Nora'nın Kitaplığı : Parçalanmış Dünyam (Starbound #2) - Kitap Yorumu

19 Şubat 2017 Pazar

Parçalanmış Dünyam (Starbound #2) - Kitap Yorumu


Jubılee Chase İle Flynn Cormac'ın hiç tanışmaması gerekiyordu.

Gezegenleri yaşanılır hale getirmek için kurulan terrafom şirketleri daha iyi bir gelecek vaadiyle topladıkları kolonicileri yeni gezegenlere yerleştirerek zengin olmuş, ama Avon gezegenine ilişkin vaatlerini hiçbir zaman yerine getirmemiştir. Flynn zorlu yaşam şartlarına isyan eden kolonicilerin başındaki isimdir.

Yüzbaşı Lee, isyancı kolonicileri kontrol altına almak için Avon gezegenine gönderilen askeri birliğin bir üyesidir ama isyancılardan nefret etmek için bambaşka nedenleri vardır.

Bitmek bilmeyen kanlı bir savaşta üstünlük sağlamaya çalışan Flynn, Yüzbaşı Chase'i kaçırıp rehin alır ama diğer isyancılar onu öldürmek isteyince hayati bir seçim yapar. Tüm gezegeni tehdit eden Cinnet, bataklıkta bir görünüp bir kaybolan gizemli ışıklar, birdenbire ortadan yok olan bir üs, bu iki düşmanı ortak bir savaşın içine çekecek ve ikisi için de artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.

Nefes kesen bilim kurgu üçlemesinin ikinci kitabı Parçalanmış Dünyam, savaşın paramparça ettiği bir dünyada yeşeren bir aşkın hikâyesi...


Dikkat dikkat! 
Nefret kusma yüklü bir yorumla baş başa kalmak üzeresiniz. Bu kitabı beğendiyseniz, buradan koşarak uzaklaşmanızı tavsiye ederim...

Herkese merhaba! Hayat enerjim sömürülmüş bir biçimde de olsa yeni bir yorum ile karşınızdayım. Hiç uzatmadan konuya gireceğim. Evet Şubat ayının ilk yarısında ortalarda yoktum, neden biliyor musunuz? Tam karşınızda duran bu lanet kitap beni reading-slump'a soktu! *çıldırıyor* Neyse ki dün kendime bu böyle olmaz dedim ve oturup okudum kitabı. Dün okumasaydım yarım bırakıp yeni bir kitaba geçecektim fakat içim el vermedi. Bilirsiniz, kitap yarım bırakmayı pek sevmem ve hâlâ geçen sene yarım bıraktığım Locke Lamora'nın Yalanları'nın yasını tutarken bunu kendime yapamazdım...

(15 günün sonunda kitabı bitirince ben)

İlk olarak söylemeliyim ki bu kitaptan çok yüksek olmasa bile beklentilerim vardı. Çünkü serinin ilk kitabını çok beğenmiştim! (bkz. Benim Uzak Yıldızım yorumum) Zaten ilk olarak kapağındaki yazının ilk kitaptaki gibi olmamasıyla bir hayal kırıklığı yaşamıştım. Fakat yine de kick-ass yüzbaşı bir kız karakter ve düşmanı olan bir erkek karakter ikilisinin hikayesi kulağa ilgi çekici geliyordu. Fakat elde ne var? Neyse, bu kısmı sonradan spoilerda açıklayacağım. Şimdilik genel hattan bahsedeyim.

Kitap lanet olası iğrenç vıcık kasvetli bir gezegende geçiyordu. Öyle ki okurken ben bile kasvette boğulacaktım, içim o kadar bayıldı ki! Üç cümleden birinde bataklık görmekten, yenilen içilen her şeyde çamur tadı olduğunu okumaktan, nasıl asla beyaz kıyafet giyemediklerinden ve en kötüsü gökyüzünün nasıl her zaman bulutlu ve kapalı olduğundan. İğrenç! Ben ki yağmurlu havalara bile katlanamayan insan, 550 sayfa boyunca böylesine bir kasvetin içinde boğulacak ne günah işlemiş olabilirim diye düşündüm kitap boyunca.


Ve gereksiz uzatılmalardan bahsetmeme gerek yok sanırım, kitap boyunca bir olay gerçekleşmesini bekledim fakat aralara serpiştirilmiş ıvır zıvır dışında asıl olaylar 500. sayfada falan başladı. Gerçekten çok fazla gereksiz kısım vardı, bir yerden sonra dayanamayıp atlayarak okumaya başladım. Ve ben az da olsa atlayarak okumayı yazara saygısızlık gibi gördüğümde dolayı çoğu zaman asla bu yönteme başvurmam, fakat bu sefer gerçekten dayanamadım. 

Bir ara olaya Tarver ve Lilac dahil oldu o kısımları oldukça sevdim, karakter olarak Molly'yi de sevmiştim. Geriye kalanlara ise yalnızca göz devirmelerimi hediye ediyorum. Tabii ya! bir de ilk başlarda ilgiyle okuduğum, sonrasında ise yalnızca kusma hissi uyandıran, bölüm öncesi rüyalar var bir de. İlk başlarda iyiydi hoştu, sonrasında ise yalnızca kitaba yapmacık bir gizem katmaya çalışma çabası gördüm o kısa yazılarda. Kitabın sonunda anlamları açığa çıksa da büyük saçmalıktı bence.


Spoiler
Karakterlerin 1. sayfadan birbirlerine bir şey hissetmeye başlayıp 500. sayfaya kadar bunu kabullenmemeleri ve aptalca hareketleri de cabası. Düşmanız biz olmaz bilmem ne. O zaman ne ergen ergen ay şurası hoş burası böyle falan diyorsun kızım? Ya da bir şeyler hissediyorsanız bile kabullenin aranızdaki şey değil mi? Tamam başlarda iyi, hoş, gerçekçi, düşmansınız bla bla fakat kitabın sonuna kadar bu saçmalığın devam etmesi beni delirtti. Gerçekten. Delirdim.
Spoiler sonu

Ve kitabın sonu, hoştu fakat öncesindeki 500 sayfalık saçmalığı okutmayı haklı çıkarmaya yetecek kadar hoş değildi. Yine de belki 3. kitabı da okurum dedim, yalan değil. İşin gerçeği, kitaptan çok nefret etmiş değilim, yalnızca çok sinirimi bozduğu bir gerçek. Sanırım beklentilerim vardı ve karşılanamayınca alev aldılar.


Yazar: Amie Kaufman & Meagan Spooner    Çeviri: Ebru Sürmeli   Yayınevi: GO   Sayfa Sayısı: 544

Liste Fiyatı: 19 TL    GoodReads Puanı: 4,0

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder