Vampirler, kurtadamlar, periler ve gerçek ask.
Solugunuzu kesecek bir gerilim ve heyecan.
“Ölümcül Oyuncaklar”da aksiyon tam gaz!
Clary, annesinin ölümüne sebep olan iksirin peşindeydi ve ona ulaşmak için de bir an önce Camlar Şehri’ne gitmesi gerekiyordu. Kendisini sağlam bir ölüm kalım savaşının içinde bulmasıysa an meselesiydi. Kurtadamlar, vampirler ve periler, ortalığı birbirine katmak için Camlar Şehri’nde biraraya gelmişti. Clary’nin tek bir kozu vardı. Sahip olduğu güçler! Fakat bu aynı zamanda büyük bir risk ve sorumluluk demekti. Çünkü ya herkesi kurtaracak ya da her şeyi yok edecekti.
Clary’nin yolculuğunda ona ihanet ve onur eşlik etti.
Kah kazandı, kah kaybetti.
Olsun!
Camlar Şehri için değerdi!
Herkese merhaba! Hastalıklarla dolu bir hafta geçirdim ve bu süreçte bana Camlar Şehri eşlik etti. Evet, Ölümcül Oyuncaklar serisine, 6 yıl önce bıraktığım yerden devam ediyorum! @yorumluyore Instagram hesabının sahibi İrem sağ olsun bana Küller Şehri'ni hatırlamam için detaylı bir özet geçti, bu sayede seriye baştan başlamadan devam edebildim.
Ayrıca zaten serinin Shadowhunters adlı -oldukça kötü yapılmış- dizisini de dayanamayıp izlediğimden dolayı seriyi, karakterleri hiç unutmamıştım. Hatta işin kötü yanı, bu kitapta olan olayların yüzde seksenini önceden dizide görmüştüm. Biraz da bu sebeple çok etkileyici bir okuma olmadı benim için.
Öte yandan, kitapta ilk defa gördüğüm -etkileyici olması gereken- olaylar da beni etkileyemedi.
Spoiler
Jocelyn'in uyanışı zaten saçma sapan bir şekilde işlenmişti. Clary görür görmez bağırmaya başladı kadına, Jocelyn de adamakıllı konuşmadı bile. Jocelyn kılığındaki bir iblis zannettim kadını. Jocelyn'i hep hayran olunası bir karakter olarak hayal etsem de, bu kitapta resmen saçma sapan hareketler ve replikleri olan sinir bozucu bir karakter okudum. Hayal kırıklığıydı.
Max'in başına gelenler ise apayrı bir konu. Hâlâ inanamıyorum, kabullenemedim. Bunun da bir sebebi yazarın inanılmaz üstünkörü ve yüzeysel bir şekilde konuyu geçiştirmesi oldu. Valentine'ın ölümünden bile daha çok etkilenmiş göründü karakterler. Şaka gibiydi.
Bir de şu kardeşlik meselesi. Gerçekleri bilmeme rağmen bütün kitabı iğnelerin üstüne oturuyormuşum gibi rahatsız bir halde okudum. Gençlik kitabında böyle ensestvari konular işlenir mi Allah için! Göz devire devire bir hâl oldum, sonunda gerçekler ortaya çıktığında da anlık rahatlamadan kusacaktım. Hayır Jace ile olan karmaşa bitti, Sebastian -Jonathan- ile gerçek versiyonu başladı. Yazarın bu konuda fantezisi mi vardır nedir bilmiyorum ama aklımda bu konuya dair yalnızca iki kelime var ve ikisi de iltifat değil: RAHATSIZ EDİCİ!
Spoiler Sonu
Sonuç olarak, evet, çok etkilenemedim. Ama aynı zamanda kitabın ne kadar akıcı olduğunu da söylemeden geçersem haksızlık etmiş olurum. Bildiğim bir senaryo olmasına rağmen, hiç sıkılmadan -evet bazen göz devirerek ama asla sıkılarak değil- okudum. Bu açıdan yazarı takdir ediyorum. Hoşlanmadığım bir kurguyu bile kolayca okunabilir hale getirdi ve kitabın sonunda aslında beğendiğimi bile düşündüm. Bir de şu ufak falsolar olmasaydı, çok daha iyi olabilirdi.
Yine de en kısa zamanda seriye devam edeceğim fakat Cehennem Makineleri serisinden mi devam etsem Düşmüş Melekler Şehri'nden mi emin değilim. Ama şu an için gidip Ateşin Varisi'nden doğru Cam Şato serisine devam edeceğim. Yorumlarınızı eksik etmeyin, sağlıcakla kalın, hoşça kalın!
Ölümcül Oyuncaklar Serisi:
2- Küller Şehri
3- Camlar Şehri
4- Düşmüş Melekler Şehri
5- Kayıp Ruhlar Şehri
6- Cennet Ateşi Şehri
Cehennem Makineleri Serisi:
1- Mekanik Melek
2- Mekanik Prens
3- Mekanik Prenses
Çok güzel yorumlamışsın ayrıca kitabı çok merak ediyordum sanırım alacağım 😍😍
YanıtlaSilTeşekkür ederim, şimdiden keyifli okumalar!
Silo kadar haklısın ki dediğin her şeye katılyorum ağlayarak
YanıtlaSilBen yine de seriye devam edeceğim seninle yollarımız burada ayrılıyor ---<
Sil