Judith Hampton gururlu olduğu kadar güzel de bir kadındır. Çok sevdiği İskoç çocukluk arkadaşı doğum yapmak üzeredir, bu yüzden Judith yanında olacağına dair ona söz verir. Fakat İngiltereden İskoçyaya gitmesinin özel bir sebebi daha vardır: Hiç tanımadığı babası Maclean Beyini görmek. İskoç topraklarına giderken kendisine eşlik eden Maitland Beyi, Iain Maitland gibi ilgi uyandıran bir adamla daha önce hiç karşılaşmamıştır.
Judith Maitlandların geleneklerine ve kurallarına uyum sağlamaya çalışırken, Iain'in ilgisinden ve özeninden keyif almaya başlar. Yaşadığı tüm zorluklara karşın aşkın sıcaklığını ruhunda hisseder. Ancak geçmişe dayanan o yıkıcı sır gerçek aşkı etkileyecek midir?
Kasvetli bir günden merhabalar herkese! Havalar soğuk, yağışlı, güneş ise yüzünü göstermiyor bir türlü. Dışarıdaki insanı yarı kör eden sis insanın bütün olumsuz duygularını gün yüzüne çıkartıyor. Fakaat çok sevgili (!) Ankara'nın aksine benim gözümde havalar sıcacık ve güneşli çünküü bugün ilk historical romance nam-ı diğer tarihi aşk kitabımın yorumumla sizlerleyim. ÇOK HEYECANLI!
"Hep seri devamlarına öncelik vermek için yeni serilere başlamayacağını belirtmene rağmen, hiç hesapta olmayan bu kitap da nereden çıktı?!" diye düşünüyorsanız -ki haklısınız, ben de bir ara böyle düşünmedim değil- sizi kitap alışverişi yayınıma buradan (tıktık) yönlendiriyorum.
Kitap alışverişimi okumayanlar için de tekrar edeceğim küçük bir kısım var. Aslında ben, ilk tarihi aşk kitabım olarak Judith McNaught'ın Düşler Krallığı adlı kitabında karar kılmıştım. Gel gör ki hayat her zaman planlarınıza göre gitmiyor. O heyecanla bir elimde onu, bir elimde Sır'ı tutarken bir baktım ki Sır kitaplığıma girmiş bile! Yine de pişman değilim tabii ki =)
Kitap alışverişimi okumayanlar için de tekrar edeceğim küçük bir kısım var. Aslında ben, ilk tarihi aşk kitabım olarak Judith McNaught'ın Düşler Krallığı adlı kitabında karar kılmıştım. Gel gör ki hayat her zaman planlarınıza göre gitmiyor. O heyecanla bir elimde onu, bir elimde Sır'ı tutarken bir baktım ki Sır kitaplığıma girmiş bile! Yine de pişman değilim tabii ki =)
Sır, gerçekten tek solukta okuduğum bir kitaptı. Sadece bir göz atmak için ihtiyatla açtığım kapağı büyük isteksizlikle geri kapattığımda, gözlerimden inanılmaz uyku akıyordu. Ertesi gün ise kalkar kalkmaz direk kitap başına geçtim. Bu arada yapmam gereken bütün işlere de geçmiş olsun demek kaldı yani.
Bla bla bla, ıvır zıvır meseleleri de geçtikten sonra asıl yorumuma yaklaşıyorum. Bu yorumu kitabı bitirir bitirmez yazmamamın nedeni ise kafamın biraz durulmasını beklemekti. Yoksa karşınıza %0 eleştirel %100 anın heyecanına kaptırılmış övgü dolu bir yorum çıkabilirdi. Yani fena da olmazdı tabii, fakat eleştiri içermeyen yorumlarımı kendim bile kalitesiz buluyorum. Her kitabın mutlaka bir eksiği olmalı, değil mi?
Kitap, Judith ve Frances Catherine adlı iki küçük kızın arkadaşlık kurma hikayesi ile başlıyor. Bu kısım, kısa da olsa, kesinlikle komik ve eğlenceliydi ayrıca bu kitapta en çok beğendiğim şeylerin başında bu ikilinin arkadaşlığının geldiğini de belirtmek isterim. Zaten tüm kitap da bu dostluk üzerine kurulu. Frances Catherine de Judith de kararlı ve asi tipler. Karşılarında kim olduğu fark etmiyor.. Günümüz kitaplarında kadın karakterlerde fazla karşılaşamadığım ve özlemini çektiğim özellikler yani.
Iain ise daha ilk andan itibaren Judith'e karşı korumacı, sert ama samimi ve... bilemiyorum hangi kelimeyi kullansam.. çekici (?) bir tutum sergiledi. Hani böyle Hadise'nin ellerini uzatıp "Bana gel..." demesi gibi.. Anlatabiliyor muyum? Hayır mı? Her neyse.. Judith'te ilk andan beri sadece Iain'in yanında rahat edebiliyordu. Yani aralarındaki bağ, birbirlerini ilk gördükleri andan beri vardı. İşte bunlarınki de şu ilk görüşte aşk meselelerinden anlayacağınız ;)
---Evet, şu an internetim gittiği için ben yazıyı kaydedemeden kapandı ve yorumumun gerisi kaydedemeden gitti :( Kafam allak bullak oldu, umarım ilk yazdığım kadar düzgün bir yorum yapabilirim. Yine de şimdiden özür dilerim herkesten :(---
Bu kitapta klasik olaylar, ilkel karakterler vs. vs. vardı, evet. Ve ben bu kitabı bütün bu klişeleriyle birlikte çok, çok beğendim gerçekten. Şimdiye kadar hayal kırıklığına uğrarım düşüncesiyle tarihi aşk kitaplarından uzak duruyordum -gördüğünüz gibi ilk tarihi aşk kitabımı daha yeni okudum..- fakat Sır beklentilerimin kesinlikle üstündeydi ve benim aklımdaki tarihi aşk kitaplarına yepyeni bir boyut kazandırdı. Bunu da Julie Garwood'a borçluyum, hakkını vermek lazım, herkesin dediği kadar var.
(Hoşuma giden alıntılardan biri ^.^)
Spoiler
Bu kitapta benim hoşuma gitmeyen tek bir şey vardı, o da kitabın sonunun gereğinden fazla uzatılması. Yani, tadında bırakılabilirdi bence, onun yerine kitap sanki uzatmaları oynuyor gibi bir final yapmış. Gerçi ben beğeniyle okudum, o yüzden fazla şikayetçi değilim durumdan, fakat yine de söylemeden geçmek istemedim.
Spoiler demişken spoiler içeren bazı diğer olaylar hakkında da yazayım o zaman. Bir de şu hamilelik, doğum meselesi var. Bu kısmı ikinci kez yazmak gerçekten hiç hoşuma gitmiyor -.- Her neyse. Diyeceğim o ki, yazar bu doğum kısımlarını öyle bir yazmış ki, sanki ben doğuruyorum veya ben doğurtturuyorum gibi hissettim. Bildiğiniz anı yaşıyorsunuz yani, hoş bir durum mu bilemedim. Benim hassasiyetimden kaynaklı bir reaksiyon gösterdi midem. Ama yazarın kalemine de hayran kalmadım değil yani. Bir Isabelle, Bir Frances Catherine gibi acı çekiyordum, az kalmıştı. Eh, en azından Judith hamile kalmadı, bir doğum daha kaldırabilir miydi bünyem hiçbir fikrim yok.
Son olarak bir de.. ommm.. (hatırlamaya çalışıyorum)... Evet! Judith'in içki-sarhoş korkusu. (Evet, bu korkunun yeni adı -eski adı neydi bilmiyorum- içki sarhoş korkusu oldu. Ben koydum :D Bu konu kitabın en sevdiğim ayrıntılarından oldu benim için. Judith'in sarhoş dayısından nefret ettim. İsimden belli zaten, Tekel... Tekel Bayii gibi :P Evliliklerinde de şart koşmasına gülsem mi, şaşırsam mı ne yapsam bilemedim. Olsun, sarhoş erkeklere hayır, arkandayım Judith :D Zaten kitapta en çok güldüğüm kısımlardan biri de, masa etrafında içkili kutlama yapılırken Judith'in, sandalyesini duvara yapışana kadar yavaş yavaş arkaya doğru itmesi ve insanların buna verdiği tepkilerdi. Evet, bu kısım kesinlikle favorim oldu :D
Spoiler Sonu
Ben aslında ikinci kitabın tamamen Ramsey ile alakalı olacağını düşünmüştüm fakat Ramsey bu sefer de ikinci planda kalıyormuş, meh, üzüldüm :( Brodick'in kitabını okumak nasıl olacak bilmiyorum, sonuçta Ups..! Spoiler! Brodick Judith'i seviyordu yani. Spoiler sonu
Gerçi bu dar bir bakış açısı olur ama yine de bu kitabın etkisinden çıkıp diğerine odaklanabilir miyim bilemedim. Yine de ikinci kitap Fidye'yi hemen elime geçirmek ve onu da hunharca okuyup bitirmek istiyorum. Çünkü bu seri bunu kesinlikle hak ediyor!
Ve böylece ilk tarihi aşk kitabımın yorumunun da sonuna geldik. Çok talihsiz bir yorum oldu gerçekten. İkinci kez aynı cümleleri kurmaya çalışırken cümlelere aynı heyecanı, aynı ruhu katamadığıma eminim. Hani derler ya yemeğe sevgi katarsan güzel olur diye, bana kalırsa yazının da bir farkı yok. Heyecan katınca güzel oluyor, zorla yazılan yazılar ilkokul kompozisyonu gibi geliyor bana, kendini belli ediyor yani. Her neyse, yine de içimdeki beyaz ışığı tüketmeden yazabildiğim için umarım aynı heyecanı aktarabilmişimdir sizlere.
Fiyuu! (Bunu nasıl okursunuz bilemem. Bir rahatlama sesi gibi :P) Destan mı yazmışım yorum mu bilemedim. Bir sonraki yorumumda görüşmek üzere, hoşçakalıın! ^,^
Spoiler
Bu kitapta benim hoşuma gitmeyen tek bir şey vardı, o da kitabın sonunun gereğinden fazla uzatılması. Yani, tadında bırakılabilirdi bence, onun yerine kitap sanki uzatmaları oynuyor gibi bir final yapmış. Gerçi ben beğeniyle okudum, o yüzden fazla şikayetçi değilim durumdan, fakat yine de söylemeden geçmek istemedim.
Spoiler demişken spoiler içeren bazı diğer olaylar hakkında da yazayım o zaman. Bir de şu hamilelik, doğum meselesi var. Bu kısmı ikinci kez yazmak gerçekten hiç hoşuma gitmiyor -.- Her neyse. Diyeceğim o ki, yazar bu doğum kısımlarını öyle bir yazmış ki, sanki ben doğuruyorum veya ben doğurtturuyorum gibi hissettim. Bildiğiniz anı yaşıyorsunuz yani, hoş bir durum mu bilemedim. Benim hassasiyetimden kaynaklı bir reaksiyon gösterdi midem. Ama yazarın kalemine de hayran kalmadım değil yani. Bir Isabelle, Bir Frances Catherine gibi acı çekiyordum, az kalmıştı. Eh, en azından Judith hamile kalmadı, bir doğum daha kaldırabilir miydi bünyem hiçbir fikrim yok.
Son olarak bir de.. ommm.. (hatırlamaya çalışıyorum)... Evet! Judith'in içki-sarhoş korkusu. (Evet, bu korkunun yeni adı -eski adı neydi bilmiyorum- içki sarhoş korkusu oldu. Ben koydum :D Bu konu kitabın en sevdiğim ayrıntılarından oldu benim için. Judith'in sarhoş dayısından nefret ettim. İsimden belli zaten, Tekel... Tekel Bayii gibi :P Evliliklerinde de şart koşmasına gülsem mi, şaşırsam mı ne yapsam bilemedim. Olsun, sarhoş erkeklere hayır, arkandayım Judith :D Zaten kitapta en çok güldüğüm kısımlardan biri de, masa etrafında içkili kutlama yapılırken Judith'in, sandalyesini duvara yapışana kadar yavaş yavaş arkaya doğru itmesi ve insanların buna verdiği tepkilerdi. Evet, bu kısım kesinlikle favorim oldu :D
Spoiler Sonu
Ben aslında ikinci kitabın tamamen Ramsey ile alakalı olacağını düşünmüştüm fakat Ramsey bu sefer de ikinci planda kalıyormuş, meh, üzüldüm :( Brodick'in kitabını okumak nasıl olacak bilmiyorum, sonuçta Ups..! Spoiler! Brodick Judith'i seviyordu yani. Spoiler sonu
Gerçi bu dar bir bakış açısı olur ama yine de bu kitabın etkisinden çıkıp diğerine odaklanabilir miyim bilemedim. Yine de ikinci kitap Fidye'yi hemen elime geçirmek ve onu da hunharca okuyup bitirmek istiyorum. Çünkü bu seri bunu kesinlikle hak ediyor!
Ve böylece ilk tarihi aşk kitabımın yorumunun da sonuna geldik. Çok talihsiz bir yorum oldu gerçekten. İkinci kez aynı cümleleri kurmaya çalışırken cümlelere aynı heyecanı, aynı ruhu katamadığıma eminim. Hani derler ya yemeğe sevgi katarsan güzel olur diye, bana kalırsa yazının da bir farkı yok. Heyecan katınca güzel oluyor, zorla yazılan yazılar ilkokul kompozisyonu gibi geliyor bana, kendini belli ediyor yani. Her neyse, yine de içimdeki beyaz ışığı tüketmeden yazabildiğim için umarım aynı heyecanı aktarabilmişimdir sizlere.
Fiyuu! (Bunu nasıl okursunuz bilemem. Bir rahatlama sesi gibi :P) Destan mı yazmışım yorum mu bilemedim. Bir sonraki yorumumda görüşmek üzere, hoşçakalıın! ^,^
Yazar: Julie Garwood Yayınevi: Epsilon Sayfa Sayısı: 478
Liste Fiyatı: 25 TL GoodReads Puanı: 4,17
Gerçekten çok zor oluyor sen o kadar yaz yaz ama sonra silinsin kaybolsun...Sonra tekrar yazmaya uğraş...
YanıtlaSilAma sen söylemeseydin anlamayacaktım tekrardan yazdığını yani o heyecan her zaman ki gibi vardı :D
Historical Romance sevmeyen birisiyim ancak yorumunu okuyunca içimde okuma isteği geldi zaten okuyacağını söylediğin an bu kitap kesinlikle okunmalı diye düşündüm :))
Öncelikle teşekkürler destek için :) Historical romance'e soğuk bakanlara öncelikle Düşler Krallığı ile başlayın diyorlar, ben o fırsatı kaçırdım ama bence sen öyle yapmalısın :D
SilSen bu kitabı bu kadar översen ben ona nasıl başlamam...:D
SilBakalım inşallah önerin gibi Düşler krallığıyla ilk Historical Romance'ıma adım atarım :)) ~~
Şımardımm :D Hadi bakalım inşallah beğenirsin =)
SilAy benim şu anda bunu okuduğumu nereden bildin? :) Kitabı bitirir bitirmez yorumunu baştan sona okuyacağım,ama şimdi spoiler yemeyeyim. :)
YanıtlaSilSpoiler olan yerleri özellikle belirttim ama benim de her zaman tercihim kitabı okuduktan sonra yorumlara bakmaktır :) İyi okumalar, kitabı bitirince yorumunu bırakmayı unutma ;)
Sil