Nora'nın Kitaplığı : Keşke Senden Nefret Edebilseydim (Stolen: A Letter to My Captor) - Kitap Yorumu

14 Eylül 2018 Cuma

Keşke Senden Nefret Edebilseydim (Stolen: A Letter to My Captor) - Kitap Yorumu


Ben seni görmeden önce sen beni gördün.

Bir kız: Gemma, havalimanında, ailesiyletatile çıkmak üzere. Gözlerinde öyle bir bakış vardı ki…

Bir adam: Ty, salaş, bronz tenli, olgun görünümlü, nedense tanıdık, gözleri buz gibi mavi. Sanki beni istiyormuşsun gibi.

Kız ailesinden uzaklaşıyor. Bir anlığına. Adam onun kahvesinin parasını ödüyor. Ve içine ilaç atıyor.Hem de çok uzun süredir.Gemma ne olduğunu anlamadan Ty onu alıp götürüyor. Kumlara ve sıcağa. Boşluğa ve kimsesizliğe. Hiçliğe. Ve onu sevmesini bekliyor.Kurbanın, kendisini kaçırana yazdığı bir mektup olan Keşke Senden Nefret Edebilseydim Gemma'nın hayatta kalmaya dair ümitsizlik dolu öyküsü. Gemma'nın bedenini çalan Ty, genç kızın içinde çığlık atan tüm içgüdülere rağmen kalbini de çalmayı başarabilecek mi?
Tekrar uzuun bir aradan sonra herkese merhaba! Bugün menümüzde yıllar önce okuduğum fakat kaç kez başına oturursam oturayım bir türlü yorumunu yazamadığım bir kitap var: Keşke Senden Nefret Edebilseydim. Bu kitap ismi olmak için fazla uzun olan acayip isim, kitabı bitirdikten sonra benim için acı bir anlam kazandı. Henüz kapatmış olduğum arka kapağa bakarak "Bu kitaptan nefret ettim!" diye düşündüm, bu kitaba ne kadar aşık olduğumu düşünmeden birkaç saniye önce. Evet, bu kitapla aramızda duygularımı tüketen bir aşk-nefret ilişkisi var, bu nedenle sık sık bu cümleyi düşündüğüm oldu; keşke bu kitaptan nefret edebilseydim, o zaman yorumunu yazmak bu kadar zor olmazdı, yıllarca beklemek zorunda kalmazdım veya her aklıma gelişinde kalbim kırılmazdı.

Üzerimde nasıl bir iz bıraktığını yeterince iyi ifade etmem imkansız, gözül isterdi ki sıcağı sıcağına yapayım bu yorumu fakat en başta söylediğim gibi bitirdiğim günden beri çok defa başlık attım bu yazıya fakat bir türlü giriş yapamadım. Nereden başlayacağımı veya kendimi nasıl ifade edeceğimi bilemediğimden öylece kaldım, belki de kendimi yanlış ifade edip kitap hakkında olduğundan farklı bir izlenim vermek istemedim. Bu durum iyi olmuş da olabilir, kitabı bitirdiğim gün yazsaydım yorumu belki de kısa bir kitap okumak zorunda kalırdınız...
 Kameraları benim üzerimden kitabın üzerine çevirecek olursak dışarıdan göründüğünün aksine oldukça gerçekçi bir kitap olduğunu söyleyebilirim. Okurken bile bu kadar gerçekçi olmasını beklemiyordum fakat geriye dönüp baktığımda sıradan bir Stockholm sendromu konulu bir kitap görmüyorum hatta tam aksine beni yoracak kadar kendine özgü ve orjinal olduğunu söyleyebilirim. Gerek hikayenin ilerleyişi, gerek sonu oldukça tatmin edici ve basitlikten uzaktı bana kalırsa.

Yalnız söylemem gerekir ki beni bu kitabı okumam bir ay -belki biraz daha fazla veya biraz daha az- aldı ve o zamanlar birkaç günde bir kitap bitirdiğim düşünülürse bu benim için oldukça uzun bir süreçti. Evet bu kadar bağlandığım kitap aslında okurken beni reading-slump'a (yabancı dil kullandığım için affedin fakat hiçbir çeviri tam olarak karşılayamıyor bu durumu bana kalırsa, bu kalıbı bilmeyenler buraya tıklasın lütfen) sokan kitabın ta kendisi! Kitabı birkaç yıl önce okumamış olsam daha çok ayrıntı verirdim fakat şu an hatırlayamadığım için şu şekilde ifade edeceğim: Kitabın ortalarında bir yerlerde farklı küçük olaylar yaşanmaya devam etmesine rağmen kurgu o kadar duruldu ve sakinleşti ki, kitap can yakıcı seviyede akıcılığını kaybetti ve o dönemde okumak zordu. Bıraktıktan birkaç hafta sonra zorla devam ettim diye hatırlıyorum. Kitabı benden sonra okuyan arkadaşım ise aynı yerlere gelince kitabı yarım bırakmıştı.


 Spoiler (Lütfen kitabı okumadan bu bölümü okumayın!)
 Ah, kitabı ilk bitirdiğim zaman olsa bu bölüme sonsuza dek yazabilirdim. Neyse ki çok şey hatırlamıyorum dolayısıyla fazla baş şişiremeyeceğim. Nereden bahsedeceğim malum, kitabın sonundan! Ne bekliyordum bilmiyorum ama klasik young-adult okuru iyimserliğimi kitabın son sayfasına kadar kaybetmemek için çırpınmıştım. Biz, yüzlerce klişe kitap okumuş olanlar, böyle sonlara alışık değiliz. Dolayısıyla bu kadar etkilenmem de kimseyi şaşırtmasın, çok alıştım sadece yan karakterlerden birinin mutsuz olmasına veya içlerinde bir burukluk olsa da sonsuza kadar mutlu yaşayacak başrollere. Romantik bir kitabın sonunda asla birbirine kavuşamayacak veya acı bir şekilde birinin diğerine tam olarak aşık olamadığı çiftleri görmek benim için büyük bir şoktu. Kitap bitti ve ben kitabın arka kapağını "5 yıl sonra... Ty hapisten çıktı ve Gemma da kendinin ne kadar aptal biri olduğunu ve hayatının sayko aşkını kaçırdığı için çok pişman olduğunu fark edip Ty'ın kollarına koştu. Ty onu affetti ve anlayışla karşıladı, bir şekilde ödeştiklerine inandılar ve bu sefer beraber kaçıp evlendiler sonsuza dek mutlu oldular." gibi birkaç satır bulmak için tırmalamaya başladım. Belki harika muhteşem doğaüstü mükemmellikte bir kitap veya çok kaliteli bir son değildi ama benim için inanılmazdı ve bana psikolojimi alt üst edecek bir duygu seli yaşattı. Bu zamana kadar hep hayalleri okuyup bu kitapla beraber hayatları gördüğümü düşünüyorum.
 Spoiler Sonu

 Bu kitapta hayal kırıklığı ve heyecanı beraber yaşadım ve benim için bu oldukça değerliydi. Bittiğinde yaşadığım şokla karışık duygu seli 3 yıl geçmesine rağmen hâlâ hatırladıkça içimi titretir. Bu yorum bir çeşit veda benim için aslında. Çünkü yazamadığım yorumlar her zaman beynimin bir yerinde yarım kalır ve tasarlanmayı bekler. 3 yıldır sürekli ertelediğim bir alarm gibi bağlandım diyebilirim bu kitaba. Bu çeşit bir veda yani :)

Bu kitabı kimlere tavsiye etmem gerektiğinden emin değilim. Belli bir okur kitlesine hitap ediyor diyemiyorum nedense, fakat bu kitapla ilgili tek bri tavsiyem var: Başladıysanız lütfen yarım bırakmayın. Biliyorum bazı yerlerde çok zor olacak devam etmeniz ama bu kitap gerçekten en yarım bırakılmaması gereken kitaplardan biri bana kalırsa, tabii öyle bir kategori varsa... Kategori demişken bol ödüllü bir kitap olduğunu da söylemeden geçemeyeceğim.

Bunca konuşmanın üstüne değişik puanlar vermek isterdim mesela yıldızlı 5 gibi -zamanında GoodReads'te 5 puan vermişim- fakat eksikleri olduğu yadsınamaz bir gerçek olduğu için ne kadar etkilenirsem etkileneyim 4 puan vermekte karar kıldım. Kendinize iyi bakın, yakında çok değişik kitapların yorumuyla karşınıza çıkabilirim. Hoşça kalııın!


Yazar: Lucy Christopher     Çeviri: Gökhan Yıldırım   Yayınevi: Pegasus    Sayfa Sayısı: 304
Liste Fiyatı: 35 TL    GoodReads Puanı: 3.93

1 yorum :

  1. hem çok alıp okumak istiyorum ama bir yandan da yapmasam mı diyorum bilemedim sanırım merakıma yenik düşeceğim :)

    YanıtlaSil