Buna inanamıyorum!! Bunu nasıl daha önce görmemişim! Anında sizlerle paylaşıyım dedim Husher takipçilerim varsa (ki umarım vardır) ve bunu okumadıysanız kesinlikle okumalısınız :)
GERÇEK İLK GÖRÜŞME
NORA VE PATCH
Patch
iki ayağı üzerinde sandalyeyi arkaya doğru kaldırırken, kollarını
boynuna toplamış, sarkıyordu. Enzo’nun Bistrosu'nda, içeriye doğru
açılan kapılardaydı gözü. Işığın tam olarak erişmediği gölgeli bir
köşede masa istemişti. Şimdi orada oturmaktaydı. Aradaki mum titreşti.
Hemen karşıda ise Rixon gelişi güzel oturmaktaydı.
"Maviye
dönünceye kadar seni bekliyor olacağım," diye mırıldandı bir şarkı,
Rixon. "Bundan başkasını hiçbir adam yapamaz. İblislerle birlikte direk –
" Durdu ve kaşlarını kaldırarak ayağının altını işaret etti.
"Cehennemden içmektesin. Onlarda en az senin kadar kazanmaya yakınlar."
Patch gülümsedi. "Yetenek Sizsiniz'e mi katılacaksın?"
Rixon onu masanın altından tekmeledi. "Neden burada olduğumuzu ve ne yapmak üzere olduğunu bana söyleyecek misin?"
Bir garson durup, kahve bardaklarını bıraktı.
Patch bir yudum aldı. "Ne yapmak üzere olduğumu mu?"
"Her
Perşembe saat sekiz gibi buraya – Enzo’du değil mi? – gelip duruyoruz.
Neredeyse beş hafta oldu. Fark etmediğimi mi sandın?"
"Dört hafta."
Rixon tiyatroculara yakışır bir şekilde gözlerini yuvarladı. "Delikanlı saymayı da bilirmiş."
"Güzel kahvesi var."
"İyi o zaman. Ama sorun şu ki sen onun tadını alamıyorsun. İkinci yalanı duyalım bir de."
"Atmosferi güzel."
Rixon’un
gözleri şaşkınlık ile ışıldadı. "Buradaki kızların çoğu 20’den küçük.
Neden kendi yaşına biraz daha yakın kuşları vurmuyorsun? Şöyle yedi yüz
yaşına yakın olanları..."
"Kızlar için burada değilim." En azından bir kız hariç. Gözleri önce saate sonra kapıya döndü. Birazdan, az kaldı.
"Kızlar
için burada değil." Rixon tekrarladı. "Kumar için, kavga, içki için
burada değil. Bütün bu yüzden değilse, saygın itibarımızı burada
harcıyoruz. Ya sen şu omzundaki küçük meleği dinlemeye başladın ya da
kötü beynin ile yine planlar peşindesin."
"Ve?"
"Ve
ben sonuncusu olduğuna iddiaya girerim.Benim bilmek istediğim ise bu
kötü planın zayıf lise kızları ile takılmayı içerip içermediği?" diye
sordu içeriyi göstererek.
Dışarıda tanıdık yağmur
pencereleri dönerken, bir kız kollarını başına siper ederek içeriye
girdi. Kapıyı normalden fazla uzun süre tuttu, arkadaşı da içeriye
girince kapı kapandı ve titreyerek üzerindeki yağmurun etkisinden
sakınmaya çalıştı.
Rixon hala sorularına kendi cevaplarını
vermeye devam ederken Patch onu dinlemiyordu. Onun bütün konsantrasyonu
iki ince kızdan kısa olanındaydı. Kızıl saçları ıslanmış, omuzları,
dümdüz çenesi yukarıya doğru kalkmış, etrafına gezinen gözler ile
bakıyordu. Kesinlikle kibir içermeyen hareketlerdi. Patch onu bunun
başka bir şey olacağını bilecek kadar çok izlemişti. Patch onun bu
hareketi için 'ketum, ihtiyatlı sağduyulu' kelimelerini kullanırdı.
Saçlarını
toplayıp sıkınca yere birkaç damla su döküldü. Dökülen damlalara
tebessüm ile baktı. Patch kızı bütün programını bilmese bile üzerindeki
salaş kıyafetler ile spor salonundan geldiğini rahatlıkla
söyleyebilirdi.
Onun hakkında fark ettiği şeyler
listesindekilerden biri de, kızın egzersize ihtiyaç duyamayacak kadar
yerinde bedene sahip olmasıydı. Sadece yanındaki sarışın diyet manyağı
onu peşinden sürüklüyordu.
Garson kız, iki kızı da
Patch’in bulunduğu yere doğru yönlendirince, Patch hemen beyzbol
şapkasını yüzüne doğru çekerek kendini gizledi. Her seferinde kızın
restoranda gelmesini izliyor ve onu görmediğinden emin oluyordu. Tipik
olarak çenesine ellerini koyuyor ve sarışının çıktığı çocuklardan,
mucize diyetlerden, fallarından bahsetmesini dinliyordu.
Hostes
birden kızları onların yönüne doğru getirip, birkaç masa öteye oturtunca
Patch aniden korkuya kapıldı. Az kalsın kahkahalar ile güleceği bir
telaş duydu. En son ne zaman böyle delikanlı çocuk, platonik olduğu kıza
yakalanacakmış gibi telaş duymuştu?
Ama güvenli bir
şekilde bu oyunu oynamak zorundaydı. Hele şükür kendini kızıl saçlıya
tanıttığı zaman, ilk tanışmaları sanki sıradanmış gibi olmalıydı. Kızın
içini dışını bildikten sonra onun güvenine tırnak geçirecekti.
O zaman baltasını indirecekti.
Rixon
yanılıyordu, omzundaki melekler çok uzun zamandır sessizdiler. Patch
her türlü iyiliği yapmayı denemişti. Hepsini planlamıştı ama sonuç
aynıydı: hep kendi istediği ile bitmişti. Bunca zamandan sonra en çok
istediği şeye kavuşacaktı. Bir insan bedeni olacaktı. Bunu istediği
için, plan yapmak zorundaydı. Ve planının kalbi birkaç adım ötede
oturuyor, pipetiyle sudaki buzları batırmaya çalışıyordu.
Seni
bilmiyorum ama bu ikinci yılımızda heyecanlı bir şeyler yapmaya
başlamalıyız," dedi sarışın olan kızıla, yüksek sesle. "Daha fazla her
şeye evet demek yok. Bu yıl resmen efsane olacak. Artık geri
çekilmeyeceğim. Bir de bu yılı en iyi ne yapar biliyor musun Luke’a
kancayı takmam. Şimdiden onu nasıl elde ederim planlarına başladım.
Kendi telefon numaramı garaj kapısına kazıdım. Artık tek yapmama gereken
arkama yaslanıp, beklemek."
"Tutuklanmayı mı
bekleyeceksin?" dedi kızıl bütün suratını güzel bir sırıtma kaplamıştı.
Böyle yapınca nasıl göründüğü konusunda bir fikri yoktu anlaşılan.
"Neyi tam olarak beğenmedin?"
"Ailesinin kara defterindesin kesinlikle. Yedi keredir, numaranı onun garajına kazımak sana çıkma teklif etmesini sağlamayacak."
Patch
gözlerini ondan alamıyordu. Bir hafta kalmıştı en son. Bunu düşünmek,
başlamaya ne kadar yakın olduğunu fark ettirdi. Chauncey’in uzun soyunda
hele şükür bir kız olmuştu ve onu öldürmek Patch’e keyif getirecekti. O
kızdan ne beklediğini bilmiyordu ama bunu beklemediği kesindi. Uzun
bacaklar beklerdi ama ihtiyatlı bir yürüyüş. Biçimli, sadık özelliklere
sahip bir figür. Ne çok yüksek ne de bu kadar zarif bir gülüş. Kızda her
şey yerli yerindeydi.
Patch’in ağzının köşesi kıvrıldı.
Onun bu ihtiyatlı tavrını kırmak için bir içgüdü duymaktaydı. Bu onun
yanaklarını al al ederdi. İşte Patch bundan emindi.
"Belki
bir dahaki sefere yazı ile gideriz," diye önerdi kızıl. "-Hey Luke bak
bu benim beden ölçülerim.- Toplumun geri kalanında işe yarar."
Sarışın olan nefes verdi ve elini boynunun altına koydu. "Boş ver.
Zaten Luke riskli bir sevgiliydi. Bizim kendi kalitemizde birilerine
ihtiyacımız var. Portland’a yolculuk yapmak gibi. İşte, kanka bu
Marcie’ye iyi kapak olurdu. Sen ve ben kolejli çocuklar ile takılırken
o kaltak yüzücü mayosu ile yeni gelenlere salya akıtırdı."
Rixon sandalyesinde öne eğildi. "Vazgeçiyorum," diyerek Patch’in ilgisini çekti. Vaz-ge-çi-yo-rum. Neyin peşindesin?"
Patch kahvesinden bir yudum daha aldı. "Seninle iyi zaman geçirmenin."
"Görüyor
musun, yalan söyleyince duygularımı incitiyorsun," dedi Rixon hayali
göz yaşlarını siliyormuş gibi yaparak. "Aramızda özel bir şeylerin
olduğunu sanıyordum. Sonsuza kadar bu dünyada olmak aramızda bir bağ
oluşturduğunu sanmıştım. Senin bir şeyler peşinde olduğunu biliyorum,
gerekirse seni döverek bunu öğrenirim."
"Bırak gitsin."
"Severek ama sorun şu ki. Ben aptal değilim."
"Ama aptal gibi davranıyorsun."
"Doğru . Bunun için teşekkürler. Bilgin olsun diye söylüyorum aptal olmak ile aptal gibi davranmak arasında fark vardır."
"Birisinin araya bir çizgi çekmesi gerek."
Rixon
ellerini masada birleştirdi. "Burada ne yapıyoruz – yani sıkıntıdan
ölene kadar beklemek dışında? Ve şu üç dakikada bana açıkla yoksa senin o
yapmacık sırıtan suratına yumruğu yapıştıracağım."
Sabret. Bu konuyu ancak gündeme getirdiğim zaman konuşacağım, dedi Patch arkadaşının aklına.
Birbirimizin
hatalarını ortaya çıkaracağız, öyle mi? Cık cık cık. Bu hiç de nazik
arkadaşlığımıza uymuyor. Üstelik senin hatalarına gelirsek, sen nasıl
eğleneceğini unutmuşsun. Neden şöyle iyi Nephillimler bulup terör
estirmiyoruz? dedi Rixon.
Patch pekala cevap verecekken ilerideki masadaki konuşma ilgisini çekti.
"Neden okuldaki çocuklarda şeye benzemiyor? Şeye… şurada oturan ikisine. Tombala."
Sarışın
kızın sesi havayı kucakladı. Patch iki tarafa da bakma şansını son anda
elde etmişti. Kızıl saçlı kızın kafası ona doğru dönüktü. Sadece kafası
değil , bakışları tam ve dolu bir şekilde ona bakmaktaydı. Rixon tam o
sırada ellerini başının arasına aldı. Kızıl saçlının ağzı küçük bir O
şeklini almış, ona bakıyordu.
Şey, işte bu onun planı için sakıncalıydı.
"Sana seni fena benzeteceğimi söylemiştim," dedi Rixon kahkaha atarak, masaya vuruyordu.
Patch anında ayağına tekmeyi bastı.
Bacak
arasına gelen darbeden kaçınamaya çalışan Rixon, kafasını sert bir
şekilde duvara çarptı. Duvarın üzerindeki resim kırıldı. Cam büyük bir
gürültü çıkardı.
Gözünün ucundan bakınca kızıl saçlının kafasının
karıştığını gördü ve yanılmıyordu, bakışlarında tatmin olma da vardı… Bu
Patch’i cesaretlendirdi.
Patch refleks olarak geri
çekilince Rixon’un yumruğu omzunu geçti. O anda Patch diğer yumruğunu
çenesine yapıştırdı. Sonra Rixon’un nefesini kesmek için bedenine
saldırdı. Birkaç saniye sonra Rixon kendini korumak amaçlı yere düştü.
Bir, iki. İki yumruk daha. Rixon avucunu kaldırıp pes edene kadar vurdu.
"Benim
amcam gibi bağırmamı istiyorsun değil mi?" dedi Rixon sırıtarak. Bütün
gecelerin içinde hele şükür eğlenebildiğinin farkındaydı.
Sarışın olan masadan kalkıp yanlarına geldi ve Rixon’a mendil uzattı. "Şuranda kan var biraz."
"Sağol, aşkım," dedi Rixon ve mendili alıp kanı silerken Patch’e göz kırptı. Sana
yedi yüz yaşına yakın birisi istiyorum demiştim değil mi? dedi
arkadaşının aklına. Aslında yedi yüz yaşında demek istemiştim, ne az ne
çok.
Patch gözlerini sarışın kıza odakladı. Keşke ona
akıl okus pokusu yapabilseydi de masasına yollayabilseydi diye düşündü
ama bu Rixon’un ilgisini ve sorularını çekerdi. Yirmi dört saat. Rixon
onun adını bile hatırlamayacaktır. Ama öbür yandan kız, onu kesinlikle
hatırlayacaktı. Bir zorluk daha.
"Söyle bana aşkım," dedi Rixon. "Hiç Ducati’ye (motosiklet) bindin mi? Arka tarafa park ettim."
Sarışın
olan şimdiden çantasını arka masaya fırlatmıştı. "Arkadaşının da motoru
var mı? O da benim arkadaşım Nora ile ilgilenebilir."
Patch’in şaşkınlığı onunda el sallamasıydı.
"Vee," dedi kızıl olan uyarı ve şaşkınlık arası bir sesle.
Sarışın
olan ona bakmadı bile. Rixon’a döndü. "İlk olarak birisi seni
temizlemeli. Bu yaz bebek bakıcısı eğitimi almıştım. İş burun
kanamalarına gelince, ben tam sana göreyim." Sarışın Rixon’ı tuttu ve
onu unisex tuvaletlere yönlendirdi.
Rixon onu tutup sarmaladı ve yanaklarını okşadı. "Yolu göster hemşire... Vee’di değil mi?"
Patch
inanılmaz bir şekilde kendini kızıl ile yalnız buldu. İki dakika önce
planında her şey kontrol altındaydı. Şimdi sanki birisi Mark’ın
kamyoneti ile planının ortasına dalı vermişti. Kızıl olan ona baktı ve
yakalanınca hemen gözlerini kaçırdı. Ona korku ile bakıyordu. Patch
merak etti acaba bu yeni tanıştığı herkese aldığı bir tavır mıydı?
Tutkunun
garip savaşı Patch’in içinde başladı. Daha önce onu yanında tutmak,
kaçmasını engellemek, tedirgin etmek istiyorken. Şimdi hep böyle
olmasını ve onu tutmayı istiyordu.
Kızıl boğazını
temizledi. "Acaba arkadaşına saçlarını arkaya yatırmak için bu kadar
jöle sürmesini kesmesini söyleyebilir misin? Eğer biraz daha jöle yada
saç yağı alırsa artık üçüncü dünya ülkeleri onan mal almaya
başlayacaklar."
Patch gülümsedi. Kızın gözlerinde bir
merak vardı. Ve saçları, vahşi ve kabarıktı. Patch aniden o saç bandını
alıp atmak , güzel saçlarının omzuna düşmesini görmek arzusuyla yandı.
Ayrıca genetik, aradığı kişinin o olduğunu gösteren doğum lekesini
bileğinde görmek istiyordu.
"Eh," dedi, "buralı mısın?"
Kızın gözleri içersini taradı ama sorusuna cevap verdi. "Öyle görünüyor. Peki sen…?"
"Ben Jev." Kızın ağzının kenarındaki kırışık ismin ne kadar sıradan olduğunu gösteriyordu. Bir çok insan bunu yapardı.
"Peki sen buralı mısın?" dedi. "Seni buralarda hiç görmemiştim."
"Pek görünmem," Dedi Patch
"Neden ki?"
"Çok soru soruyorsun."
Patch
konuşmasının bitmesini istiyorsa, başarmıştı. Sersem gibi göründüğünü
biliyordu ama derine inmeden bu işe son vermeliydi. Yinede böyle
olmasına izin veremezdi. Fark etti ki eğer sessiz kalsaydı bu işten
yırtacaktı, şimdi ise konuşmak zorundaydı. Kendini kızıla yaklaşırken
buldu. Aralarında bir çekim vardı.
Patch nazikçe gülümsedi. "İş için buradayım."
"Ne tür bir iş?" diye sordu bir dakika sonra.
"Genetik üzerine. Uzun zamandır kayıp olan aile üyelerini arıyorum."
"Hangi aileyi arıyorsun?"
"Langeais."
"Öyle bir aile tanıdığımı sanmıyorum,’’ dedi kız.
"Desene çalışmalarımı kısa kesmek zorunda kalacağım," dedi gülümsemesini bastırmaya çalışarak Patch.
"Ne kadar burada kalmayı planlıyorsun?"
"Gerektiği
kadar uzun." Sanki komplo kuruyorlarmış gibi baş başa verdiler. Patch
olabildiğince yaklaştı. "Eğer bana etrafı gösterebilecek bir tur
rehberim olsaydı işlerim hızlanabilirdi."
Kuru bir gülümseme kızın yüzüne yansıdı. Konunun nereye geldiğini biliyormuş gibi. "Şanslısın. Vee mükemmel bir rehberdir."
Şaşkınlığını hemen sakladı. "Ben kızıl olanları tercih ederim."
Pişmanlıkla ellerini salladı. "Kızıl kimseyi tanımıyorum üzgünüm."
"Bu sabah aynaya bakmadın mı?"
Kız
ellerini ağzına getirdi ve dudağı ile oynayıp, dikkatini dudaklarına
çekmesini sağladı. Ona merak ile yakınlaşırken Patch etrafın bir tünel
gibi kaybolduğunu fark ediyordu. Bir bölümü çok uzun zamandır kaybettiği
şeye odaklanıyordu. Onun yanında olmaktan memnun olduğunu fark etti. Bu
dalgacı konuşma onda daha fazlasını uyandırıyordu.
Bir kalp atışı sonra, "baktım ama en son baktığımda bana esmer diyorlardı,’’ dedi.
Patch güldü, bir yandan kızın ne oyunu oynadığını çözmeye çalışıyordu. "Belki gözlerini göstermelisin."
"O
zaman bu üç gözün, iki boynuzun ve ön dişlerindeki gereğinden fazla
sarı dişlerin nedenini açıklıyor." Başını yana eğdi ve gözlerini
devirdi.
Patch sırıtmaya başladı. "Yakalandım. Kabul ben
bir canavarım. Jev de benim zararsız ama aldatıcı –ve son derece
yakışıklı- ikinci benliğim."
"İşte bundan eminim."
"Bu bir üstünlük taslama mıydı?"
Patch’in
bu tespitti, onu zamansız yakaladı ve kızardı. Gözlerini cevirerek
etrafına baktı. "Sence bir burun kanamasını durdurmak bu kadar uzun
sürer mi?"
"Yaptıkları tek şeyin bu olduğunu sanmıyorum."
Gözleri
şok ile aralandı. Onunla dalga geçip geçmediğini anlamak için yüzünü
aradı. Dalga geçmiyordu. "Belki gidip kapıyı çalmalısın," diye önerdi
kız.
Bu öneri Patch’i harekete geçirmedi. Bazı şeyleri
bitirmeye niyeti yoktu. Bu düşünce onu duraklattı. Uzun zamandır böyle
heyecan duymamıştı. "Fark etmez. Onu oradan çıkartacak tek şey birisinin
Ducati’sini başlatmasıdır. Onu dışarıya ancak böyle çıkarırsın."
"Yani onun motorunu mu almamı söylüyorsun?"
"Daha çok, benim almamı söylüyorum." Fikrin oluşmasını ona bıraktı.
"Seninle gelmemi mi istiyorsun, neden?"
Böylece hafızanı silebilmek için seninle yalnız kalırım. Dürüst
olmak gerekirse onunla yalnız kalmalıydı. Nokta. Bakışları kızın
dudaklarına kaydı, onu öpmenin hayalini kurdu. "Ayrıca daha önce Ducati
kullandığını sanmıyorum."
Çenesini kızgınlıkla kaldırdı. "Nereden biliyorsun?"
"O motoru kullanmak, bir kere bile olsa yeter. Kancayı takarsın." Çıkışı gösterdi. "Şimdi ya da asla."
"Üç dakikadır tanıdığım çocuklar ile kaçmam."
"Peki, şey yirmi dakikadır tanıdığın çocuklara ne dersin? Kaçmak için yeterli mi?"
Patch’i şaşırtan bir kahkaha attı. İyi bir gülüştü. Onu bir daha güldürmek istedi.
"Aslında öyle bir çocuğun hiç şansı yok. Yirmi, uğursuz sayımdır."
"Ve şanslı olan sayın?"
Cevap vermemek için dudağını ısırdı.
Patch Rixon’un burnunda tuvalet kağıdı ile çıktığını gördü. Nora’nın arkasında duruyordu. Bu Rixon için bile baya hızlıydı.
"Bir ile on arasında mı?" dedi gelen ilham ile.
"Evet," dedi Nora.
"Arkanda
sayıyı tut ve ben tahmin edeyim. Eğer doğru tahmin edersem sen ve ben
bir sürüş yaparız. Bu akşama olmak zorunda değil. Bir daha ki sefere
sana gezmeyi önerirsem, basitçe evet dersin."
"Bir ile on arası tahmin edeceksin değil mi? Sorun değil," dedi bir dakika düşündükten sonra.
Kaç parmağı havada? diye sordu Rixon’a.
Onu duyan Rixon başını kaldırdı ve gülerek ona baktı. Seni beş dakika bırakıyorum hemen etekleri kovalamaya başlıyorsun.
Parmaklar?
Ben ne kazanacağım?
Bir dahaki sefere kavga edersek kanayan taraf ben olurum.
İzin mi veriyorsun yani? Sana geçen dişlerini döken kişinin ben olduğumu hatırlatırım, dedi Rixon sessizce gülerek.
"Eh," dedi kızıl. "Telepatik özelliklerin mi paslandı?"
Yarın gece sen seç, dedi Patch
Her şey olur mu? Genç Nefilimleri korkutmada dahil.
Patch iç geçirdi. Her şey.
İyi
o zaman dostum. Sekiz parmağını havada tutuyor. Flörtü kısa kes olur
mu? Vee ile cennete geçen kısa süre bana yetti bile. Gidelim.
Patch
gözlerini sahte bir konsantrasyon ile kapattı ve hemen açıp kızıla
baktı. "Diyelim, diyelim… Sekiz," dedi sanki emin değilmiş gibi
Kızılın ağzı açık kaldı. "Hadi oradan."
Patch kendinden memnun gülümsedi. "Bu ne demek biliyorsun. Bana bir sürüş borçlusun, Nora."
Onu
tehdit eder gibi soğuk davranmak istemişti ama öyle olmadı. Kızılı
tercih ederdi. İsimler tehlikeliydi. Duygu işlerini düşünmüyordu. Güzel
bir kızla uğraşıyordu sonuçta, ama bir kere gardı inik yakalanmıştı.
"Hile yaptın."
Gülümsemesi genişledi. Kızın sesi hayal kırıklığını yansıtmıyordu. O da bunu istiyordu.
Omuz silkti. "İddia iddiadır."
"Bunu nasıl yaptın ki?"
"Belki telepatim düşündüğün gibi paslanmamıştır."
Rixon yanına geldi. "Hadi kendimizi yola vuralım Jack."
‘’ Vee nerede?’’
Vee tuvaletten geldi. Dudaklarında hayali bir gülümseme vardı.
"Bir gülümseme ile orada. Geldiği yerde çok var onlardan," dedi Rixon, kızıla.
"Ağır ol," dedi Patch, Rixon’ın kız üzerine ilgisini çekmek istemiyordu ama bir yandan kızılı kendine saklama niyetindeydi.
Kızıl ne olduğunu anlamamış bir şekilde gözlerini kırpıştırdı. "Yani, seni buralarda görürüm."
"Kesinlikle," dedi Patch. Düşündüğünden yakın görüşeceklerdi. İki kıza da hoşça kal dedi.
Eğer
bir iki ay önce olsaydı bu harika olurdu ama şimdi kızın hafızasını
silmek zorundaydı. Keşke onu hatırlatabilseydi. Onun hatırlamasını
isterdi. Onu büyülemek istiyordu, bunca aradan sonra ilk defa böyle bir
şeyi yaşıyordu. Sadece onu öldürmek zorunda olduğu içinde değildi. Eğer
bunu bilseydi ondan nefret eder miydi?
Bir kere onu
öldürdüğü zaman insan bedenine kavuşacaktı. Bu kadar basitti. İşleri
karıştırmanın anlamı yoktu. Düşünmeden bir anlık ona özel olarak bakmak
için arkasını döndü. Onu şaşırtan şey kızında ona bakmasıydı. Gri
gözlerindeki dökülememiş sorular Patch’i avlayacaktı.
İlk Defa Ön Okumalarda
ONOKUMALAR.COM
Ceviren : Buket Kayhan – Ufuk Cem Çakır’ın katkısıyla
Cevirinin
üzerinde kesinlikle oynamayınız. İzinsiz , link , alıntı ve cevirmen
adı belirtmeden ön okumanın alınması , yayınlanması yasaktır!
© 2011 www.onokumalar.com All Rights Reserved /Bütün Hakları Saklıdır.
Lütfen kaynak belirtmeden kullanmayınız.
Benim kaynağım ise: Hush Hush (Fısıltı) Serisi
Serinin Kitapları:
1. Fısıltı (Hush Hush)
2. Çığlık (Crescendo)
3. Sessizlik (Silence)
4. Final (Finale)
26 Ağustos 2013 Pazartesi
Nora ve Patch’in Gerçek ve İlk Tanışmaları – Silinmiş Sahne
Etiketler:
Becca Fitzpatrick
,
Fısıltı
,
Hush Hush
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(
Atom
)
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilsonradan başka bir zaman Patch Nora'nın yanına gidip hafızasından silmiş olabilir :)
Silbenim anlamadığım bu ve patch'in mektubu kitapta yoktu nasıl oluyor pek bilemiyorum açıklayabilir misin? :)
YanıtlaSilSadece yurt disindaki ozel baskilarda bulunuyorlar :)
SilSeriyi yeni bitirdiğimden bu yazıyı da yeni gördüm çeviren kişiye sonsuz tesekkurler mükemmel iyiki okumuşum siteye de bayılıyorum haftalardır okuyacak kitap ararken buradan 10 dan fazla okuyacak kitap buldum. Çok çok teşekürlerr :D
YanıtlaSilNe demekk ^,^
Sil