Nora'nın Kitaplığı : Ağustos 2020

30 Ağustos 2020 Pazar

Çirkin Aşk - Kitap Yorumu


Tate Collins havayolu pilotu Miles Archer’la tanıştığında, bunun ilk görüşte aşk olduğunu düşünmez. Birbirlerini arkadaş olarak görecek kadar bile iletişim kurmazlar. Tate ve Miles’ın tek ortak noktası birbirlerine karşı inkâr edilemez bir çekim hissetmeleridir. Tutkularını açıkça ortaya koyduklarında, kusursuz bir planları olduğunu anlarlar. Genç adam aşk peşinde değildir, genç kadının ise aşka ayıracak vakti yoktur, geriye sadece seks kalır. Tate, Miles’ın ona sunduğu iki kurala uyduğu sürece anlaşmaları şaşırtıcı bir şekilde sorunsuz olacaktır:

Asla geçmişim hakkında soru sorma.
Bir gelecek bekleme.

İdare edebileceklerini düşünürler, ama çok geçmeden bunun hiç de kolay olmadığını anlarlar.

Kalplere sızılıyor.
Sözler bozuluyor.
Kurallar çiğneniyor.
Aşk çirkinleşiyor.


Herkese merhaba! 5-9 Ağustos okuma maratonumdan bir kitap ile tekrar sizlerleyim! Çirkin Aşk, Umutsuz'dan dolayı çok sevdiğim bir yazar olan Colleen Hoover'ın ciddi şekilde ses getiren bir kitabıydı. Çirkin Aşk'ın daha yetişkin bir tarzı olduğunu biliyordum ve kalbimi paramparça edebileceğinin de farkındaydım.

Bütün bunlar bende büyük bir beklenti oluşmasına sebep olmuştu. Haliyle kitap beklentimi karşılayamadı. Konusunu okusam kitaba yönelik beklentim değişebilirdi aslında, çünkü arka kapağında açıkça kitabın temel aldığı konu yazıyormuş. Fakat ben hiçbir şey bilmeden başlamayı sevdiğim için okumamıştım. Çok daha duygusal ve dramatik bir kitap beklerken yeni-yetişkin romantik tadında bir kitap karşıladı beni. Duygusal açıdan derin bir kitap olacağını düşündüğüm için okuduğum satırlar bana sığ geldi.

Tabii bu dümdüz bir cinsellik kitabı olduğu anlamına gelmiyor. Aslında duyguları bastırma ve geçmise dair hüzün üzerine yazılmaya çalışılmış bir kitap. Hatta kitabın sonlarına doğru -Umutsuz'da da olduğu gibi- gizemini koruyan büyük bir trajedi açığa çıkıyor. Okuru alt üst ediyor, çok, çok üzüyor. Ben de çok etkilendim o kısımlardan gerçekten. Ama bu sefer, bu kitabın etkisi çok hızlı geçti üzerimden. O yüzden beklediğim başarıyı bulamadığımı söylemem yalan olmaz.



Bunun yanında, kitap inanılmaz akıcıydı. Zaten maratonda da olduğum için, başladığım günde bitirmekte hiçbir zorluk çekmedim. Bu açıdan çok güzeldi, asla sıkılmadım okurken. Colleen'in dili ve yazım tarzının sürükleyiciliği gerçekten takdire şayan.

Evet, bu kitapta aradığımı bulamadım ama okuduğumdan pişman olduğum da söylenemez, beklediğim kurgu bu olmasa da güzel bir romantik kitap okumuş oldum sonuç olarak. Yazarın Çarpılma serisini de tamamladım ve kesinlikle okumak istiyorum. O seriye dair hiçbir beklentim yok açıkçası, tam da bu yüzden çok seveceğimi düşünüyorum 🙈 

Peki siz bu kitap ve/veya bu yazar hakkında neler düşünüyorsunuz? 💕 Yorumlarınızı bekliyorum, kendinize iyi bakın, hoşçakalın!



Yazar: Colleen Hoover    Orijinal İsim: Ugly Love     Yayınevi: Epsilon
 Sayfa Sayısı: 368      GoodReads Puanı: 4.25

Karanlık Taç (Cam Şato #2) - Kitap Yorumu & Tanıtım Filmi


Karşınızda Kralın Şampiyonu Celaena Sardothien:
Güzel 
Ölümcül 
Efsanevi 

Celaena şeytanın buyruklarını yerine getiren zalim bir suikastçı mı? Gerçek sevgiyi arayan tutkulu bir âşık mı? Kralın bir numaralı suikastçısı olan Celaena, sarayın en korkulan kadını. Ne kadar kan dökerse o kadar özgür olabiliyor. Ama üstlendiği her ölüm, söylediği her yalan, sevdiklerini tehlikeye bir adım daha yaklaştırıyor. Yüzbaşı Westfall ve Prens Dorian onu korumaya devam etseler de, Celaena korkunç bir gecede, büyük bir trajedi yaşayacak. 

Celaena ne için savaşacak: 
Özgürlüğü mü, kalbi mi yoksa krallığının geleceği için mi?
Herkese merhaba! Videoda bahsettiğim yarım kalmış serilerimden birine daha devam ediyorum: Cam Şato. İlk kitabı hiç hatırlamadığım için geçen hafta tekrar okudum ve sonrasında 4 yıl önce bloga girdiğim yorumu okuyunca düşüncelerimin bir kez daha o zamanla aynı olduğunu fark ettim. (Bunca yılda bir arpa boyun yol kat edememişim ha? 😄) İlk kitabı bitirdiğimde sahip olduğum tek arzu daha fazla kan görmekti. Adarlan Suikastçisi namına sahip, kitap boyunca "şunun karnını şöyle deşerim, bunun gırtlağını böyle sökerim" diyen kızın bir kişiyi bile öldürmemesi beni hayal kırıklığına uğratmıştı biraz. Daha sert bir anti-kahraman kitabı bekliyordum sanırım.


Sonrasında Karanlık Taç'a başladığımda ise bol bol öfke ve kan gördüm. Arada geçen duygusallıklar yine bana nahoş gelse de (nedense bu kitapta duygular ve aşırı romantizm bana fazlalık gibi geliyor), her şey neredeyse tam ayarındaydı ve gerçekten okumaktan büyük bir zevk aldım. Bu kitapta genel olarak öyle büyük bir olay olmadı, daha çok bir gelişim kitabıydı; gizemleri çözme ve bunların yeni gizemleri açığa çıkartması gibi. Neredeyse bütün karakterlerin gözünden olayları görebilmemiz bu seriye dair en sevdiğim özelliklerden biri. Olayları çok daha geniş bir açıdan görmemizi sağladığı gibi oldukça da akıcı bir okuma deneyimi sağlıyor.


Aşk meselelerine dair Spoilerımsı kısım

Celaena'nın bir önceki kitapta suikastçi seçilir seçilmez Dorian'a olan ilgisinin patlamış bir balon gibi sönmesi benim için oldukça şaşırtıcı ve kafa karıştırıcı oldu. Madem bu kadar aklı başında bir kız, o zaman bunca zaman Dorian'la oynaşırken ve onu kendine bağlarken ne düşünüyordu?

 İşin aslı, Dorian ve Celaena'nın ilişkisini ilk kitapta sığ bulmuştum. Dorian onu olmadığı biri gibi görüyor, sırf alışılmışın dışında hem güzel, hem de asi ve güçlü bir kız olduğu için ona çekiliyor gibiydi. Chaol da tam tersine Celaena'nın taa derinlerini görüyor ve bu yüzden ona temkinli yaklaşıyordu. Dorian hayal dünyasında yaşıyor ve orada oluşturduğu kızı seviyordu. Fakat bu ikisinin ötesinde Celaena ne yapıyordu emin değilim... Sanırım kısa da olsa bir süre için geleceği düşünmeden bir ilişkinin verdiği hazzı yaşamak istemişti. Bu kitaba damgasını vuran ikili Chaol ve Celaena idi. Fakat haklarında söyleyecek hiçbir şey bulamıyorum. Evet ilişkileri çok tatlıydı güzeldi ama daha ziyade uyanacakları bir rüya gibiydi. Çok daha devasa bir kaderin yüklerini sırtlarında taşırlarken normal bir sevgili hayatı sürmeleri düşüncesi zaten gerçekçi değildi. Sonunun nasıl bittiği de belli zaten. Gerçi bunun son olmayacağından az buçuk eminim sanırım. 
 Ayrıca şu sırf Dorian ile ilgili aklımızda bir şüphe kalmasın diye yazılmış "Her şey zaten başından beri Chaol ve Celaena ile ilgiliydi" kısımları bana inandırıcı gelmedi. İlk kitapta gerçekten Celaena ve Dorian arasaında alev alev yanan bir şeyler vardı. Ve garip bir şekilde puf diye söndü. Hiçbir iddia bu olayı normalleştiremez bende. Dorian tarafını tuttuğum düşünülmesin, şu an tam tersi taraf tutmaya dair hiçbir ilgim yok gibi. Fakat Dorian'a üzülmüyor değilim. Dışlanma, ihanet ve aşk acısının berbat bir karışımını yaşadı tüm kitap boyunca.



Spoiler içeren paragraf

Kitap boyunca sinyalleri verilip de kitabın sonunda açığa çıkan malum olaya gelecek olursak, ben zaten bunu daha önceden başkasından öğrenmiş olduğum için şaşıramadım. Celaena'nın Fae'e dönüşebilmesine daha çok şaşırdım aslında. Anlamadığım şey ise, kitap boyunca Aelin'in kim olduğu bilgisine sahip olduğum için özellikle dikkatimi çekmişti, Celaena Aelin'le ilgili şeyler düşünürken hep 3. kişi gibi düşünmüştü, mesela "belki de Aelin bir orduyla gelip kralı yener ve Chaol ile birlikte normal insanlar gibi bir hayat süreriz" gibi. İki ayrı kişi olarak düşünüyordu hep ve duyan kimse olmadığı için düşüncelerini de sansürlemiş olacağını düşünmüyorum. Biraz karmaşa yaşanmış gibi geldi bana yazar tarafından ve bu kısımlar hiç içime sinmedi doğrusu. 

Spoiler bitti!

İşte böyle... Bir an önce Ateşin Varisi'ni okumak istiyorum ama sanırım araya başka bir serinin devamını almam gerekecek 🙈 Ağustos ayı ile beraber Köpek Düşleri serisini de sona erdirmek istiyorum 😋 Yorumlarınızı bekliyorum, herkese mutlu tatiller!

Yazar: Sarah J. Maas    Orijinal İsim: Crown Of Midnight     Yayınevi: Dex     

 Sayfa Sayısı: 499      GoodReads Puanı: 4.43


29 Ağustos 2020 Cumartesi

2020'de Bitirmeyi Hedeflediğim Yarım Kalmış Serilerim #2 - Video


Herkese merhaba! Bugün sizinle devam edilmeyi bekleyen serilerimin 2. kısmını paylaştım. Serinin ilk videosunu buradan izleyebilirsiniz. Bu videoda serilerin okuduğum kitapları hakkındaki düşüncelerimden de bahsettim. Kitapları tanımanıza yardımcı olmaya çalıştım ve okunmaya değer bulduklarımı sizlere tavsiye ettim. Keyifli izlemeler!

Bu videoda bahsettiğim serilerin okuduğum kitaplarının yorumlarına buradan ulaşabilirsiniz: 

Artemis - Kitap Yorumu


Jazz Bashara hiçbir zaman kahramanlık peşinde koşmamıştı. Tek isteği zengin olmaktı. 

Artemis… Ay'daki tek şehir. Eğer çok zengin değilsen ya da bir turist olarak ziyaret etmiyorsan Ay ve Artemis, tabiri caizse "zalim bir sevgilidir". Haliyle hayatta kalmak için ufak tefek kaçakçılıklar yapmak pek de beklenmedik bir şey değil. Özellikle de çok borcun varsa ve alın terin bu borçları kapamaya yetmiyorsa. 

Ek iş olarak kaçakçılık yapan Jazz'in hayatı da karşısına reddedemeyeceği bir teklif çıkınca tamamen değişir. Küçük bir kaçakçı olarak kalkıştığı bu büyük sabotaj boyunu aşacak ve beklediğinin de ötesinde Jazz, tüm Artemis'in kontrolünü ele geçirmeyi ilgilendiren bir komplonun ortasında bulacaktır kendini. Bundan sonra alması gereken risk, işe ilk girdiği zamankinden çok daha büyüktür. 


Herkese merhaba! 5-9 Ağustos okuma maratonum dolayısıyla okuduğum Artemis, uzun zamandır okuduğum ilk bilim-kurgu romanıydı. Maraton videosuna buradan ulaşabilirsiniz. Artemis'i okurken yazarın mühendislik, kimya bilgisine ve teknolojik terimlere olan hakimiyetine hayran kalmadan edemedim. İşte gerçek bir bilim-kurgu romanı böyle olmalı, diye düşündüm. Okurken insan gerçekten bir bilim-kurgu romanında aradığı her şeyi buluyor, doyuma ulaşıyordu. Yazarın bilgisini aktarış tarzı, kitabı çok daha gerçekçi hissetmemizi sağlıyordu. Bu kitaba dair en iyi şey buydu sanırım. Sırf bu dilin hazzını tekrar tatmak için yazarın Marslı romanını da okumak istiyorum.


Bilimsel yönünden çok kaliteli bir roman olduğunu düşünsem de, bence kurgusal yönü biraz zayıf kalmıştı kitabın. Kitabın üzerine kurulu olduğu olayın genelini amatörce buldum. Karakterler  ve çevre olarak dünya çapından kültürleri birleştirmesi gerçekten çok hoşuma gitti fakat karakterlerin kişiliklerini oldukça sığ bulmadan edemedim. Özellikle başrol... Ah o başrol, gerçekten çok kötüydü.

Başrolümüz Jazz beklenmedik derecede ağzı bozuk, erkeklerin ancak rüyalarında görebileceği kadar havalı bir kadın karakter. Jazz kesinlikle yazarın ergenlik fantezilerinden kalma bir hayali gibiydi. Karakterin ve çevresinde dönen olayların pek gerçekçi olmaması yanı sıra komik denecek derecede saçma bir düşünce sistemi vardı. 


Size biraz Jazz'den bahsedeyim:
  • Ateşli ve güçlü. Cinsel açıdan oldukça aktif ve herkes ona bununla ilgili imalarda bulunuyor. Her nasılsa kitap boyunca hiçbir cinsel aktivitede bulunmadı.
  • Aşırı zeki. Öyle ki insanların ömrünü ayırarak uzmanlaştığı alanları ve icatlarını internetten bulduğu 3-5 makaleye bakarak derinlemesine öğrenebiliyor. Fakat en kötü yönü bu değil. En kötü yönü karakterimizin çocukluğundan beri zekasını gören herkesin "çok zekisin, şu alanda çok iyi olabilirsin, bu alanda harikalar yaratırsın" gibi sözlerine ergence bir tavır alması ve "Ay yeter sakın kimse bana zeki demesin duymak istemiyorum artık... Bana ne ya, ben ömrümü ayak işleri yaparak geçireceğim ama bu arada en büyük hayalim çok zengin olmak, hatta hayatımı buna adıyorum ama asla zeka isteyen bir iş yapmam, kaçakçı olarak zengin olmaya çalışmayı tercih ederim" diye düşünerek okurlar olarak bizleri delirtmesi...
  • Ahlak veya etik anlayışı yok. Yasadışı işleri sonuçlarını pek de umursamadan gayet de güzel yapıyor. Ama sonra biri çıkıp "sen şunu asla yapmazsın, çünkü kaçakçı da olsan bir iş ahlakın var" diyor. Karakteri havalı ama çok sağlam gösterme çabası da bir yere kadar çekiliyor be yazar bey...
  • Pervasız. Bir de zeki olacak... Önce bir cesaret ile aptallık arasındaki farkı anlamak lazım. Zıvanadan çıktım okurken.


İşte böyle. Karakterler bana çok anlamsız geldi okurken. Yine de sırf kitabın bilim-kurgu açlığımı doyurma başarısından ötürü çok puan kıramıyorum. Kıyamam çünkü ne olursa olsun gerçekten zevkle okudum. Yazarın oluşturduğu gelecek, gerçekten haz vericiydi. Fakat kurgunun daha iyi olabilecek potansiyeli vardı ve kullanılamamıştı, bu yüzden en azından 1 puan kırmakta tereddüt etmedim.


Yazar: Andy Weir     Yayınevi: İthaki      Çevirmen: Emre Aygün
Sayfa Sayısı: 305     GoodReads Puanı: 3.66

20 Ağustos 2020 Perşembe

100 SAAT BOYUNCA OKUDUK! - Okuma Maratonu #1 || Video


Herkese merhaba! Maraton isteyenler burada mı? Bugünkü videoda 5-9 Ağustos arasında yaptığım 100 saatlik kitap okuma maratonumu sizlerle paylaştım. Aynı zamanda maratona katılan bazı okurların sonuçlarını da videonun sonunda görebilirsiniz. Video çok uzun elirse direk kitap yorumlarım için son kısmını izleyebilirsiniz. Keyifli izlemeler! 🌸💕


18 Ağustos 2020 Salı

Bu Kitapları Okumalı mıyım? Kararsız Kaldığım 5 Kitap! || Video


Herkese merhaba! Yeni videoda okuyup okumama konusunda çok tereddütte kaldığım kitapları sizin görüşlerinize sundum. Sizce bu kitaplar bir şans vermeye değer mi? Siz merak edenlerden misiniz, okuyanlardan mı? Okuyanlar, görüşlerinizi benimle ve diğer merak edenlerle paylaşmanızı bekliyorum!



Bu arada blogu unuttuğumu asla düşünmeyin 🙈 Ay başında yaptığım okuma maratonunda bütün boş zamanlarımda kitap okudum ve yazılması gereken 4 yorum birikti. Maratondan çıkar çıkmaz da çok yoğun bir sürece girdim. Biraz boş zamanım olur olmaz okuduğum kitapların detaylı yorumlarını bloga gireceğim. Görüşmek üzere! 💕

6 Ağustos 2020 Perşembe

Temmuz Ayında Neler Okudum, Neler İzledim || Video


Herkese merhaba! Bir ay sonu raporu ile sizlerleyim. Temmuz ayı benim için oldukça verimli geçti ve sizlerle bu ay okuduklarımı ve izlediklerimi kısaca paylaşmak istedim. Sekiz adet kitap ve sekiz adet dizi-film ile dolu dolu bir video oldu. Tabii ki video boyunca sizlere önerilerim ve uyarılarım var, keyifli seyirler! 

D&R Hediye Kartı Çekilişi 6 Ağustos 19:00'da Instagram üzerinden (@noraninkitapligi_blog) başlıyor! Katılmak için buraya tıklayın!