Nora'nın Kitaplığı : Sınırları Zorlamak (Pushing The Limits #1) - Tanıtım & İnceleme

13 Ekim 2014 Pazartesi

Sınırları Zorlamak (Pushing The Limits #1) - Tanıtım & İnceleme


Birbirleri için çok yanlış ve bir o kadar da doğrular.

Echo Emerson'ın, sporcu sevgilisi olan popüler bir kızdan, hakkında dedikodular dönen, kollarında 'tuhaf' yaralar olan dışlanmış bir kıza dönüştüğü akşam neler olduğuna dair kimsenin bir fikri yoktur. Echo bile o korkunç akşama dair tüm olanları hatırlayamıyordur. Tek bildiği, her şeyin tekrardan normale dönmesini istediği.

Oldukça yakışıklı ve siyah deri ceketli çapkın ama yalnız Noah Hutchins, şaşırtıcı anlayışıyla hayatına girdiğinde Echo'nun dünyası asla hayal edemeyeceği bir biçimde değişir. Oysa ortak hiçbir noktaları olmaması gerekirdi. İkisinin de tuttuğu sırları düşünürsek, beraber olmaları oldukça imkânsızdı.

Fakat aralarındaki çekim bir türlü geçmek bilmez. Echo, sınırları daha ne kadar zorlayabileceklerini ve ona sevmeyi yeniden öğretebilecek tek bir adam için neleri göze alabileceğini kendisine sormak durumunda kalır.


Spoiler içermez.

Bu kitap... Ah, cidden, bu kitap beklentilerimin çook çok üstündeydi. Şu yayınevinin tasarladığı berbat ötesi kapağa bakınca, basit bir new adult beklemiştim (her ne kadar tanıtımda liseli yazsa da kapaktaki 30 yaşında gösteren insanları liseli olarak düşünemiyorum.) ama gerçekten, bu kadar kalbime dokunacak bir kitap beklemiyordum.

Bilemiyorum.. Belki de beklentilerimi çok düşük tuttuğum için bu kadar beğenmişimdir, eğer öyleyse çok üzülürüm çünkü çevremdeki herkesin beklentilerini yükselttim ve yine eğer öyleyse beklentisi yüksek olanlar fazla beğenmez. Kafam çok karışık, ne yapsam, size kitabı kötüleyip sonra okumanız için zorlasam mı :D

Bu yorumum temel olarak 3 bölüme ayrılacak. Giriş, gelişme, sonuç... Değil tabii ki :D En iyisi başlık olarak atayım. İlk başlıklar ilginizi çekmiyorsa diğer en sondaki asıl yorumuma geçebilirsiniz.

1. Kapaktan yakınma ve yayınevine yakarış

İlk olarak eleştirimi yapıp kurtulmak istiyorum. Hayır, kitap hakkında değil. Evet, kapak hakkında. Kitaba başlarken zaten kapak yüzünden inanılmaz tereddütteydim ve yayınevinin neden orjinal kapağı böyle saçma bir kapakla değiştirdiğini merak ettim. Kitabın başlarında karakterlere aşina olmaya başlayınca ve kapaktakilerle uzaktan yakından alakası olmadığını anlayınca sinir olmaya başladım. -Bu arada "sinir olmak" kalıbını hiç sevmem ama bu durum için daha uygun bir kelime bulamadım-

Sonra baktım kitap bitmiş, bu arada kitabın son 100-150 sayfası gerçek anlamda beni içine çekti ve kitabın en duygulu, en güzel kısmıydı. Bu konuya az sonra değineceğim. Kitap bitince gerçek anlamda nefret ettim kapaktan. İğrendim yani. Böyle bir kitaba, bu kadar içi boş, anlamsız ve berbat ötesi bir kapak. Gerçekten kitabın bütün değerini yerle bir ediyor. Yayınevi umarım okurların sesini duyar ve kapağı değiştirir. Çünkü birilerine bu kitabı gösterip "Bayıldım bu kitaba, o kadar güzeldi ki.." dediğimde aldığım bakışın nedenini anlıyorum. "Yani.. gerçekten çok beğendiysen okurum ama o kadar güzel bir kitap gibi değil sanki..." diyor çoğu kişi. Çünkü herkes kapakların kitabı yansıttığını bilir. 

Kapak yüzünden birçok kişi kitabı kitapçılarda gördüğünde eline bile almadan geçiyor. (Çünkü kapak çok çirkin!) Yayınevi için de okur için de zarar yani. Orjinal kapak da muhteşem, olağanüstü falan değil ama en azından güzel ve en önemlisi kitapla alakalı. Bu kapak, vampir kitabına melek resmi koymak gibi bir şey benim için. Tamam, belki biraz abartı oldu.

(Aşağıdaki resim, mesela, kitabın orjinal kapaklarından biri)

10194514

2. Kitabı okurken aklıma gelen kitap (Muhteşem cümle kurma yeteneğim..)

Colleen Hoover'dan "Umutsuz" oluyor kendisi. Nedense okurken sürekli bu iki kitabı karşılaştırdım, özellikle bir yerden sonra. İkisinde de okurken aynı duygulara kapılmıştım. Karşılaştırma diyorum ama kiabı bitirdikten sonra bile "bu daha güzel veya diğeri daha iyiydi" gibi yorumlar yapamıyorum. Sınırları Zorlamak da Umutsuz seviyesinde bir kitap oldu benim için. İkisi de aynı kefede yani şu an.

3. Bunu unuttum. Sanırım kitabı övmek ile ilgili bir şeylerdi. 
Neyse, en iyisi asıl yorumum olsun bu.

Evet iki dakika önce "3 şey" diye düşünürken sanırım diğer ikisine kendimi kaptırıp üçüncüyü unuttum. Her neyse çok önemli değil çünkü önemli olsaydı unutmazdım. Sanırım. Yani.. Umarım.

Kitaplığımda hangi kitaba başlasam diye düşünürken sonunda elime gelen kitap nasıl bu oldu bilemiyorum. Kış Güneşi ve bu arasında kalmıştım ve kuzenimle ortak kararımız olarak bunu seçtik. (O da Duygu'ya başladı heheh :D) Kapağının berbatlığı yüzünden çok ikilemde kaldım ama kitaba başlarken sanki kapağı orjinal kapağıymış gibi onu aklıma getirerek okudum ve.. daha ilk sayfasından beni sardı. 

Kesinlikle beklediğim şey sorunları -gerçek sorunları- olan iki kişinin duygular, seçimler, ihanetler ve hatıralarla dolu karmaşık aşk hikayesi değildi. Sonunun mutlu biteceğini bildiğim tekdüze, hafif 18+, basit bir kitap bekliyordum. Eğer siz de kitabın böyle olacağını bekliyorsanız, emin olun değil. 

Kitabın başlarında (Umutsuz'da olduğu gibi) klasik bir lise aşkı, aşk üçgeni, popüler olma çabaları, arkadaşların ihanetleri gibi şeyler içereceğini düşünmüştüm. Göz ardı edilecek bir kısımda içerdi de.

Ama sonra.. Ah, bir yerden sonra kendimi öyle kaptırdım ki okuduğum (doğru kalıp: yalayıp yuttuğum) yüzlerce sayfa sanki birkaç sayfaymış gibi geliyor aklıma şimdi. Ayrıntılar beynimde dönüyor ve neresi hangi kısımdaydı tam olarak ayırt edemiyorum. 

Yani diyeceğim o ki, uzun aralar vermeden okuyorsanız bir yerden sonra cidden kaptırıyorsunuz ve dış dünyada ne oldu ne bitti unutuyorsunuz veya umrunuzda olmuyor. Hayatınızın odak noktası: Noah, Echo ve hayatlarındaki sorunlar. 

Bu kitap ile birlikte uzun zamandır (Tamam, belki çok uzun zaman değil ama benim için uzun. Sayılır.) yapmadığım bir şeyi yaptım ve gözyaşı döktüm. Birkaç damla belki ama gerçekten bir an için karakterlerin sorunları benim sorunum oldu, duyguları benim duygularım ve yaptıkları fedakarlıklar, karşılaştıkları hayal kırıklıkları için birkaç damla gözyaşı döktüm, evet.

Ah, bu arada "Birtanecik Badboy'larım" grubuma (harem gibi oldu biraz ama..) yeni katılmış olan Noah Hutchins'i de alkışlayalım. Gruptaki ilk keş badboy olarak Nora'nın Kitaplığı tarihine kazındı. 


Vuuhuu, yaptığım en uzun yorumlardan bir tanesine daha merhaba deyiin! Gerçi bana tüm yorumlarım uzun geliyor ama.. Artık ortasından, kıyısından, köşesinden göz gezdirin siz :D Şu an içimi dökünce ne kadar rahatladığımı anlatamam, sanki üzerimden bir yük kalktı. Sıkılıp usanmadan okuyan herkese teşekkürler (sıkılıp usanarak okuyanlara da teşekkürler sonuçta okudunuz :D) ve hoşçakalıın! ^,^

Puanım: 5  -> Beklediğimden çok, çok daha muhteşemdi.
Sayfa Sayısı: 416     Yazar: Katie McGarry    Yayınevi: Aspendos


Hiç yorum yok :

Yorum Gönder