunç bir gecenin hatıralarına zincirlenmiş bir kadının ve sevgisiyle o zincirleri kırabilecek adamın hikâyesi. Geçmişin acı yüklü izlerini taşıyan sessiz bir adamın ve sesini bulmasına yardım edebilecek kadının hikâyesi. Acının, kaderin ve aşkın iyileştirici gücünün hikâyesi…
Herkese merhaba arkadaşlar. Bugün benim için zor bir gün olacak çünkü yine uzun zaman önce okuduğum bir kitaba yorum yapmaya geldim, ayrıca bu yorum da oldukça sorunlu bir konuyu işleyecek. Canımız biraz sıkılacak yani, okuyacaksanız bunu göze alın derim. Şu kitabı lisede, belki de üniversitenin başlarında okusam, muhtemelen 5 yıldızı basar üstüne de bir öpücük kondururdum. Fakat artık belli konularda bilinçlenmiş olacağım ki bu kitapta okurken beni bir konuda rahatsız eden birçok nokta oldu. Resmen bir Çirkin Aşk vakası daha yaşadım. Bu konu dışında çok sevdiğim bir kitap oldu ama görmezden gelinemeyecek -ve artık canıma tak eden- bir konu olduğu için bu postta uzun uzun yazacağım artık her şeyi, bir daha bahsedilmemek üzere kapansın bu konu.

Yorumumun devamı birçoklarına duyar kasmak olarak gelebilir ama böyle hissetmek elimde değildi ve bunu daha ziyade duyarlı olmak olarak nitelemeyi tercih ederim, teşekkürler :) Tabii ki bu noktalara takılmayanlara da duyarsız demiyorum, keşke ben de kendimi kitaba kaptırıp etik incelemesine girişmeseydim ama insanın kafası bir kez o yöne kayınca bir daha dikkat etmemezlik yapamıyorsunuz işte...


Spoiler İçerebilir (Yorumun tatsız kısmı burası, duyar okumak istemiyorsanız direkt spoiler bitti kısmına geçebilirsiniz)
Öncelikle etik olarak sorunlu bulduğum noktaları içimden atıp bir rahatlamak istiyorum. Şahsen inanıyorum ki, travma ve trajediler üzerine dramatik bir kitap yazılacaksa bu kitaplar new-adult türünde olmamalı. Özellikle abuse (taciz, kötü emeller için kullanılma, suistimal edilme) gibi ciddi konularda yazılacaksa bir kitap, ya da karakterlerin geçmişinde buna benzer ciddi travmalardan bahsedilecekse, bu sorunlar çok daha ciddi bir şekilde işlenip daha ciddi bir şekilde çözüme uğratılmalı. Dram kitapları çoğunlukla bu konuda başarılı, nitekim yetişkin olarak geçen, genellikle her yaşa hitap eden romantik kitaplar da bir yere kadar başarılı. Fakat new-adultlarda böyle konuların ele alınması, bunları normalleştirmek ve basitleştirmekten başka bir işe yaramıyor bence. Kafamızı boşaltan ve eğlenceli olan new-adult kitapları okumayı birçoğumuz çok seviyoruz, ama aynı zamanda ne kadar boş kitaplar olduklarını da kabul etmemiz gerekiyor -ki çoğunlukla ediyoruz da. Genel olarak romantizm kavramını bile çoğunlukla cinsel ilişkilerden ibaret gibi gösteren bu genre, iş sorunlu meselelere gelince durumun ciddiyetini okura aktarmakta başarısız kalıyorlar. Bu kitapta da, buna benzer travmatik geçmişi olan karakterleri işleyen diğer new-adult kitaplar gibi, yardım alması ve çok hassas yaklaşılması gereken karakterlerin basit bir ilişkiyle bütün sorunlarının çözüldüğünü görüyoruz. Maalesef bu ne gerçekçi, ne de sağlıklı bir ilişki, en azından ben böyle hissediyorum.

Kitabın başlarını çok sevsem de, ilerledikçe bir şeylerin yanlış olduğu hissinden kurtulamadım. Bir gariplik vardı. Kitapta erkek karakterin geçmişi ve yaşam tarzı kesinlikle tıbbi yardım alması gerektiğine bir işaretti mesela. Hayata karşı bilgisizliği ve masumluk seviyesi düşünülünce kadın karakter her ne kadar onu 'seviyor' da olsa, daha çok kendisine bir yara bandı bulmuş, hatta neredeyse bir oyuncak/bir köle bulmuş da onu kullanıyor ve buna 'aşk' diyormuş gibi hissetim ben daha çok. Diğer yandan her ne yaşamış olursa olsun, erkek karakterin 'masumluk' seviyesi de biraz fazla abartılmıştı. Yani, özellikle o malum sahneden sonra, Bree'nin "ayy ben de şunu şunu yaptınız sandım, ya sen ne kadar masumsun bir dans etti diye miydi bütün bunlar ne olacak canım ondan" tepkisi... yani, nE? Bu kitabı okuyup da bu olayı başlı başına garip bulmayan var mı gerçekten? En fazla benim gibi görmezden gelmeye çalışmışsınızdır diye düşünüyorum. Gerçekten bu düşünceyi beynimin derinliklerine itip burada bahsetmemek için çok uğraştım ama elim klavyeye değince her şey dökülüyor işte...
Spoiler Bitti

Yani genel olarak ciddi konuların daha gerçekçi işlenmesi taraftarı olduğum için bu kitabı etik bulmadım. Kitabın konusunu ve genre'sını bile bile okudun, ne bekliyordun diye düşünüyor olabilirsiniz, onu da soran olursa uzun uzun tartışabiliriz ama herkese açık bu postta daha fazla uzatmak istemedim konuyu. Ben de bu kitabın bu derece pervasız bir şekilde yazılmış olacağını bilsem yıllarca peşinden dolanmazdım doğrusu. Bu derece sorunlu bir karakteri konu alıyorsa keşke new-adult olarak yazılmasaymış da daha ciddi bir romantik kitap olsaymış. 

Bu tatsız muhabbet dışında kitabı çok beğendim. Dümdüz okusam 5 yıldız verirdim, karakterler, uyumları, genel olay örgüsü çok güzeldi, bir o kadar da akıcıydı. Tabii ki yazarlar bu tarz konularda new-adult yazmaktan kaçınmayacağı için artık ben bu tarzda kitapları okumaktan kaçınmaya karar verdim.  Yine de beynimin kemirilen kısmını bir kenara bırakırsam güzel bir romantik kitap deneyimiydi diyebilirim. Zaten 'sıfırdan başlama' konusu romantiklerde favori konularımdan ve bu kitapta da eğlenceli bir şekilde işlenmişti.


Beni aşırı geren şu yorum aylar sonra sonunda yazılıp bittiği için çok mutluyum, şimdi arkama bakmadan kaçıyorum hadi eyvallah

Edit: Evet nokta bile koymuyorum öyle bir kaçış
 Yazar: Mia Sheridan     Çevirmen: Hanife Albayrak      Yayınevi: Yabancı

 Sayfa Sayısı: 392      GoodReads Puanı: 4.36

Asla Asla - Seri Yorumu

1. Kısım

Charlize Wynwood ve Silas Nash bebekliklerinden beri birbirlerinin en yakın arkadaşıydılar. Ve on dört yaşında birbirlerine âşık olduklarını anlamışlardı.

Ancak o sabahtan sonra... iki yabancı olacaklardı.

İlk öpüşmeleri, ilk kavgaları, aşklarını fark ettikleri ilk an… Bütün anıları kaybolmuştu sanki.

“İlk öpüşmemiz gerçekten ne zamandı umrumda bile değil.”

“İşte bu hatırlamak istediğim şey.”

Charlize ve Silas, onları bu hale getiren nedeni bulup gerçekleri açığa çıkarmak için birlikte uğraşmak zorundaydılar. Eskiden nasıl olduklarını hatırladıkça, tekrar bir araya gelme fikrini daha da fazla sorgulamaya başlayacaklardı.


2-3. Kısım

“Birine böylesine âşık olma hissini hatırlamak istiyorum. Herhangi birine de değil. Charlie’ye böylesine âşık olma hissini hatırlamak istiyorum.”

“Senin ilk öpücüğün olduğumu asla unutma.
Benim için senden sonrası olmayacağını asla unutma.
Ve tüm bu olanlar arasında beni sevmekten asla vazgeçme.
Asla vazgeçme, Charlie.
Asla unutma.”

Silas zamana karşı yarışırken daha fazla gerçek ortaya çıkıyor, her şey daha da karmaşıklaşıyor. Tehlike arttıkça Silas da kontrolünü kaybediyor ve insanlar olanlardan onu sorumlu tutuyor. Charlie’nin başı belada ve geçmişle gelecek arasındaki uçuruma köprü olmak zorunda. Çünkü “seni seviyorum”lar ve “asla asla”lar arasında bir yerde, kimsenin hayal bile edemediği şaşırtıcı gerçek keşfedilmeyi bekliyor.

“Neredesin Charlie?”

Herkese merhaba! Bu kitapları okuyalı aylar geçti ama yine de blogumda yorumu bulunsun istediğim için kendimi hislerimi hatırlamaya zorlayacağım şimdi 😄 Kitaplar çok kısa ve bir solukta bitiyordu, 3 kitabı toplasan ancak bir kitap eder diye düşünerek hepsinin yorumunu bir girmeye karar verdim (bunca yıllık blogda bir ilk). Sizlere de iki kitabı da almadan seriye başlamamanızı tavsiye ederim çünkü araya zaman koyup okunabilecek bir seri değil bence, delirirsiniz 😂 

Öncelikle kitapları ilk bitirdiğim zaman girdiğim yorumlara bakalım (tamamen spoilersız). İlk kitabı bitirdiğimde şu şekilde bir yorum yazmışım GoodReads'e:

"O kadar gerginim ki şu an. Beklediğimden çok farklıydı, bana biraz Mara Dyer’ı anımsattı.  Daha kitabın başından beri yalnızca iki gün geçti ve kitap çok heyecanlı ve gergin bir yerde bitti. Dolayısıyla okuyacaksanız mutlaka iki kitabı da aldıktan sonra başlayın derim.

Kitap resmen bodoslamasına başlıyor ve biz daha ne oluyor ne bitiyor anlayamadan bitiyor. Gizem/gerilim tarzında ve çözümleyemediğimiz bir romantizm var. Yazarlar ne yaptığının farkında mıydı bilmiyorum ama yüzeysel gibi görünse de temelinde derin bir konuyu ele almış, blogda daha detaylı bahsedeceğim. Aşırı meraklıyım şu an, ikinci kitaba koşuyorum.Bu arada, seriyi üç kitaba bölmelerini anlayamadım doğrusu."

Detaya girmeden önce, 2. kitaptan sonra da seri hakkında şunları söylemişim (yine spoilersız):

"Kısım iki 5/5, Kısım üç 4/5 gibiydi sanki. Her şeyin sebebini güzel bağlamışlar ama -beklediğim gibi- dandik bir şey çıktı. Romantik kitaplara böyle fantastik şeyler katılınca sonunda genelde çok doyurucu bir yere bağlanamıyor maalesef. Ama kitabın dili güzeldi, karakterleri sevdim ve son bölüme de bir güldüm. Farklı bir kitap olduğu için beğendim, iyi ki okumuşum."

Kitabı okumayan arkadaşlar için bu yorumlar hislerimi yeterince açıklıyor bence. Şimdi de biraz içeriği de katarak yorum yapacağım, dolayısıyla spoiler ve benzeri şeyler içerebilir bu yorumun devamı. Okumayanlarla yollarımızı burada ayıralım, yorum yapmadan geçmeyin, seviliyorsunuz!



Yorumun Devamı Kitabın İçeriğine Dair İçerebilir

Belki de birbiriniz için yaratılmış olmanıza rağmen milyonlarca farklı sebep ve etkenden dolayı kötüye giden ve bozulan bir ilişkinizi düşünün... Şimdi de her şeye sıfırdan başlayabileceğinizi hayal edin, ilişkinizin eski haline dair tek bir hatıranız bile olmadan, sizi zehirleyen bütün çevresel etkenlerden ve düşüncelerden arınmış bir şekilde. Birçoğumuz bu hayali çoktan kurmuşuzdur bile belki de. "Bu dünyaya bir kez daha gelsem, yine seninle olurdum" cümlesinin doğruluğunu sınayan bir olaydan bahsediyoruz. Gerçekten de bir kez daha birbirinizi bulabilir miydiniz o kişiyle, bir kez daha birbirinizi sevip eskisinden daha güçlü bir şekilde yeniden mi doğardınız? Yoksa ilişkiniz ve hayatınızdaki zehirli detayları ve hataları bir kez daha keşfettikçe birbirinizden tamamen uzaklaşıp her şeye bir son mu verirdiniz? İşte bu kitapta da kader perileri (!) karakterlerimize ilişkilerinde ve hayatlarında ikinci bir şans veriyor ve tekrar tekrar onlara her şeyi unutturuyorlar, ta ki çiftimiz asıl kader çizgilerine geri dönene dek.

      

Kitabı okumadım, yaşadım resmen. Yazarlar oldukça heyecanlı ve sürükleyici bir deneyim yaşatmayı başarmışlar. Gerçek dünyada geçmesine rağmen açıklanamayan paranormal olaylar içeren kitapları genelde çok sevmem doğrusu, çünkü bana kalırsa yazarlar çoğu zaman başarılı bir son yazamıyor, düzgün bir açıklamada bulunamıyorlar ya da bulunmuyorlar belki de. Bu kitabın sonu da başarısızlıktı gerçekten, dediğim gibi konu "kader perileri"ne bağlandı diyebiliriz kısaca. Ama kitabın sonuna kadar gelen yolu çok etkilenerek okudum, bu yüzden genel olarak sevdiğim bir seri oldu benim için.

Karakterlerle birlikte strese girip gerilmek, ne çıkacağını bilememek çok değişik bir histi. Karakterlerin parça parça bu unutma olayından önceki hayatlarına ve ilişkilerine dair şeyler keşfetmeleri çok eğlenceliydi. Olanlardan bir anlam çıkarabilmek için yeri geldi utanç verici aldatma mesajları gördük, yeri geldi birilerinin günlüğünü ağzımız açık okuduk, yeri geldi ilişkileri dış etkenlerden zehirlenmeden önce aslında ne kadar aşık olduklarını gördük. Hem kalp kırıcı hem de duygusaldı genel olarak bütün süreç. Daha uzun bile yazılabilirdi ama böyle de gayet tadında olmuş. Tek anlamsız bulduğum şey neden 3 kitaba bölündüğü. Ticari sebeplerden ise böyle bir şey yapmaları çok iğrenç. Çünkü seri açık bir şekilde tek kitap olmalıydım ben diye bağırıyor. Her neyse, günün sonunda, iyisiyle kötüsüyle herkesin deneyimlemesini isteyeceğim bir seri daha okumuş oldum. Bir sonraki paylaşımda görüşmek üzere, hoşça kalın!
 Yazar: Tarryn Fisher & Colleen Hoover     Çevirmen: Nihal Yormaz      Yayınevi: Epsilon

 Sayfa Sayısı: 184+208      GoodReads Puanı: 4.04 | 4.03 | 3.49