Nora'nın Kitaplığı : Eylül 2019

8 Eylül 2019 Pazar

Ejderhanın Günü (WarCraft #1) - Kitap Yorumu


Dalaran büyücülerinin dışladığı genç büyücü Rhonin eski mevkiine dönme fırsatını arıyordu. Kendisini destekleyen gizemli bir büyücü sayesinde bu fırsatı buldu. Bunun için, orkların elindeki, tehlikeli Khaz Modan diyarına bir yolculuk yapması gerekmekteydi.

Rhonin ve yol arkadaşı, korucu Vereesa asla tahmin edemeyecekleri müthiş bir maceranın içine sürükleniyorlardı.

Azeroth dünyasının kadim güçleri son bir savaş için karşı karşıya gelirken genç büyücü Rhonin bu savaşın kilit noktası olacaktı... Ejderhanın Günü başlayacaktı...

Kılıçlar, büyü ve ejderhalarla ilgili bu hikaye Blizzard Entertainment’ın en çok satan, ödüllü bilgisayar oyunu WARCRAFT’dan ilham alınarak yaratılmıştır.


Sımsıcak bir pazar gününden herkese kocaman merhaba! Bu postta hem kitap yorumu yapacağım hem de WoW oyununun biraz bahsini geçireceğim. Başlamadan önce bir sorum var: Aranızda WoW oynayan/oynamış olan var mı? 


Bu kısım bir miktar bla bla bla içerir.
Bilmeyenleriniz için WoW MMORPG türünde uzun yıllardır var olan bir oyun, yani epik-fantastik bir dünyada çok oyunculu bir rol yapma oyunu diyebiliriz. Çoğu kişi bu dünyayı Warcraft filminden tanıyor gördüğüm kadarıyla. Ama yetmez! O filmde gördüklerimiz devasalığıyla beni kendine hayran bırakan Warcraft dünyasının içinde yalnızca küçük bir nokta gibi! Bu dünyaya girdikçe insan daha çok öğrenmek istiyor fakat ne kadar okursam okuyayım/oynarsam oynayayım, üzerine elliden fazla kitap yazılmış Warcraft dünyasında olan bitenleri asla tamamen öğrenemedim. Bayılarak okuduğunuz ve asla bitmeyen bir roman serisi düşünün, işte WoW da benim için tamamen o! Gelin görün ki bayılarak okuma konusunda biraz sıkıntı yaşıyorum çünkü kitapları Türkiye'de basılmıyor maalesef.



Madem öyle bu kitap ne, diye soracak olursanız, kendisi yıllar öncesinden baskısı durdurulmuş bir antika ve takdir edersiniz ki, baskısı durdurulmuş çoğu kitap gibi sahaflar bu kitapları da inanılmaz bir fiyata satıyorlar... Ne yazık! Görüyorsunuz ya, onca WarCraft serisi içinde Türkiye'de satılan 3 kitaplık 1 sericik de artık basılmıyor. Keşke şu serilerin kıymeti bilinse de hepsi Türkçe'ye çevrilse :(



Neden baskıdan kaldırıldığını biraz anlıyor gibiyim açıkçası. Çünkü geçmişi bilmeden bu kitabı okursanız anlayamayacağınız yerler var. Eh, sonuçta bu devasa bir dünyanın ortasında geçen bir seri ama biz okurlar bir seriye başlarken onun arka planı olduğunu düşünmeye ve araştırmaya alışık değiliz. Eh be Artemis, madem çevirecektin bu seriyi, dünyanın başlangıcını anlatan kitaplardan başlasana... Ama maalesef durum bu, dünyayla ilgili çok bilgisi olmayanların da bu kitapları çok anlayamaması ve dolayısıyla beğenmemesi de gayet olası. 



Gelgelelim kitap yorumuma...
Her ne kadar WoW oynamayı çok sevsem de (gerçi yüksek fiyatından dolayı pek oynadığım söylenemez ama oynadığım kadarını çok sevmiştim zamanında) bu kitabı okumaya bir türlü elim gitmiyordu. Ta ki bir gün yeni kitap seçme sistemim olan kuradan (Instagram'da beni takip edenler iyi bilir, yüz kez falan bıkmadan usanmadan kura çekişimi paylaştım: @dreamernora) bu kitap çıkana kadar. Ve kaderimi kabullenip kitaba başladım. Ve çok eğlendim! Çok ciddi söylüyorum, kitabın her zerresini büyük bir zevkle okudum. Belki öyle muhteşem etkileyici bir kitap değildi -belki de öyleydi- ama benim için kesinlikle öyleydi. Karakterlerin yerine kendimi rahatlıkla koyabiliyordum çünkü oyunda ben de o tarz karakterler oynamıştım, örneğin bir sebebi buydu. Bir de oynarken sadece uzaktan tanık oluyor gibi hissettiğimiz o devasa dünyada gerçekleşen bir olaya birinci elden tanık olmuşum gibi hissettirdi. Zaten kitap akıcı, esprili ve aksiyonluydu fakat ben en çok bana hissettirdiklerini sevdim bu kitabın. Elfler, orklar, insanlar, ejderhalar, troller, cüceler... Hangi ırkı ararsanız var bu dünyada! Bir de üstüne büyücüler, paladinler, suikastçiler, avcılar gibi bir sürü farklı sınıf var. Meslekler ve hiyerarşik düzene hiç girmiyorum bile... Alabildiğine renkli ve eğlenceli bir dünya, mesela kitapta başrolümüz büyücü bir insan, yan rollerimiz ise korucu elf ve hipogrif binicisi bir cüceydi. Ne olursa olsun güzel geliyor gerçi bana, görüyorsunuz ya, bir çeşit Warcraft dünyası aşığıyım ツ



Ne de çok konuşmuşum bugün! Heyecanımı dizginleyemedim, beni affedin... Madem bugün oyunlardan konu açıldı, o zaman bir soru daha sorayım. Aramızda oyun oynamayı sevenler var mı? Ne tür oyunları seviyor, hangi oyunları oynuyorsunuz? Yorumlarda buluşmak dileğiyle, hoşça kalın!


Yayınevi: Artemis    Yazar: Richard A. Knaak     Sayfa Sayısı: 370
GoodReads Puanı: 3,80    Çevirmen: Görkem Köroğlu


6 Eylül 2019 Cuma

Buzkentin En Soğuk Kızı - Kitap Yorumu


Buzkent tüyler ürperticiydi. Tana bunu herkesten iyi biliyordu. Görkemli bir kafes,
tehlikeli bir hapishaneydi. Lanetliler ve onlarla eğlenmek isteyenler için kusursuz bir mezarlıktı.

Tana'nın dünyasında Buzkent denen, duvarlarla çevrili şehirler vardı. Karantinaya alınmış canavarlarla insanların yaşadığı Buzkentler, av ve avcının bir arada olduğu kanlı bir hapishaneydi. Ve Buzkent'in kapısından bir kez içeri girince, bir daha çıkamazdınız...

Tana son derece sıradan bir partinin sabahında uyandığında, kendini cesetlerin arasında bulacaktı. Korkunç katliamdan onun dışında iki kişi daha sağ kurtulmuştu. Tana'nın sevimli eski erkek arkadaşı ve korkunç bir sır saklayan, gizemli bir genç adam. Tana; üçünün de hayatını kurtarmak için bildiği tek yolu izleyecek, doğruca Buzkent'in dehşet verici kalbine gidecekti.

Herkese merhaba! Canım çok sıkkın, biraz da bunu bahane ederek sağlam bir eleştiri yorumuyla geldim bugün. İlk Buluşmada Asla Isırma gibi gereksiz -ama yine de okuduğum- bir kitap var, bilirsiniz, Dex'in ilk çıkardıklarından. Bu kitap da niyeyse bana onun gereksiz yere uzatılmış versiyonu gibi geldi. Oku oku bitmedi, ne zaman sürükleyici kısmına geleceğim diye beklerken kitap bitti. 100. sayfadayken yoruma "ilk 100 sayfası sıkıcıydı, sonra nasıl bitirdim anlamadım" yazacağımı sanıyordum. 200lerdeyken "kitabın ilk yarısı fazla yavaş gitti ama sonrasındaki adrenalin bu durumu affettirdi diyebilirim" yazacağımı sandım. 300lerdeyken bile bir yerde hızlanacağını sandım çünkü "kitap genel olarak yavaş ilerliyordu fakat sonu o kadar etkileyiciydi ki buna değdi..." diye yorum yapmayı hayal ediyordum. Hepsi hayalde kaldı tabii, kitap bitti ve sonundaki tek yorumum: Ne saçma sapan bir şey okudum ben?

 Holly Black'in Zehir Yiyenler ve Diğer Hikayeler'ini okumuştum ve tam sevdiğim gibi kısa kısa garip-korku edebiyatı karışımı hikayeler vardı. Biliyorsunuz bu kitap da oradaki bir hikayeden esinlenerek yazılmış bir kitap, dolayısıyla beklentim de ona göreydi. Biraz küçük-ergen kitabı gibi ama bunun için de biraz fazla kanlı bir kitaptı. Karakterler hiç oturmamıştı ve olay örgüsü de bana kalırsa berbattı. Zehir yiyenler kitabının içindeki hikayesinden de açıkça görülüyor ki hikayenin temelde bayağı bir potansiyeli var aslında. Ama üzülerek söylüyorum bu potansiyel ancak bu kadar rezil edilebilirdi. 

Benimki aslında kitabın berbat olduğunu düşünmek değil, düpedüz hayal kırıklığı. Kitap kötü değildi ama normal, ortalama bir kitaptı işte ve bu beni üzdü. Etkileyici bir şeyler bekliyordum, şaşırmak ve yazarı içten içe taktir etmek istiyordum. Bunun yerine vasat bir kitapla karşılaştım ve işin kötüsü, diğer vasat kitapların aksine akıcı bile değildi! Bu da benim gözümde olabilecek en kötü şeylerden biri oluyor: Hem iyi bir yazarın yazdığı hayal kırıklığından öteye gidemeyen ortalama bir kitap, hem de sürükleyici bile olmaması....

İşte bu şekilde kitabı yerlere gömdükten sonra diyebilirim ki... Yani dilerseniz/merak ediyorsanız okuyun, okunmayacak bir kitap değil demeye çalışıyorum fakat diyemiyorum. Boş verin bence siz bu kitabı, piyasada onca güzel kitap varken vasat kitaplarla zaman kaybetmeye gerek var mı gerçekten? Bilemiyorum... Fakat benim düşüncelerim işte bu yönde ツ Bu arada, güzel bir fragman videosu var kitabın, yaklaşık ilk 100 sayfasını falan özetleyen, onu da aşağıya bıraktım. Ayrıca unutmadan bahsetmek istiyorum, çeviri de gayet güzeldi. Malum, son zamanlarda zor bulunan bir durum...

Ah! Açıkçası şu an benim bile yazarken içim sıkıldı, sizin moralinizi de düşürdüysem çok çok özür diliyorum! Bir sonraki yorumumda beğendiğim bir kitaba yer vereyim ki modumuz yükselsin biraz, değil mi? Şimdilik benden bu kadar, bir sonraki yorumda görüşmek dileğiyle, hoşça kalın!


Yazar: Holly Black     ÇeviriDeniz Evliyagil       Yayınevi:  Artemis    Sayfa Sayısı: 456
Liste Fiyatı: 26,85 TL    GoodReads Puanı: 3,85