Nora'nın Kitaplığı : Tanrı ve Canavarların Düşleri (Duman ve Kemiğin Kızı #3) - Kitap Yorumu

20 Ocak 2019 Pazar

Tanrı ve Canavarların Düşleri (Duman ve Kemiğin Kızı #3) - Kitap Yorumu


Bir varmış bir yokmuş, Bir melekle bir şeytan ellerini yüreklerine bastırmış ve kıyameti başlatmış.

İki dünya amansız bir savaşın eşiğinde. Karou, Kimera isyanının başına geçiyor ve gelecek, artık tamamen onun ellerinde. Peki ufukta daha da büyük tehlikeler belirirken Karou ve Akiva, tanrı ve canavarlara direnecek kadar güçlü kalabilecek mi?

Wuu huu! Bir serinin daha sonuna geldim, hatta çok sevdiğim bir serinin! Çok neşeliyim, heyecanlıyım, üzgünüm, kızgınım... çok karışığım! Öncelikle genel olarak seri hakkında konuşacağım. 


İyi ki okumuşum ve iyi ki bu dünya, bu karakterler ve bu yazar hayatıma girmiş diyorum. En başından beri çok hayran olduğum bir dünya ve kurguya sahip olan seri bunu sonuna kadar taşımayı başardı. Çok seviyorum ve uzunca bir süre unutacağımı hiç sanmıyorum bu güzel seriyi... Bize müthiş hayal gücünün kapılarını açtığın için bir kez daha teşekkürler Laini Taylor! Bu devirde bu orjinallikte YA kitaplarına çok zor rastlıyoruz doğrusu...

Son kitaba gelince... Sonunda bu hikaye benim için yarım kalmamış, tamamlanmış bir hikayeye dönüştüğü için çok mutluyum. Karakterlerle vedalaşmam gerektiği içinse bir o kadar üzgünüm. Yazacak çok şeyim olduğu içinse çok heyecanlıyım. O yüzden başlıyorum fakat spoiler vermeden bu kitap için söyleyebileceğim tek şey fazlasıyla doyurucu olmasıydı, neredeyse ilk kitap kadar.




Spoiler İçeren Yazı

Bu kitap beni resmen delirtti. Akiva'yla Karou'nun bir türlü bir araya gelememesi, ikisinin de tam başına bir şey gelecekken bir mucize olması, tam bir araya geleceklerken kıyamet kopması -ve tam kitap bitti bir araya gelecekler yine kıyamet kopuyor bu kısımda kriz geçirdim sonra değineceğim- yani hep bir bakışma özlem var ama hiç bir hareket olay yoktu bu ilişkiye dair ve kitapta hep bir şeyler neredeyse oluyordu, tam olacak gibi oluyordu ama asla olmuyordu. Her olayın da kıyısından dönülmez ki canım! Yazar resmen bizi hoplatıp durdu yani, hayır gidişattan şikayetçi değilim, sevdiğim karakterler ölmedi iyi hoş ama sürekli bir olacak gibi olma durumu olması karnıma ağrılar girdirdi.

Ama -daha fazla dayanamayıp başlıyorum- en nefret ettiğim, ya böyle demesem mi nefret etmek ve bu seriyi yan yana getirmek istemiyorum çıldırdığım diyeyim onun yerine, çıldırdığım kısım kitabın son 50-100 sayfasında ayrı karakterler ayrı macera ayrı bir kitap olmasıydı. Allah aşkına bu ne saçmalık ve hiç yakışıyor mu? Madem Stelyalılar ile ilgili bir olay çıkartacaktı sevgili yazarım o zaman ya kitaba yedirmeliydi -çünkü kitabı okurken de ne zaman bahsedecek acaba merak ediyorum inşallah bütün olaylar bitince bu arada Stelyalılar'ın olayı da şu denmez diye düşünüyordum ki aynen öyle oldu- ya da apayrı bir kitap, belki bir seri kitabı belki de bir novella yazmalıydı. Ne yapar, ne şekilde çözüm bulursa bulsun bundan daha iyi olacağı kesindi çünkü bu sadece kitabın sonunda Stelyalılar'ın kim olduğunun ortaya çıkması olmadı, kitabın olayından çok ayrı yeni bir macera ve yeni karakterler atıldı ortaya, sanki yeni bir seriye başlanıyormuş gibi. 

Durum aynen şu şekilde gerçekleşti: Seri boyunca arada Stelyalılar'ın adı geçti, çok gizemlilerdi, açıklanamayan bazı olaylar oldu son iki kitapta, sonra bütün macera aksiyon bitti ama açıklanamayan olaylar soru işareti olarak kalmıştı, yazar dedi hadi Stelyalılar'ı tanıtayım da onlara bağlayayım bu olayları artık. Buraya kadar her şey harika yani olabilir, aksiyonun akışı bozulmasın sonda açıklarım demiş olabilir yazar yani. Ama 3 kitap boyunca bahsedilen olay daha yeni bitmişken yepyeni, alakasız, yoktan var olan daha büyük bir macera çıkarmanın anlamı ne? Yani tamam kitap bitti orada, hikaye bitti, güzel de bitti, peki neydi gerçekten bu çırpınışlar? Ay hayır ya henüz kavuşamazsınız bir olay daha çıkarayım da aylarca daha görüşemeyin, ay hayır ya daha dünyanızı düzeltemezsiniz savaş çağı bitemez bir olay daha yazayım da asla rahata ermeyin hiç dinlenemeyin. Kadın resmen son nefesinde karakterlere hiç yoktan korkunç bir kader uydurdu. Yani bunu söylemek istemezdim ama o kısım çok uyduruk ve gereksiz geldi, hevesimi çok kaçırdı ve 500 satır boyunca mızmızlandığım için çok üzgünüm.

Bir yandan yazılan sonu çok orijinal ve bir o kadar da hoş buldum. Sonsuza dek mutlu yaşadılar böyle bir seri için çok basit kalırdı tabii ki fakat farklı bir son yazmanın yolu tüm seri bitince yeni şeyler uydurmak olmamalıydı. Bu kitabın sonu kitabın başından belli olsa, seriye çok daha güzel yedirilebilirdi ve ben bunun olmasını tercih ederdim gerçekten.

Kitabın son 50 sayfası hakkında 3 saat konuştuğuma göre asıl düşüncelerime dönebilirim. Tasvirleri, yaratıkları, karakterleri ne kadar beğendiğim ile ilgili ilk kitaptan beri bahsettiğim düşüncelerimi geçiyorum. Bu kitapta ön plana çıkan olaylara gelecek olursak Ziri'nin neredeyse ölümü şaşırtıcı bir şekilde kalbimi kırdı (çünkü seviyordum ama çok da fanı değildim) ve bunun sebebinin Liraz olduğunu fark ettim. Liraz ve Ziri ikilisine gerçekten bayıldım! Harika bir fikir, harika karakterler, çok zıt ve bir o kadar da tatlı olduklarını düşündüm. Bu kitabın benim için beklenmedik ve hoş sürprizlerinden birisiydi. 

Eliza'yı çok alakasız ve gereksiz bulmuştum ve sonu yine gereksiz bulduğum Stelya-Kaşif hikayesine bağlanınca da hiç şaşırmadım. Cidden Eliza'nın sonradan -ve Dünya'dan gelip- saçma bir özgüvenle bizim ekibe dahil oluşu ve herkesin onu sevmesi inanılmaz yapmacık geldi. Scarab'ı çok daha fazla sevdim, en azından sonlara doğru. Mik'in Esther'in dileklerini çalması harika ötesi ve oldukça eğlenceli bir ayrıntıydı, bir Fırtına Avcısı'nı evcilleştirmeleri de aynı şekilde. Melekler ve Kimeraların bir araya gelişi göz doldurucuydu, ben bile anlamsız bir şekilde duygulanıp gururla doldum. Virko-Zuzana ilişkisi çok sevimliydi ve Liraz'ın da bu kitapta yine hem soğuk hem iyi halini çok sevdim. Razgut'un sonunda gidip Esther'e yapışması da çok güzel ayrıntılardan biriydi. 

Benim dikkatsiz okumamdan mıdır, gerçekten bahsedilmediğinden midir bilmiyorum fakat benim cevap bulamadığım birkaç soru işareti kaldı aklımda. En başta ve bence en önemlisi, içi kanlı ve insandan yapılma gibi görünen meyve neydi, Stelyalıların sivri dişleri çıktığında insanlık dışı iğrenç-soğuk-korkunç tiplemelere dönmeleri neyin sonucuydu, ne alakaydı, sadece kitap boyunca kafamızı karıştırmak için mi vardı bu unsurlar?

Ve dalga geçmeyin ama gerçekten Karou, sadece Akiva'nın yerini öğrenmek için bir gavriel harcamak zorunda mıydı ya? Aşağısı kurtarmıyor muydu bir deneseydi yani o gavriel bir yandan koskoca nefilimin yok olmuş, kaybolmuş benliğini geri getirip onu en güçlü haline getirme gücüne sahipken mağarada iki adım ötesindeki adamı bulmak için gavrielden aşağısı kullanılamaz mıydı?

İşte kitaba kendimi o kadar kaptırmıştım ki bu anda içim çok acıdı yani, çok yazık olduğunu düşündüm, umarım benim gibi düşünen vardır yoksa çok saçmalamışım gibi hissedeceğim...

Spoiler Bitti

Çok fena dert döktüm gerçekten, umarım kimseyi çok sıkmamışımdır. Hem çok sıkılmayın diye bir sürü resim ekledim, belki beni affedersiniz hmm? Gerçekten benim için çok yoğun bir seans oldu fakat içimde biriktirdiğim neredeyse her şeyi dökebildiğim için kendimle gurur duyuyorum. Benimle aynı veya çok daha farklı düşündüğünüz noktalar var mı? Hazır bitmişken serinin geneli hakkında neler düşünüyorsunuz, kimlere önerirsiniz? Yorumlarınızı benimle paylaşırsanız çok sevinirimm =)

Bayıldığım bir seri bitti, yorumlarını yazma işim bitti biraz içimin buruk olmasını beklerdim açıkçası ama aksine çok neşeli hissediyorum. Sanırım bir şeyler yarım kalmış gibi değil de tam yerine oturmuş gibi, tatmin edici bir seri oldu benim için. Hep sevgiyle anacağım, hoşça kal Duman ve Kemiğin Kızı serisi! Ve bir yorumumun daha sonuna geldiğime göre hoşça kalın sevgili okurlarım! Bir sonraki yorumda görüşmek üzere! 

Yazar: Laini Taylor   Yayınevi: Artemis   Sayfa Sayısı: 652
Liste Fiyatı: 42 TL    GoodReads Puanı: 4,22

3 yorum :

  1. Ben artık her okuduğum kitaba önceki kitapları unutmuş olarak başlıyorum ve hemen önceki kitaplara bir göz gezdiriyorum hatırlamak için. Gözde çok büyütürüm genelde ama bazen hatırlamak eğlenceli bile olabiliyor, size de tavsiye ederim, bence serinin sonunu öğrenme zamanınız gelmiş :)

    YanıtlaSil
  2. Bu serinin ilk kitabımı okuyup sonra devam edememiştim. Sen ama öyle bir anlatmışsın ki devam edeceğim sanırım seriye! Yorumun için teşekkür ederim! :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Asıl ben yorumun için teşekkür ederim! <3 Açıkçası ben serinin devamını ilk kitabın hatrına okudum çünkü ilk kitaptan gerçekten çok, çok etkilenmiştim. Eğer sen ilk kitabı benim kadar beğenmediysen seriye devam etmek yerine kendine seni daha çok etkileyecek bir seri bulmanı tavsiye ederim ;) Ama çok beğendin de bir türlü devam edecek zaman bulamadıysan mutlaka bitir tabii ki seriyi, sonunu öğrenmeden bırakma :)

      Sil