Bir zamanlar melek ve şeytan birbirine âşık oldu.
Savaşların son bulduğu ve akan kanın durduğu bir dünya düşlediler.
Bu dünya, o dünya değil, ne hazin…
1. Kitap Duman ve Kemiğin Kızı yorumuma buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.
BU SERİYE AŞIĞIM diye haykırmak istiyorum. Bu serideki dünyadan aldığım doyumu neredeyse hiçbir genç-yetişkin serisinden almamıştım. Karakterler, dünyalar, yaratıklar ve duygular... hepsine bayılıyordum. Hala kitabın üzerine kurulduğu bütün orjinalliklere hayranım. Karou'nun saçları ilk sırada gelmekle beraber Kimeralar, dişler ve diriltmeler, buhurdanlıkla toplanan ruhlar ve acıdan sihirler bu listeyi sonsuza kadar götürebilir.
Ne var ki ilk kitaptan sonra ara verdiğimden midir, bu kitaba iki kez başlamam gerektiğinden midir bilinmez şaşırtıcı bir şekilde sıkıldım. Beklenmedik anda hikayeye sokulan yeni karakterler kesinlikle kaşlarımı çatmam için bir sebep oldu. Bir yandan dünyalardaki başkalarının hayatını görmek hoştu fakat bir yandan da akıcılığa ciddi anlamda zarar veriyordu. Çünkü zaten normal zamanda bile romanı en az 5 kişinin gözünden dönüşümlü olarak okuyoruz.
Aslında kabul etmek istemesem de kitap boyunca of hadi Karou ve Akiva bir araya gelsin ben yoruldum artık bu ayrılıktan diye düşündüğümü inkar edemeyeceğim. Bayat, biliyorum. Fakat barışmasalar bile artık beraber aynı sahnede oldukları kısımları okumak için can atar oldum. Bu bir yandan da iki başrolün ayrı maceralar yaşamasının kitabın akışını ikiye böldüğünü düşünmemden kaynaklanıyor aslında. Bir o kitaptan bir bölüm okuyor bir bundan gibi hissediyordum ve bu çok da hoşuma gitmedi açıkçası.
İtiraf etmeliyim ki sonlara doğru yine şahane olaylar oldu. Şahaneden kastım klişelikten uzak beklenmedik ve oldukça heyecanlandıran nitelikte olmaları diyebilirim sanırım. Bitirdiğimde çok yorgun olmama rağmen yerimde duramıyordum, dayanamayıp 3. kitaba başladım.
Biraz da Spoiler
Kitaba yeni giren karakterler hakkında konuşacağım biraz da. Mesela Ziri... Çok iyi ve oldukça tatlı fakat Ziri kitaba girdiğinde pff bir de çocukla mı uğraşacağız şimdi diye düşündüm. Bu düşüncem hiç geçmedi fakat Karou için yaptığı fedakarlık da gözlerimi yaşartmadı diyemem, şu an 3. kitabı okurken de hala bahsi geçtikçe içim acıyor.
Liraz ve Hazael, ah, Hazael... İşte kalbimi acıtan göz pınarlarımı kurutan bir başka olay, bir başka karakter. Halbuki o eğlenceli renkli kişiliğini daha yeni tanımaya başlamıştık. En çok da buna üzüldüm açıkçası, daha seride doğru düzgün sahnesini göremeden hikayeden çıkan harika bir karakterdi. Kişilik olarak klasik bir tipleme olsa da benim en sevdiğim tipleme olduğu için bu durum içimdeki yangını engellemedi. Liraz hakkında ise bu kitapta kalkanlarının ardını çok fazla göremediğimizi düşünüyorum, o yüzden sertliğini sevdiğim bir kadın karakter olması dışında bir yorum yapamayacağım.
Beni en çok kıran kısım Brimstone'un yaşadığına dair çaresiz umudum olmuştu. Yani ilk kitap bitince resmen Brimstone'un ölümü konusunda Karou'yla aynı hisleri paylaşmış olabilirim çünkü uzun bir süre anlamamış gibi yaptım inkar ettim. Kendi kendime yok canım ne ölmesi diğer diyara hapsetmiş işte falan diyordum. Gerçekten istemediğim için anlamama gibi bir duruma girsem de, bu kitabı okuduktan sonra bu gerçeği kabul etmek kaçınılmazdı, bir o kadar da kalp kırıcıydı doğrusu.
Thiago'ya olan tiksintim dağları aştığı için ölümü bende sadece oldukça geç bir ölümdü tepkisini doğurdu. Gerçekten de bu şekilde düşünüyorum, madem yapılabiliyordu, bütün bunlar yaşanmadan da denenebilirdi fakat kurgu işte, her zaman mantığa sığmıyor. Yazarlar da iğrenç karakterlerle bize uzun süre eziyet etmeyi seviyorlar, bir yandan onları anlıyorum fakat yine de bu durumu düzeltmiyor...
Ah söylemeden geçemeyeceğim, Akiva vs Karou çatışmaları çok anlamsız geldi, yani tamam öfkeliler de, bir zaman da aşıklardı yani bunun sonunda bir ölü bir kazanan olmayacağı belli, gerçekten gerekli miydi, bir mantığı veya anlamı var mıydı hiç bilmiyorum. Bana biraz yazarın Karou'yu güçlü göstermek için senaryoyu zorlaması gibi geldi.
Spoiler Sonu
Doğruyu söylemek gerekirse, biliyorum objektifliğe çok aykırı fakat bu serinin herhangi bir kitabına kötü demek benim için bir tabu gibi. O yüzden bu kitaba da asla kötü diyemem. Canımı sıkan noktaları oldu diyebilirim, yine de sonlara doğru beklediğim aksiyon ve beklenmedik olay silsilesini yakaladığı için biraz affettim sayılır.
Doğruyu söylemek gerekirse kitabı okumamın üzerinden 4 ay kadar bir süre geçtiği için tatmin edici bir yorum yazamamış olabilirim, bahsetmemi beklediğiniz birçok ayrıntıyı es geçmiş de olabilirim, bunun için şimdiden özür dilerim. Fakat, hey, yorumlar bunun için var. Bana istediğinizi sorabilirsiniz, yalnız sizden tek ricam henüz okumamış arkadaşlar için spoiler içeren yorumlarınızı en başta belirtirseniz çok mutlu olurum.
3. kitabı bugün bitiriyorum, dolayısıyla yorumu da çok yakında! Hepinizi öpüyorum, hoşça kalın!
Yazar: Laini Taylor Yayınevi: Artemis Sayfa Sayısı: 486
Liste Fiyatı: 35 TL GoodReads Puanı: 4,19
Kitabı çok içten ve güzel bir şekilde yorumlamışsınız teşekkürler
YanıtlaSilBen teşekkür ederim yorumunuz için ^,^
Sil