Nora'nın Kitaplığı : Mart 2017

10 Mart 2017 Cuma

Direniş (Lux #5) - Kitap Yorumu


R.E.M. dinleyecektim.
Ama gerçek hayat hiç de öyle havalı değil, inanın bana.
Luxen'lerin geldiği o gece her şey değişti ve Daemon gitti.
Geri gelecek mi, bilmiyorum.
Saf mı değiştirdi, hiçbir fikrim yok.
Beni hâlâ seviyor mu, emin değilim.
Eğer Luxen işgalinden kurtulabilmek için az da olsa bir
şansımız varsa, bu ancak düşman ile işbirliği yaparsak mümkün olacak.

Hangi düşmanla mı?

Bir tahminin vardır eminim ?


Lux serisi genel yorum
 (Yorum boyunca adı geçen kitapların geniş yorumları için kitap isimlerine tıklayabilirsiniz! :))
Vay bee! 4 yıllık Lux maceram sona erdi, hâlâ inanması zor geliyor... İlk young-adult serilerimden biri olduğu için yeri ayrı bu serinin bende, fakat en sevdiğim serilerden olamadı pek. Gerçekten çok eğlenerek gülerek okuduğum bir seriydi ve karakterlerini de oldukça seviyordum. Obsidiyen ve Oniks'i özellikle oldukça zevk alarak okumuştum. Fakat seri ilerledikçe olaylar beni sarmamaya başladı. Opal'i okurken sıkıldığımı hatırlıyorum fakat Köken'i yine beğenerek okumuştum. Köken ile ilgili sıkıntı artık serinin çok farklı boyutlara taşınmış ve ilk kitaplardaki eğlenceyi kaybetmiş olmasıydı sanırım. Okuyalı 2 yıl olmuştur (şimdi baktım 4 yıl olmuş, şaka galiba?)(3'müş arkadaşlar, sakin olalım lütfen), bu nedenle hatırlamakta güçlük çekiyorum. En son hatırladığım şey kitap alışverişlerimde Direniş'e bir türlü sıra gelmemesi ve seriyi unutmuş olmamdan dolayı geçen yıl seriyi yarım bırakmaya karar vermiş olmamdı. Fakat bir gün kitapçıda dolaşırken Dex'in bazı kitaplarında 10 tl kampanyası gördüm ve yarım bıraktığım 2 serinin son kitabı Direniş ve (Paranormal serisinin 3. kitabı) Sonsuz'u aldım. Eh, almışken okumamak olmaz değil mi? (Hiç yapmayız öyle şeyler :D )

Lux serisi alıntılar için tıklayın!



Direniş yorumum
Direniş'i Lux gibi çok sevilen bir serinin final kitabı olarak oldukça vasatın altında buldum. Fakat hayal kırıklığına da uğramadım, garip bir şekilde tatmin ediciydi. Çok şaşırtıcı, inanılmaz bir olay olmadı; okuyucuya "aa bu nasıl kendini feda etti" veya "ah nasıl da öldü" dedirtmek için konulduğu aşikâr olan birkaç -çok da etkileyici olmayan- ölüm içeriyordu ve... Nasıl desem, bir şekilde fazlasıyla yapmacık geldi bana bu kitap. Sanki Jenn okur etkilensin diye sürekli bir şeyler katmaya çalışıyor gibiydi fakat bu çaba çok ortada geldi bana. Belki de yalnızca young-adult klişelerinden bıkmışımdır artık. İki gün önce lisedeyken şimdi dünyayı kurtarmaya çalışan iki sevgili. Vay be...

Dediğim gibi, zaten ben Opal'de işler çığırından çıkmaya başladığından beri bu "dünyaya ne olacak, bize ne olacak" senaryosuna karşıydım fakat Direniş'te artık olaylar olağanüstü bir boyut aldı. Eh, zaten böyle uzaylılar içeren bir kitapta olağanüstü olaylar normal, diye düşünebilirsiniz fakat her şeyin bir sınırı olmalı benim görüşüme göre. Millet çatır çutur ölürken bizim ikilinin her sayfada ayrı bir tehlikeye girip hep onların deyimiyle başarılması-neredeyse-imkansız bir kaçış bulup başarıp kurtulmaları, yok ölmeye çok yaklaştılarsa da mucizevi bir şekilde ölmemeleri falan beni bi yerden sonra sürekli göz devirmeye sevk etti. Tabii ki bu tarz bir seride başroller ölsün, ciddi hasar alsın demiyorum; olmayacağı aşikâr fakat bu kadar çok tehlikeye girip bir bölümde 3 kez mucize gerçekleştirmelerine de gerek yok. Bu olaylar okuyucuyu etkilemekten çok bir yerden sonra sıkmaya başlar bence. "Aaa bakın yine kendilerini tehlikeye atıyorlar. Baksanıza, işler sarpa sardı!" 1 bölüm sonra... "Bir anda akıllarına bir plan geldi  ve (veya mucizevi tesadüfler sonrası) kaçıp kurtuldular. (Ve yaklaşık 50. kez) İnanamıyorum, çok şaşırdım nasıl da kurtuldular öyle!" Cidden Jenn, aklından ne geçiyordu ki...

Böyle eleştirmeme rağmen kitabı okurken sıkılmış, yarım bırakma isteğiyle dolmuş değildim. Yalnızca her şey çok fazla tahmin edilebilirdi ve bu durum sinirlerimi bozdu. Ben, bir kitabı okurken beni şaşırtsın isterim. Zaten favori kitaplarımın yorumlarına bakarsanız genelde "Hiç beklemiyordum, inanamadım, çok sarsıcıydı" gibi tepkiler görürsünüz. Final kitabı olduğu için Direniş'ten de bunu beklerdim fakat önemli olan tüm olayları tahmin ettiğim için benim için fazla monoton geçti. Yine de Kat ve Daemon'ı özleyeceğim. Bir de Archer ve Luc'u. Bu arada Shadows'u okuduktan sonra Dawson ve Beth'e çok ayrı bir bakış açısıyla bakmaya başladığımı fark ettim. Onların hikayesi de çok ayrı, gerçek olmadığını bilsem bile kalbim kırılıyor onları düşününce.

İç karartıcı ve fazlasıyla eleştirel yorumumu burada sonlandırıyorum. Aradığım verimi bulamamış olsam da Lux'ın son kitabı olduğu için ayrı bir sevgi besliyorum Direniş'e. Çünkü bu karakterlerin dünyasının sonuydu ve onları özleyeceğim. Ölüleriyle ve dirileriyle :D Bir de bu kitapta Daemon-Archer sahneleri çok komikti, kitapta başlıca sevdiğim kısımlardandı. Unutmadan (ve spoiler vermeden), Arum sahneleri de en sevdiğin 2. kısımlardı diyebilirim. Bilirsiniz Saplantı'yı da oldukça beğenmiştim. Oldukça beğenmiştim derken en sevdiğim new-adult kitabı olmaya aday olacak kadar beğenmiştim. Çünkü Hunter... ah, her neyse. Sanırım Saplantı yorumumda yeterince bahsetmişimdir zaten bundan :D

Elveda Lux serisi, Arumlar, Luxenler, Kat ve Daemon, hepinizi çok özleyeceğim (Bir gözyaşı mı o? Yok yok, değilmiş...)  Görüşlerinizi benimle paylaşmayı unutmayın, bir sonraki yorumumda görüşmek üzere, hoşça kalın!! ^,^

Yazar: Jennifer L. Armentrout    Çeviri: Bilge N. Zileli Alkım, Barış Emre Alkım   
Yayınevi: DEX   Sayfa Sayısı: 364    GoodReads Puanı: 4,44