Nora'nın Kitaplığı : Tuhaf Melekler (Strange Angels #1) Tanıtım & İnceleme

30 Ağustos 2013 Cuma

Tuhaf Melekler (Strange Angels #1) Tanıtım & İnceleme


   Babam? Zombi. Annem? Öleli çok oldu. Ben? Ah! İste en korkutucu kısım da, bu.

   Gerçek Dünya korkunç bir yer. Kötü adamlardan payına düşeni alan, on altı yaşındaki Dru Anderson bunu iyi biliyor. Dru silahlı ve tehlikeli. Önce öldürüp sonra soru sormaya hazır. Bu yüzden de kime gerçekten güvenebileceğini çözmesi biraz zaman alacak. Kendini bildi bileli biraz garipti. Babasıyla birlikte bir kasabadan diğerine geçiyor, geceleri ortaya çıkan yaratıkları avlıyordu. Evet, bu, sıradışı bir hayattı ama kötü de değildi. Ta ki bir kasabada, mutfak kapısında bir zombi belirinceye kadar. Dru yapayalnız, korku içinde ve kapana kısılmış durumdaydı. Yaşamak için aklının ve aldığı eğitimin her zerresine ihtiyacı olacaktı. Yaratıklarsa ava karşılık vermeye kararlı ve mönülerinin yıldızı ise Dru.

   Genç kızın hayatta kalma şansı var mı? Yoka yakın!
   Şafak sökene kadar dayanabilirse, oyun bitmiş olacak...
   Dru ne kadar özel biri olduğunu keşfedebilecek mi? İntikamları bekleyin.
   Dru Anderson karanlıktan korkmuyor. Ama korkmalı.


   Yoruma başlamadan önce, küçük bir sorum olacak. Tanıtım yazısının saçmalığının farkında olan bir tek ben miyim? Her zaman nefret etsem de bu sefer "iyi ki kitapları tanıtım yazısına bakmadan alıyorum" diye düşündüm. Çünkü bunu okusam sanırım "saçmalık, nokta." diyerek almazdım. Neyse ki okumaya tenezzül etmedim ve kitabın keyfini sürmüş oldum.

   Keyif dediysem de lafın gelişi.. Fantastik-Gerilim seviyorsanız güzel (ki bence güzeldi de) ama -her şeyin bir aması vardır ve bunu sanırım 2. deyişim.-  kitap AŞIRI bir şekilde Supernatural dizisine (veya kitabına mı demeliyim) benziyordu. Olayların gidişatı ve konudan bahsediyorum. Sadece karakterler ve özellikleri farklıydı. Buradan karakterlere balıklama bir dalış yapıyorum ve Dru'nun konuşma şeklinin babasına (ki babasının nasıl konuştuğunu bilmiyorum ama baba kouşması gibi) ne kadar benzediğine ve uyuz edici olduğuna dikkat çekiyorum. Çocuk bir şey soruyor kızın düşüncesi "tahmin bile edemezsin, oğlum"

   Bir diğer dikkatimi çeken şey ise kitabın bazı yerlerde birazcık sıkıcılaşması, ve -ve önemlidir- bunun nedeni de gün gibi ortada: Diyaloglarda bir soruyla bir cevap arasına 1 sayfa düşünce girmesi. Kız ışık hızıyla düşünüyor resmen. Örnek: "İyi misin?" Hayır. Kesinlikle, hayır. O öldü şuna bu oldu bilmem ne falan filan ..........(Sonraki sayfaya geçiyoruz.) Babaannem öyle derdi babam böyle derdi... ve uzun düşüncelerden sonra (bunlar birkaç saniyede gerçekleşiyor) kızımız cevap vermeye tenezzül eder: "Evet, evet..". Bu örneği tamamiyle salladığımı farketmişsinizdir ama bahsettiğim şey buna yakın. Tüm kitap boyunca kızın geçmişi düşünmesiyle karşılaşıyoruz. Canım, Lilicim, madem bu kadar çok öğrenmemizi istiyorsun kızın geçmiş zırvalıklarını seriye bi novella ekle #0,5 olsun sen de rahatla biz de?

   Ama ne yalan söyleyim, bir dahaki kitabı Artemis'in bir an önce çıkarmasını istiyorum. Kitabı çok eleştirdim ama sardı yani sürükleyiciydi. (Bazen minik minik atlayarak okuduğum olmuştur, doğru.) Şimdi olacakları merak ettiğim gerçeği var. Biraz baştaki konuya dönüp Spoiler vereceğim, kitabı okumadıysanız spoiler okumayın derim, ama keyfiniz bilir.

   Spoiler İçerir
   Şimdi, galiba bu Lili Supernatural'ı izlemiş, birazcık da aklında kalmış. Ben Dru'nun hayatını Dean Winchester'a "çok" benzettim. En baştan başlıyım; annesinin asıl avcı çıkması ve ölümü, bunun ardından babasının da avcı olması ve annesinin katilini senelerce araması. Sonra onu bulup onun tarafından öldürülme gibi bir şey yapıldıktan sonra çocuğunun onu öldürmek zorunda kalması (dizide de şeytan babasının içine girince onu vurmak zorunda kalmıştı). Sonra kötü kişiliğin aslında çocuğun peşinde olduğunun ortaya çıkması (Burada Sam'den bahsediyoruz.) En sonunda da çocukla yüzleşip sonra kötü adamın kaçması falan.. Bundan bahsediyorum işte. Bence benziyor sizin düşüncelerinizi de merak ediyorum.

   Bu saydıklarım bana çok bir puan kırdırtamaz, çünkü kitap güzeldi ve akıp gitti yani. Ve seriyi de bekletiyor. Bekletiyor dediysem bir Melez Sözleşmeleri, Fısıltı gibi "deli gibi" bekleme değil de hani "çıksa da okusak" gibisinden. Çünkü sonunda dehşet verici bir şey değil de -neredeyse tüm ilk kitaplar gibi- bir şeyler yarım kalmasına rağmen ortada belirli bir "olayın sonu" var. Yurt dışında 5 kitap var, Türkiye'de 1, Artemis'in seriye biraz özen göstermesini bekliyorum.. Okuduysanız, yorumlarınızı beklerim :)

   Aaa! Bir de, -bunu söylemeyi unuttuğuma inanamıyorum-  kitabın meleklerle falan hiiç alakası yok. Ne alaka bilmiyorum "Strange Angels", belki de Chris'in "sizin koruyucu meleğiniz oldum" lafından geliyordur, ama önemsiz bir ayrıntıydı, bir fikrim yok. Kitapta yine bir paranormal avcılığı olayı var. Supernatural olarak düşünün, ya da sadece ilk sezonunu. Sadece burada şeytan yerine kan emiciler revaçta. Neyse ne diyordum, kitapta öyle çok bir aşk da yok. Sadece yalnızlık hissetmemek için yanındaki kişiye ihtiyaç duyma gibi bir şey var. Sanırım bu serinin diğer kitaplarında aşka dönüşebilir bir fikrim yok. Aklıma takılanlar bunlardı, ama tavsiye ederim, çok bayılmazsınız ama bir şey kaybetmiş olmazsınız güzel bir seri olacağa benziyor, zaten kısa çabuk bitiyor.


Puanım: 3,5    GoodReads Puanı: 3,82
Sayfa Sayısı: 344    Yayınevi: Artemis Yayınları    Yazar: Lili St. Crow

2 yorum :

  1. Yanıtlar
    1. Yani kitabın içeriği veya sonu hakkında bilgi, örneğin şu karakter ölüyo buna böyle oluyor... gibi. Genelde kitabı okumayanlara spoiler içeren yorumları okumalarını tavsiye etmeyiz çünkü kitabın tadı kaçar :)

      Sil