Nora'nın Kitaplığı : Grisha Evreni Novellaları 1. Kısım || The Demon in the Wood (#0.1), The Witch of Duva (#0.5), The Tailor (#1.5)

21 Haziran 2020 Pazar

Grisha Evreni Novellaları 1. Kısım || The Demon in the Wood (#0.1), The Witch of Duva (#0.5), The Tailor (#1.5)


Herkese merhaba! Grisha serisinde 1. kitabı bitirenlerin okumasını tavsiye edebileceğim 3 kısa öykü var. Hazır 2. kitabın gelmesini bekliyorken, ben de onları okuyayım dedim ve sizlere de biraz bahsetmek istedim. Okumak istemeyenler veya İngilizce okuyamayanlar için çok kısa özetledim kitapları. Keyifli okumalar!

Not: Özetler ve çeviriler bana aittir, hata varsa şimdiden üzgünüm... Lütfen izinsiz kullanmayınız :)


 The Demon in the Wood (#0.5)


Tanıtım:
Karanlıklar Efendisi olmadan önce o, sadece olağanüstü bir gücü olan yalnız bir çocuktu. Zalim ve muhteşem bir lider yaratan geçmişe bir göz atın!

Kitap Grisha'ların yükselmesini sağlayan Karanlığın Elçisi'nin (ilk Karanlıklar Efendisi) çocukluğunda yaşadığı, dönüm noktası sayılabilecek bir olayı anlatıyor.

Yorum:
  Özet spoiler içermese de, ilk kitabı okumadan yorumumun okumanızı önermem.
Karanlıklar Efendisi, benim en sevdiğim karakterlerden birisi. Yüzyıllardır yaşadığını düşününce, geçmişinde onu duygusuzlaştıracak şeyler yaşadığını zaten tahmin edebiliyoruz. Bence bu novella Karanlıklar Efendisi'nin geçmişini anlatmak için asla yeterli olmamış. Tam da dedikleri gibi, sadece küçük bir "göz atma" olmuş ve ben bitirdiğimde devamını öğrenmek için sabırsızlandığımı hissettim. Çok kısa, çok yetersizdi. Fakat Grisha'ların hüküm sürmediği bir dönemden bir kesit görebilmek güzeldi doğrusu. Grisha'ların yükseldiği dönemi de görebilmek isterdim. İlk kitapta uzunca bir süre Karanlıklar Efendisi'nin yaşını ve aslında ilk Karanlıklar Efendisi'nin kendisi olduğunu söylemedikleri için, bu yorumun biraz spoiler içerebileceğini düşündüm.

Özet:
Grisha'ların cadılık suçuyla avlandığı ve göçebe hayatı sürüp küçük kamplarda saklandığı eski dönemlerde, Karanlıklar Efendisi yalnızca annesi dışında herkesten -diğer Grisha'lardan bile- saklaması gereken güçlere sahip olan, kendini korumak için annesiyle beraber sürekli şehir şehir, ülke ülke gezip yer değiştirmek, aynı şekilde isim ve kimlik değiştirmek zorunda kalan ve bu yüzden kendini oldukça yalnız hisseden küçük bir çocuktu. Kendisiyle aynı güçlere sahip olan annesi çok güçlü ve zeki bir kadındı ve oğlunu korumak için planlar yapıyor, kurallar koyuyor, bir yandan da onu güçlü olması için eğitiyor. Bu şekilde yıllarını geçirirken kışı geçirmek için gittikleri bir Grisha kampında çocuk -oradaki ismi ile Eryk- zorbalığa uğrayan iki kızın yapmaması gerektiğini bilmesine rağmen kamp liderinin çocuğunun elinden kurtarıyor. Sonra bu kızlardan birisi Eryk'in -en büyük sırlarından birini- "Büyüteç" olduğunu fark ediyor ama kimseye söylememeye söz veriyor ve böylece aralarında güçlü bir bağ gelişiyor. Eryk, bir gece annesi uyuduktan sonra gizlice kızın çağırdığı göle yüzmeye gidiyor. Biraz muhabbet ediyorlar. Kız güçsüz bir Grisha ve annesi avcılar tarafından alındığında babası iki kızını alıp kaçmış. Kız bunlardan bahsederken bir anda ruh hali değişiyor ve sürekli babasının ne kadar güçsüz olduğundan ve kendilerini koruyamadığından bahsetmeye başlıyor, yavaş yavaş suyu dondurup Eryk'i göle hapsediyor. Amacı onu öldürüp kemiklerini büyüteç olarak kullanıp güçlenebilmek ve kardeşiyle kendisini koruyabilecek hale gelmek. Eryk bunu fark ettiğinde her şey çok geç oluyor, bir de üstüne kamp liderinin oğlu bunlardan intikam almak için gelmiş oluyor ve durumu fark ettiğinde kendisi Eryk'i önce öldürmek istiyor. Kız ve çocuk bir yandan suya hapsolmuş Eryk'i öldürmeye çalışıp bir yandan birbirleriyle savaşırken Eryk bir şekilde buzu kırıyor ve hayatında ilk defa "Kesme" gücünü kullanıyor. Daha önce annesinde gördüğü ama kendisinin asla ustalaşamadığı bir güç "Kesme". Ama o gece orada iki çocuğu da keserek öldürüyor. Eryk o gün kızı öldürürken geleceğe dair son umutları ve kalbindeki güzel duyguları da o kızla kaybettiğini hissediyor. Kamptakilerin kendisinin yaptığını anlamaması için sabaha doğru kendisini de biraz "kesiyor" ve onu bulduklarında avcıların saldırısına uğradıklarını ve kılıç darbeleriyle bu hale geldiklerini düşünmelerini sağlıyor. Tabii ki annesi durumu anlıyor ve ona çok iyi yaptığını, yaşaması için gerekirse milyonları yakıp yıkabileceğini söylüyor. Eryk annesinin gözlerine bakarken kendi kendine Grisha'lar için kaçıp saklanmak zorunda olmayacakları bir gelecek kuracağına ant içiyor.


The Witch of Duva (#0.5)


Tanıtım:
Derler ki... bir zamanlar Duva'nın yakınındaki ağaçlar kızları yermiş. Fakat tehlikenin eve sandığımızdan birazcık daha yakın olması da mümkün. Bu hikaye Leigh Bardugo'nun ilk romanı Gölge ve Kemik'e eşlik eden bir halk hikayesidir.

Buraya tıklayarak okuyabilirsiniz.

Yorum:
Bu kitap diğerleri gibi Gölge ve Kemik serisi ile ilgili değil. Grisha Dünyası'nda geçen, çocuklara anlatılan masallar kıvamında, gerilimli, biraz ürkütücü, biraz üzücü ve oldukça çarpıcı bir halk hikayesi. Bana Holly Black'in Zehir Yiyenler ve Diğer Hikayeler kitabındaki gotik kısa hikayeleri anlattı. İlk başta nereye varacağını anlamamış, ortalara doğru ise "Ohooo, bu bildiğin Hansel ve Gretel" demiştim kendi kendime ama bu kadar yanılamazdım sanırım. Hikaye farklı bir yöne saptı ve nereye gideceğini sonuna kadar hiç anlayamadım. Sonu ise çok etkileyici ve şaşırtıcıydı. Bu tarz gotik masallar çok hoşuma gidiyor, bu da okuduklarım arasında en iyilerinden biriydi. Grisha Dünyası'nda bunun gibi 2 halk hikayesi daha var ama onların seri numarası 2 küsürlü olduğu için onları Kuşatma ve Fırtına'dan sonra okumayı düşünüyorum. Keşke Leigh Bardugo'nun da toplu hikayeler kitabı çıksa, bu konuda oldukça başarılı görünüyor. Kitabın özetini paylaşmayacağım çünkü zaten etkileyiciliği dilinde, olaylardan ziyade olduğu gibi okuması zevkli olan bir hikaye. O yüzden özet çıkarmanın bir anlamı olmaz diye düşünüyorum.



The Tailor (#1.5)


Tanıtım:
Gölge ve Kemik'ten Genya'nın gözünden anlatılmış yeni bir sahne.

Yorum:
Genya'ya sinirlenemiyorum, üzülmüyorum da. Onu iyi veya kötü bir karakter olarak da tanımlayamam. Onun yolu gerçekten de başka. Hoş olmayan şeyler yaşamış -ve hâlâ da yaşıyor- olan ve Karanlıklar Efendisi'ne bir şekilde minnettarlık duyan bir kız sadece. Yapması gerektiğini düşündüğü şeyleri yapmış ve içten içe Alina'yı seviyor ve suçluluk duyuyor. Oldukça kısa bir hikayeydi fakat biraz da olsun olayları Genya'nın gözünden görme fırsatı bulduğuma sevindim. Bu arada Alina'nın mektuplarının akıbetinin ne olduğu sorusu da kesin bir şekilde cevap bulmuş oldu.

Özet:
Bu kitapta aslında anlatılmak istenen şey, Alina'nın mektuplarının önce Karanlıklar Efendisi'nin emriyle, sonra da kendi seçimiyle Genya tarafından alıkonulmasıydı. İlk başlarda Alina'nın gönderdiği mektuplar Karanlıklar Efendisi'ne aktarılsa da, Alina'nın en son revirde yazıp Genya'ya verdiğinde mektubu Genya Karanlıklar Efendisi'ne götürdüğünde, Karanlıklar Efendisi Genya'nın kendisini sorgulamaya başladığını ve Alina'ya değer verdiğini görünce Genya'ya bir seçim hakkı sunuyor, istersen geri ver, istersen İzci'ye postala, ne yapmaya karar verirsen ver seçim senin ve sonuçları da senin sorumluluğunda diyor. Akşam mektupları odasında bulan Genya, geçmişi, Kral ve Kraliçe ile aralarında geçenleri ve tükendiği noktada Karanlıklar Efendisi'nin onu kendi askeri olduğunu söyleyerek ve intikam sözü vererek güçlendirdiği zamanları hatırlıyor. Ve Alina'yı belki de tek arkadaşı olarak görse ve çok sevse de, mektupları tereddüt etmeden yakıyor. 

2 yorum :

  1. Daha ben seriyi okumaya başlamadım bile 🙈

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de ilk kitabı okudum daha, bunlar çok kısa ekstra sahneler 😊🙈

      Sil