Gerçek ve düş arasında sıkışmış hayalperest bir genç kız...
Bir elmanın iki yarısıyken farklı hayatlara savrulan iki kardeş
Cath bir Simon Snow hayranıdır.
Öyle ya, tüm dünya Simon Snow hayranıdır...
Ancak bu Cath için bir hayat felsefesidir ve o takipçi olma konusunda çok iyidir. İkiz kız kardeşi Wren'le çocukluklarından beri Simon Snow kitaplarını defalarca okumaktan, hayran kurgusu yazmaya kadar, kendilerini seriye adamış, annelerini kaybetmelerini de ancak bu şekilde atlatabilmişlerdir. Büyüdükçe Wren'in hayranlığı azalsa da Cath'in vazgeçmeye niyeti yoktur.
Üniversiteye gidecekleri sırada Wren, onunla aynı odada kalmak istemediğini söyleyince Cath kendi rahat dünyasının tamamen dışında, bir başına kalır. Son derece utangaç olan Cath, kendini yazdığı hayran kurgusuna kaptırmıştır. Hikâyesinde her zaman ne diyeceğini gayet iyi bilmekte ve gerçek hayatta hiç tecrübe etmediği romantizmi öyküsüne yansıtabilmektedir. Wren elinden tutmadan da Cath her şeyin üstesinden gelebilecek midir? Kendi hayatına başlamaya gerçekten hazır mıdır? Ya kendi hikâyelerini yazmaya?..
En önemlisi de Simon Snow sevdasını geride bırakma pahasına yola devam etmeyi istemekte midir?
Merhabalar herkese! Geri dönüşümün ilk yorumuyla ve yazın okuduğum ilk kitapla sizlerleyim! Fangirl; sakin başlayan, hafif dalgalanmalarla devam eden, yine sakin biten bir kitaptı benim için. Beklediğimin çok aksine.. Karşılaştırma taraftarı değilim ama yazarın diğer kitabı Eleanor&Park'tan sonra ve kitap hakkındaki yüzlerce olumlu yorumu duyduktan sonra çok daha eğlenceli bir kitap beklemiştim. Onun yerine çok durgun bir kitap karşıladı beni. Akıcılığıyla ilgili bir sorunum olmadı, ne çok akıcı, ne çok sıkıcıydı.
İçeriği benim kitaba bakış açım için en büyük artı oldu sanırım. Üniversiteye yeni başlayan ve bunun endişesini taşıyan, en sevdiği seriyle ilgili hayran kurgusu yazmaya bayılan ve bu işte oldukça başarılı olan bir kız Cath. Üniversite endişesi üzerine ruhunun yarısı olan kardeşinin ondan uzaklaşması üzerine iyice içine kapanması.. Bir yandan da beni hayal kırıklığına uğratan kısım buydu; tüm kitap boyunca Cath'in asosyalliğini, içine kapanıklığını okuduk sanki. Sanırım ben başrol olarak eğlenceli kişilikleri sevenlerdenim, o yüzden biraz daralttı bu kitap beni.
Bir yandan da gelen Simon Snow hikayeleri var. Bana kalırsa tam anlamıyla Harry Potter türevi bir kitap serisi ve Cath'in hayatının yüzde sekseni bu seri etrafında dönüyor. Her bölümün başında seriden bir kısım alıntı olarak veriliyor. Bazı kısımlarda kitabın akışını kestiği için okumayıp geçesim gelmedi değil ama işin doğrusu, sadece gösterilen kısımlarda bile Simon Snow serisine bayıldım! Rainbow Rowell bu Fangirl için uyarladığı seriyi kesinlikle yazıya geçirmeli.
Fangirl'ü gerçekten çok beğenmeyi umarak okudum. Fakat kurgu çok dümdüzdü, kitaba heyecan katan tek kısım Simon Snow kısımlarıydı sanırım. Sadece kitabın sonlarına doğru her şey üst üste geliyor tarzı bir olay oldu ve o kısımda gerçekten heyecanlandım, beğeneceğim kısımlar yaklaşıyor diye düşündüm fakat sonra kurgu yeniden söndü ve dalgalanmalar yerini yine boş bir düzlüğe bıraktı.
Ve ben yine beni hayal kırıklığına uğratan bir kitabı bu kadar yerdim fakat aslına bakarsanız kitap bittiğinde içimde yine o tanıdık boşluk hissi oluştu. Sanki devam etse yine okumayı bırakmazmışım gibi. Ki muhtemelen bu doğru, kitabın bir şekilde okuru kendine bağlayan bir yanı var. Bunu karakterlerin gerçekçiliğine de bağlayabilirim, roman içindeki roman olan Simon Snow serisine bayılmama da..
Sanırım bu yorumda spoiler kısmına hiç girmeyeceğim. Çünkü muhtemelen bayat bir şekilde karakter analizi yaparak olaylar hakkında iyiydi, kötüydü diyeceğim. Sanırım bu kısmı okumaya karar verenlere bıraksam daha iyi olacak. Rainbow, seni gerçekten seviyorum fakat belki de Fangirl'ü Eleanor&Park'tan önce okumalıydım, beklentileri yükseltmemek açısından... Fangirl hakkındaki görüşlerinizi benimle paylaşmayı unutmayın =) Bir sonraki yorumda görüşmek üzere, hoşça kalıın!
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder