Nora'nın Kitaplığı : Mart 2015

30 Mart 2015 Pazartesi

Kitap Alışverişi #23 - Yeni Yeni Yepyeni!

Kitap Alışverişi #23 - Yeni Yeni Yepyeni! ile ilgili görsel sonucu

Merhaba arkadaşlar! Mart ayının kitap alışverişini paylaşma zamanı geldi! Aslında aylık değil alır almaz paylaşıyorum sizinle, fakat bu ay birikmesini bekledim çünkü çok bölük pörçük geldi kargolar.
Her neyse, sözü fazla uzatmadan kitaplara geçiyorum ^.^

1-2-3. Pertev Bey'in Üç Kızı-İki Kızı-Torunları

Bu seriyi edebiyat dersinde sınavını olacağımız için aldım. Çok isteksizce almıştım aslında fakat kitaplar elime ulaşınca bir an önce okuyasım geldi çünkü kapaklarına bayıldım! Yağlı boya resimleri, kabartmalı yazıları falan çok hoşuma gitti. Alırken kapağına hiç bakmamıştım -ilgisizliğin en üst boyutu, nasıl becerdiğimi sormayın...- Her neyse, çok iç karartıcı bir dönemi anlattığı için karamsar ve fazla realistik kitaplar olduğunu söyleyebilirim. Daha doğrusu sadece ilki hakkında konuşuyorum, çünkü henüz sadece onu okudum. Fakat beklediğimden akıcıydı, en azında ilk 20 sayfayı falan geçtikten sonra. Diğer kitapları henüz okumadım.

4-5. The 100 - 21. Gün

Elimde aslında The 100'ın normal kapağı vardı. Fakat dizi kapağını daha çok beğendiğim için kuzenimle takas ettim. Eh normal kapaklı kitabın yanında bir kitap daha vermem gerekti fakat olsun, benim için iyi bir takas sayılabilir.

The 100'ı henüz okumadım. 21. Gün çıktığında ise ikisini birlikte okuyup bir de dizi yorumu dahil birkaç ek post yapabilirim diye düşündüm. Go Kitap'a teşekkürlerimi gönderiyorum buradan. Ayrıca kitabın kapağına da bayıldım :3

6. Sonsuza Kadar

Aşka Var Mısın'ın ikinci kitabı Sonsuza Kadar için Yabancı Yayınaları'na teşekkür ediyorum. Gerçekten merakla bekliyordum, her ne kadar ilk kitabı biraz unutmuş olsam da. Ayrıca ilk kitabı gibi bunun da kapağı o kadar güzel ki! Yabancı Yayınları'nın orjinal kapak kullanmasına bayılıyorum. 21. Gün'den sonra sırada bu kitap var ^.^

7. Kaçınılmaz

İşte Yabancı'nın yeni kitaplarından biri! Ayrıca çok güzel de bir ayracı var :3 Buna ek olarak da kitabın çevirmeni paylaşımlarını severek takip ettiğim Kitab-ı Sevda blogunun sahibesi Merve Özcan! Kesinlikle harika yorumlar okudum kitapla ilgili ve inanılmaz merak ediyorum. Sonsuza Kadar'dan sonra Kaçınılmaz'ı okuyacağım.

8. İntikam Ateşi

Karşınızda bütün bu alışveriş postunu 2 hafta boyunca bekletme nedenim! Şahsen siparişi arkadaşımdan istemiştim ve ha verdi ha verecek sonra da geldi-gelmedi derken iki hafta beklettim bu paylaşımı yapmayı. Keşke bekletmeseymişim çünkü fotoğraftaki kitapların yarısını okudum bile :D Her neyse, İntikam Ateşi'ne gelecek olursak... Serinin diğer iki kitabıyla inanılmaz uyumsuz bir kapağı var fakat ben bu kitap için o kadar heyecanlıyım ki umrumda değil! Çok özledim Ateş Serisini :3

İşte bu kadar! Vay canına, bu ayki kitaplarımı okumak için o kadar sabırsızlanıyorum ki! Yarısını zaten okudum fakat okumadıklarım da var hâlâ. Arasından okuduklarınız var mı.? Mümkünse spoiler vermeden, (:D) ne düşündüğünüzü benimle paylaşır mısınız?

25 Mart 2015 Çarşamba

21. Gün (The 100 #2) - Kitap Yorumu



Kitabın tanıtımı ve ön okuması için buraya tıklayın.


Bu seriye bayıldım! Günlük hayatın stresinden sizi uzaklaştıracak, eğlendirici, fazlasıyla akıcı ve çok fazla derinliği olmadığı için okurken yoracak değil dinlendirecek türde bir seri The 100. Bu yüzden sınav zamanım olmasına rağmen iki kitabı da 2 günde okudum. Rekorum olmadığı kesin fakat sınav zamanında okuyabilmiş omam büyük başarı bence. Benim için de kitap için de :D Hiçbir şey değilse bile kesinlikle çok akıcı bir seri, ona şüphe yok.

Özellikle serinin 2. kitabı olaylar açısından ilkinden daha dolu geldi bana. Gerçi bu kitap da o kadra hızlı bitti ki ne oldu ne bitti anlayamadım. Ama uzun zamandır bir kitabı fazla hevesle okumuyordum ve bu kitap bana bu hevesi geri getirdi. Mutluyum *-* Ve uzun zamandır bir serinin bir kitabını okuduktan sonra bir diğer kitabını hemen sonrasında değil, araya bir süre koyduktan sonra okuyasım geliyordu. Fakat The 100 serisinin iki kitabını arka arkaya okudum ve üçüncüsü çıkmış olsa onu da hemen arkasından okumak isterdim. Heyecanla bekliyorum şu an 3. kitabı. :-3



Spoiler İçerebilir
İçeriğe geçecek olursak karakterlerden başlayacağım. Glass'ı sevmiyorum, Luke'u da pek sevmiyorum diyebilirim. Bana kalırsa yazar onları sırf gemide neler olup bittiğini bilelim diye koymuş kitaba. Yani gerekliler evet, ben yine de sevmiyorum :P

Favori çiftim ise tabii ki Bellamy-Clarke. Bellamy'ye bayılıyorum, her ne kadar pek 20 yaşında gibi gelmese de. Wells'i kesinlikle sevmiyorum, gerçi bunda dizinin etkisi de var fakat zaten hemen başka bir kıza kayıyorsa Clarke'ı aslında o kadar -Dünya'ya inecek kadar- sevmemiş demek ki. Yani bütün insanları tehlikeye atacak kadar büyük bir aşk bu kadar kolay geçmez değil mi?

Clarke'ın annesinin yaşıyor olması da biraz garip bir durum. Hoşuma gitmedi. Ne olurdu ki yeni bir maceraya atılmak yerine Bellamy ile 'happily ever after' yaşasalar :D
Spoiler Sonu



Bu kitapta bazı tutarsızlıklar olduğunu göz ardı edecek değilim. Fakat beni rahatsız etmediler, kitapları o kadar rahat okudum ki bu seriyi yazar sonsuza kadar yazsın ben de okuyayım. Bütün o karmaşık-aşırı duygusal senaryosuyla insan beynini yoran kitapların yanında o kadar sade kalıyor ki, çerez niyetine, okuyun ve keyfinize bakın. İltifat ettim evet, bu bir eleştiri değildi ;)

Yani ilk kitap gibi bu kitabı da sevdim ben. İlk kitaptan bir tık daha iyi buldum da diyebilirim. Dizinin etkisinden çıkıp kitaba daha çok odaklanabildim bu kitapta. Ve bu da çok gerekliydi çünkü kesinlikle çok farklılar. İşte düşüncelerim böyle. Zaten sürekli söyleyip durduğum gibi The 100'ın kurulu olduğu distopyaya bayılıyorum. O yüzden kitapları beğenmemem düşünülemezdi. 

Şimdilik benden bu kadar, hoşça kalıın! :*


Yazar: Kass Morgan    Çeviri: Arın Zengin  Yayınevi: GO   Sayfa Sayısı: 300
Liste Fiyatı: 17 TL    GoodReads Puanı: 3,78

24 Mart 2015 Salı

Zıt Kitaplar || Etkinlik


Dün bu mime etiketlendiğimde, çok uzun zamandır mim etkinliği yapmadığımı fark ettim. Özlemişim ^.^ Kitap Tiryakisi'ne teşekkürler =)

1. Kitaplığındaki ilk kitap X En son aldığın kitap

Kitaplığımdaki ilk kitap... Çok zor bir soru. Çok küçük yaşlardan beri okumayı bildiğimiz için bunu hatırlayabileceğimi sanmıyorum. Fakat hâlâ kitaplığımda bulunan romanlardan düşünecek olursak Çocuk Kalbi-Edmondo De Amicis olmalı :)

En son aldığım kitap -henüz elime ulaşmamış olsa da- İntikam Ateşi-Karen Marie Moning ^.^

2. En ucuz kitap X En pahalı kitap

En ucuzu büyük ihtimalle kelepir kitaplardan 4,5 TL'ye aldığım Tuhaf Melekler-Lili St. Crow olacak. Gerçi fena değildi, büyük ihtimalle serinin devamı çıkmayacağı için kelepire düşmüş..

En pahalısı ise -tabii ki Pegasus'tan- Siyah Buz-Becca Fitzpatrick. Yaklaşık 30 Tl fiyatı, Becca için değer ama :)

3. Erkek kahramanlı bir kitap X Kadın kahramanlı bir kitap

Aklıma direk Labirent: Ölümcül Kaçış (Erkek kahramanlı)
 ve 
Açlık Oyunları (Kadın kahramanlı) geldi. 

4. Hızlı okuduğun bir kitap X Uzun sürede bitirebildiğin bir kitap

Aklıma ilk gelen kitap Fısıltı'yı bir günde okumuştum. Kaç saat bilemiyorum tabii. 

En uzun sürede okuduğum illa ki başka bir kitap vardır fakat aklıma ilk gelen Başlayanlar oldu. Araya tatil girdiği için çok uzamıştı..

5. Güzel kapak X Kötü kapak

Fısıltı serisinin kapakları her zaman favorim olmuştur. Bir de ciltli... tadından yenilmiyor.

En berbat kapak ödülünü ise Sınırları Zorlamak kitabına, dolaylı olarak Aspendos'a veriyorum. Böyle güzel bir kitaba böyle iğrenç bir kapak yakışmıyor...


6. Yerli kitap X Yabancı kitap

Şahsen yerli yazarları pek okumam, daha doğrusu pek severek okumam. Kısa süre önce biraz okumaya karar kıldım, o ayrı mesele. Çocukluğumda bir kitabını okuduğum Canan Tan'ın Eroinle Dans'ını seçiyorum o zaman yerli kitap kısmı için.

Yabancı kitapta seçenek o kadar çok ki ne seçsem bilemedim. Fısıltı diyeceğim herkes göz devirecek, ben de sıkıldım söylemekten zaten. O zaman son zamanlarda okuduklarımdan Siyah Buz'u seçiyorum :)

7. İnce kitap X Kalın Kitap

Asla Başkasını Sevme-Susanna Dubot 80 sayfa ile en ince Türkçe kitabım. İnce ama etkili *-*

En kalını ise 847 sayfa ile Taht Oyunları - George R. R. Martin. Kalınlığı korkutabilir, fakat bir harika :3

8. Kurgu X Kurgu olmayan

Halide Nusret Zorlutuna - Benim Küçük Dostlarım kurgu olmayan bir kitap. Kitaplığımda kurgu  olmayan bir kitap bulmak çok zordu.

Asıl zor olansa kurgu olanların arasından seçmek. O zaman Gerçekçi-Kurgu olan Kitap Hırsızı-Markus Zusak'ı seçiyorum. Yani ne kadar gerçekçi kurgu diyebiliriz bilemedim şimdi, sonuçta anlatan Azrail...


9. Romantik kitap X Macera kitabı

Romantik kategorisi için Umutsuz'u, 
Macera için Uyumsuz'u seçiyorum. 
Sırf isimleri benziyor diye. Bir de ikisi de sevdiğim kitaplar :)

10. Seni mutlu eden bir kitap X Seni üzen bir kitap

Duman ve Kemiğin Kızı'nın sonu beni hem üzdü hem de dehşete düşürdü diyebilirim.

Beni mutlu eden ise.. hmm... Demir Kız! Sonunda mutluluktan yatağın üzerinde zıplamış bile olabilirim.


İşte böyle! Bu da farklı, yapması kolay ve eğlenceli bir mim oldu benim için.

İşte mimlediklerim:
Yapıp yapmadığınızı kontrol ettim fakat umarım gözümden kaçmamıştır :) İyi eğlenceler!

Tatlı Tehlike (The Sweet Trilogy #2) - Tanıtım & Ön Okuma


KADERİNİ KABULLEN 

Görevleri, cennetten kovulan iblislere hizmet etmek olan Nefillerden biri olduğunu öğrendiği günden beri hayatı altüst olan Anna, kötülüğe boyun eğmemeye kararlıdır. Ama dört bir yanda kol gezen fısıldayan iblislerin ve acımasız Düklerin dikkatini çekmemek için o da diğer Nefiller gibi çalışmak zorundadır. Bunun için tüm çekingenliğinden sıyrılıp bir parti kızı oluveren Anna artık tüm eğlencelerin aranılan ismidir. Bu şekilde yaşamaktan nefret etse de o, çok büyük bir amaca hizmet edecek olan “seçilmiş kişidir” ve zamanı geldiğinde ona emanet edilen Erdem Kılıcı ile büyük bir savaşa öncülük edecektir. Ama o güne dek kimliğini gizli tutmalı ve toplayabildiği kadar yandaş toplamalıdır. Bunun için kendisi gibi bir Nefil olan Kaidan Rowe’a duyduğu büyük aşkı bile kalbine gömen Anna, bir yandan “kötü kızı” oynarken bir yandan da iblisleri yeryüzünden silmek için ölümcül bir mücadeleye girişecektir.






22 Mart 2015 Pazar

The 100 (The 100 #1) - Tanıtım & İnceleme


Onlar Yalancı, Onlar Hırsız, Onlar Asi, Onlar Kahraman

Onlar İnsanlığın Kaderini Belirleyecek 100 Genç...

Yaşanan nükleer felaket dünyanın sonunu getirmiş, bu büyük felaketten sağ kurtulan insanlar 300 yıl boyunca Dünya'nın yörüngesindeki bir uzay gemisinde varlıklarını sürdürmüştür. Tükenmeye yüz tutan kaynaklarla koloniyi ayakta tutmaya çalışan yöneticiler, nüfusu kontrol altında tutmak için en sert tedbirleri almakta, hafif suçlar için bile idam cezası uygulanmaktadır. Öyle ki çocuk suçlular on sekiz yaşına geldiklerinde idam edilmektedir. Ama ölümlerini bekleyen bu gençlerin artık çok önemli bir görevi vardır. Gözden çıkarılmış genç suçlulardan oluşan 100 kişilik bir ekip, geçen zaman içinde yerleşime hazır hale gelip gelmediğini test etmek için Dünya'ya gönderilecektir. Koloninin geleceği, onların elindedir. 

100 ekibi farklılıklarını, geçmiş hesaplaşmalarını bir kenara bırakıp birleşmeli ve bilinmezlerle dolu Dünya'da hayatta kalmaya çalışmalıdır. Ama ihanetler, sırlar, henüz bitmemiş ve yeni başlayan aşklar gün yüzüne çıktıkça bir arada kalmaları gittikçe zorlaşacaktır.


Bu kitaba başlarken, bu kadar erken bitireceğimi düşünmemiştim. Fakat kitap gerçekten çok akıcıydı. Takip ediyorsanız görmüşsünüzdür bundan önce Pertev Bey'in Üç Kızı kitabını bitirdim. Yorum yapma gereği duymadım çünkü... Bilemiyorum. Eğer merak eden veya almayı düşünen varsa ona düşüncelerimi birkaç cümleyle özet geçebilirim. Her neyse, demek istediğim Pertev Bey'den önce Kuralsız'ı ve ondan önce de Köle'yi okumuştum. Hepsi inanılmaz iç karartıcı kitaplardı. Ve sonunda çok mutlu olmasa da onlar kadar içimi baymayan bir kitap okuduğum için mutluyum. The 100 sırf okunma zamanı sayesinde benden +1 puan aldı bile..

Kitabın dizisini çok severek takip ediyorum. Ama bu kitabı okumak konusunda bana biraz zorluk çıkardı. Çünkü kitaptaki karakterlerin dizidekilerle alakası yok. Dizide vahşi, umursamaz olan bir karakter burada ürkek, uysal bir çocuk gibi. Ayrıca bazı karakterler yok, bazıları farklı, olaylar çok farklı gelişiyor bla bla bla... Ben zaten kitabın diziden çok farklı olduğunu biliyordum fakat diziyi önce izlediğim için kitabı okurken adapte olmakta zorluk yaşadım. Siz siz olun, hâlâ izlemediyseniz, önce kitabını okuyun, sonra dizisini izleyin. Nasıl olsa dizide hayal gücüne ihtiyaç duymuyorsunuz :)


The 100 kitabı okuduğum birçok kitaptan farklıydı. Kitap sırayla 4 karakterin gözünden anlatılıyor -bu tarzı uzun zamandır okumamıştım- ve bu özelliği kitapta aynı anda gerçekleşen birçok olayı okuduğumuz için kitabın süresini kısaltıyordu. Mesela 1 günde 4 karakterin de ne yaptığını okurken bir bakmışsınız 60-70 sayfa falan olmuş. Bu yüzden kitap bittiğinde şaşırdım, çünkü henüz 1 hafta 10 gün ancak geçmişti. Tabii bunda yazarın arada sırada karakterlerin geçmişini vermesinin de etkisi var.

Bu arada! Orjinalinde de böyle mi bilmiyorum fakat Go Kitap karakterlerin şimdiki zamanda yaşadıkları olaylar ve anılarında geçen olayları karıştırmayalım diye yazı tipini farklı yapmış. Belki ilk anda dikkatinizi çekmemiş olabilir fakat ikinci bir bakışta farkı hemen anlarsınız. Ben bu ayrıntıya bayıldım çünkü bazı yerlerde kafam karışmadı değil yani. Yazı tipine bakarak geçmişten mi bahsediyor, o an yaşıyor mu anlamış oldum.

Kitabın kısa bir süreden bahsetmesinin bir de yan etkisi var: Olaylar çok hızlı gelişiyor. Karakterler daha 1-2 gün olmadan birbirlerine karşı duygu besliyorlar, değişken ruh hallerine giriyorlar. Çok dikkat etmediğiniz sürece rahatsız edecek bir durum değil gerçi. Her neyse.


Bu kitap o kadar hızlı geçti ki ne oldu ne bitti anlayamadım. Zaten dizinin başlangıcı ve kitabın başlangıcı aynı olay ve ben bu olaya, bu kurguya hayranım. Bu yüzden bu seriye farklı bir sempati besliyorum. Farkındaysanız içeriğe hiç girmiyorum. Çünkü girersem çıkamam. Spoiler'lık bir durum da yok. Sadece bir an önce 21. Gün'e başlayasım var. 

Neden yorumumu bu kapakla paylaştığımı size en son yaptığım kitap alışverişinde açıkladım aslında, fakat kendisini henüz yayınlayamadım. Elime ulaşmasını beklediğim bir kitap var ve Mart'ın sonuna doğru paylaşmayı düşünüyorum. Yazısı hazır fakat her şey resim için :D

Sonuç olarak size tavsiyem, The 100'ı dizisiyle kıyaslamadan okumaya çalışın, artık ne kadar olursa. O zaman gerçekten zevk alacağınızı düşünüyorum, çünkü dizi ve kitap çok farklı ve siz diziyle kıyaslarsanız kitap asla onun gölgesinden kurtulamaz. Mesela ben dizi yüzünden Wells'i hiç sevemedim, varsa yoksa Bellamy. Belki kitabı önce okusaydım böyle olmazdı, bilemiyorum :P 21. Gün yorumum veya 23. Kitap alışverişimde görüşmek üzere, hangisi daha önce gelirse artık. Hoşça kalıın!



Yazar: Kass Morgan    Çeviri: Arın Zengin  Yayınevi: GO   Sayfa Sayısı: 300
Liste Fiyatı: 17 TL    GoodReads Puanı: 3,56


12 Mart 2015 Perşembe

Kuralsız (Uyumsuz #2) - Kitap Yorumu & Film Trailer


Tek Bir Seçim
Fedakarlık Gerektirir

Tek Bir Fedakarlık
Kayıp Getirir

Tek Bir Kayıp
Sorumluluk Haline Gelir

Tek Bir Sorumluluk
Savaş Demektir

Tek Bir Seçim
Seni Yok Edebilir

Her Seçimin Bir Sonucu Vardır. Tris Sevdiklerini Ve Kendini Kurtarmak Zorunda. Üzüntü Fedakarlık Kimlik Bağlılık Kurallar Ve Aşkla Ilgili Sorunlarla Boğuşurken Bu Hiç De Kolay Olmayacak. Üstelik Savaş Başlıyor Ve Herkes Tarafını Seçmek Durumunda. Ancak Geri Dönüşü Olmayan Bir Yola Giriyorsan Zafer Getireceğini Umduğun Seçim Tüm Hayatını Altüst Edebilir.


Bu haksızlık. Halbuki çok sinir bozucu ve karanlık bir kitabı bitirdiğim için beni biraz dinlendirip, eğlendirebilecek, aksiyon dolu havasını, özgürlük rüzgarlarını bana aktarabilecek bir kitap okuma isteğiyle başlamıştım Kuralsız'a. Peki ne elde ettim? Koskoca bir karanlık ve psikoloji bozukluğu yaşayan bir karakter. Onu suçladığımdan değil. Fakat anladım ki Kuralsız'ı okumaya hazır değilmişim. Çünkü beklentilerim ve gördüklerim arasında dağlar kadar fark var.

Baştan söylemeliyim ki bu bir eleştiri yazısı. Yapacağım tek övgü ilk kitabın ne kadar güzel olduğu. İkinci kitabın olmamasından değil fakat bilemiyorum, beni boğdu bu kitap. Sanki Tris sürekli bir uyuşturucu etkisi altındaydı, hep bir karamsarlık, karanlık, bir ölme merakı... İçim daraldı.

divergent book ile ilgili görsel sonucu

Bu kitaptan en büyük şikayetim: Neden hep şimdiki zaman kullanılmış? "Odaya giriyorum. Tobias'ı görüyorum. bla bla bla" Halbuki ilk kitapta hiç gözüme batmamıştı ama bu kitapta çok rahatsız etti. Neden bilmiyorum, sadece öyle. Bir türlü odaklanamadım kitaba. Yani kitaptan soğumamın bir nedeni de bu. Kesinlikle -.-

Spoiler
Tris'in davranışlarını geçtim, aile üyeleri ya ölü ya hain, hadi bir nebze anladım diyelim. Tobias'a ne demeli? Babasına olan nefretini anlıyorum da, anne sevgisine muhtaç olması da normal diyorum ama at gözlüğü takmış gibi davranışları "Tobias" karakterine yakıştıramadım ben. Gerçi biz Dört'ü tanıyoruz, Tobias'ı değil. Ayrıca Tris'e güvensizliği ise çok ayrı bir boyuttu. Tris de çok güvenilir değildi gerçi bu kitapta. Bilemiyorum... Bu kitabı okuduğumda hiçbir karakteri tanımadığımı hissettim. Yazar yepyeni kişilikler oluşturmuş sanki. İlk kitapla uzaktan yakından alakası yoktu. Ve kesinlikle hoşlanmadım, umarım 3. kitapta bu değişir.
Sp. Sonu

Tris'in bir anda ultra-zeki seviyesine ulaşmasına da diyecek lafım yok. Kanında Bilgelik var diye dahi olmak zorunda değil ki. Ben zorlama buldum bunu biraz, o bozuk psikolojisi ile kitaptaki bütün problemleri, kişilerin davranışlarını, komploları veya her türlü olayı kolayca çözebilmesi fazla ütopikti. İnandırıcılığı yoktu. Distopik bir kitapta inandırıcılık aramam size saçma gelebilir belki ama kitabın inandırıcılık seviyesini göz önünde bulundurarak söylüyorum bunu. 

Factions ile ilgili görsel sonucu

Daha diyecek çok şeyim var fakat bu yorumu daha da uzatmak istemiyorum (uzattı), içeriğe hiç girmeyeceğim, çıkamam diye korkuyorum. Bunların dışında iyi yönleri de tabii ki var kitabın, mesela Tina, Uriah tarzı karakterler çok hoştu. Kitap akıcıydı akıcı olmasına da ben bir oturuşta çok uzun uzun okuyamadım. Karamsar havası boğdu biraz, dediğim gibi. Bunun dışında birçok olay oldu, şok edici, büyük-küçük, birçok olay. Fakat hiçbiri beni tatmin etmedi çünkü hepsini Tris'in gözünden üzerinden siyah duman çıkan olaylar olarak okuduk. Olayın karanlığına kapıldığımdan o aksiyonu, heyecanı hissedemedim. 

Okurken kitabı fırlatasım geldi ve sanırım 3. kitabı okumak için biraz nefes almam gerekiyor. İlk kitaba yaşadığım hayranlık ve buna sinir olmam seriye olan aşkımı, sevme derecesine indirgedi diyebilirim. Kitap kötü değildi fakat ilk kitabın kurgusundan kurtardı bence. Tüm söyleyeceklerim bu kadar. 5 puan vereceğim harika bir kitaba ihtiyaç duyuyorum şu aralar... Fakat sınav kitapları her zaman önce gelir :( Hoşça kalın!


Yazar: Veronica Roth   Yayınevi: Artemis   Sayfa Sayısı: 512
Liste Fiyatı: 25 TL    GoodReads Puanı: 3,89


Film Trailer

5 Mart 2015 Perşembe

21. Gün (The 100 #2) - Tanıtım & Ön Okuma


DÜNYA’DA YALNIZ OLDUKLARINI SANIYORLARDI

YANILMIŞLARDI

Yüz grubunun Dünya’ya ayak basmasının üzerinden 21 gün geçmiştir. İçlerinden birinin uğradığı ölümcül saldırının ardından Dünya’da yalnız olmadıklarını anlayan grup üyeleri yaşadıkları şoku atlatamadan birer birer hastalanmaya başlarlar. Belirtiler radyasyon zehirlenmesini işaret etmektedir. Aynı gün ele geçirecekleri Dünyalı kızın onlara söyleyeceği çok şey vardır. Onların, Dünya’ya ayak basan ilk Koloniciler olmadığı gibi…

WELLS, grubun güvenliğini sağlamak için canla başla çalışırken CLARKE diğer Kolonicileri bulmak için kamptan ayrılacak, BELLAMY ise ne pahasına olursa olsun kız kardeşini bulacaktır. Gemide kalan GLASS ise hayatının aşkı ile kendi hayatı arasında bir seçim yapmak zorundadır. 

New York Times çoksatarı THE 100 kitabının devamı olan 21. Gün’de sırlar bir bir açığa çıkarken inançlar sınanıyor ve ilişkiler sınavdan geçiriliyor.







Yazar: Kass Morgan   Çeviren: Arın Zengin   Yayınevi: Go!    Sayfa Sayısı: 312
Liste Fiyatı: 17tl        GoodReads Puanı: 3,8   

3 Mart 2015 Salı

Köle - Işıl Parlakyıldız || Tanıtım & İnceleme


Kudretli bir prensin bir köleye duyduğu tutku...

Bir kölenin efendisine olan aşkı...

Veliaht Prens Edward, yatağını nice kadınlar süslerken, aradığı tutkuyu kölesinin gözlerinde bulduğunda âşık olabileceğini hiç düşünmemişti. Aslında Prens Edward'ın aklını kurcalayan sorunun yanıtı gayet basitti: İkisi de sadece bedenlerinde özgürdüler. Ne Edward bir prensti ne de Jaymie bir köle... Dudakları, gözleri, elleri özgürce konuşuyordu. Sevişmeleri, birbirlerine haykıramadıkları, söylemek isteyip susmak zorunda kaldıkları cümlelerdi.

Her istediğini elde etmiş bencil bir prens, bir kölenin aşkıyla baş edebilecek mi? Aşkları için geleneklere karşı savaşırken engelleri aşabilecekler mi? Kaybedişi, intikamı ve pişmanlığı yaşarken sevgileri yeniden doğru yolu bulabilecek mi? Şehvetin, masumiyetin ve acının derinlerinde; aşkın her hâlini anlatan bir hikâye...


Açıkçası şu an, ne diyeceğim hakkında en ufak bir fikrim yok. Kitap, pek hoşuma gitmeyen ama neredeyse iyi denilebilecek sonuçlar doğuran bir olayla başladı. Bu yüzden o olayı görmezden gelerek optimistik bakarsam ilk 400 sayfayı gerçekten beklemediğim bir beğeniyle okumuştum. Hatta kitabı okurken yorumda öveceğim kısımlarını bile düşünmüştüm. Keşke not alsaymışım, çünkü şu an aklıma hiçbir şey gelmiyor. Ama ilk 400 sayfayı beğendim, bunu rahatlıkla söyleyebilirim. Keşke kitap ilk yarısı gibi devam etseydi..

Ayrıca kitap gereksizce kalınlaştırılmış gibiydi. Bazı kısımlar gerçekten gereğinden uzundu. Arada sırada son okuduğum 100 sayfa boyunca neler olmuş diye baktığımda kayda değer hiçbir olay olmadığını fark ettim. Bunun dışında neredeyse ilk defa böyle periler gibi güzel ve kendini -en azından güzelliği konusunda- aşağılık kompleksine sokmamış bir kız karakterimiz var. Nadir bulunur böylesi. Keyfini sürün.

Fakat karakterlerin arasındaki yaş farkı beni çok rahatsız etti. Aslında yaş farkı değil, Jaymie'nin 17 yaşında oluşu. En az bir 20 olmalıydı. Çünkü bu yaşananlar ve bu hisler 17 yaşında bir kıza göre çok ütopik. Ne kendimde ne de çevremde böyle bir şeye rastlamadım. Spoiler: Bahsettiğim mesele Jaymie'nin bebek sahibi olmak istemesi. Bana hiç inandırıcı gelmedi. Ayrıca bütün bu yaşananlar için 17 çok küçük bir yaş. Mesela her gün günde elli kez ilişkiye girmesi. Bu kadar çok doğum kontrol hapı kullanması. Böyle erken bir yaş için çok zorlama.


Ve işte büyük şikayetim geliyor:
 Dikkat! Feminist duygularınız tavan yapabilir. Ayrıca spoiler içerecek..

Tecavüz! Edward'ın Jaymie'ye çektirdiği bütün işkenceleri düzelecek diyerek sindirdim ve görmezden geldim ama tecavüz?! İşte bende ipler orada koptu. Jaymie hamile kaldığında bile ona kötü davranması, fiziksel olmasa bile psikolojik işkence çektirmesi de benim için dayanılmazdı. Gerçekten kitap zirveden yeraltına düşüş yaptı. Edward'ın intikam duygusuymuş. Peh! Şimdi sırf kendini ihanete uğramış hissetti diye yaptıklarında haklı mı? Bence Edward sadist ve dengesiz duygularından bir hastaneye yatırılması gerekiyor. Sonradan düzelmiş olması hiçbir şeyi değiştirmez. Benzer bir olay tekrar yaşansa Edward yine kendini kaybeder ve bu sefer Jaymie gerçekten ölmeden kendine gelemez.

Jaymie intihar ettiğinde, ben bile ölürse hepimiz huzura kavuşuruz diye düşündüm. Çünkü bayılarak okuduğum Edward artık her ortaya çıkışında midemi bulandırıyordu. İntikam intikam intikam! Sonra ne oldu, yok aşığım, yok ben ne yaptım vs. Edward'ın kendine gelebilmesi için Jaymie'nin intihar etmesi gerekti. Ben buna aşk demem. Manyak bir saplantıdan uyanmak derim. Peki ya sonrasında Jaymie'nin ona olan aşkının tekrar alevlenmesi?  Ben buna aşk demem -ki eğer aşk buysa, bütün aşıklar tımarhaneye kapatılmalı. Gerçi onu suçlayamıyorum, çünkü bir kere hayatından vazgeçmiş bir insanın ruh hali nasıl düzgün olabilir ki? Onu sağlıklı bir insan gibi yargılamak doğru gelmedi bana. Kendi işkencecisi, tecavüzcüsüne tekrar aşık olup o kişiyle tekrar ilişkiye girmesi de akıl sağlığının normal olmamasına kanıt gibi geliyor bana.

Kitabın sonunda mutlu olmaları hoş. Ama ben hâlâ ikna olabilmiş değilim. Midemde psikolojik bir ağrı ve suratımda memnuniyetsizlikle bitirdim kitabı. 400-650 arası sayfalar işkence gibiydi ve son 10-15 sayfa bunu telafi edemedi benim gözümde.
Spoiler sonu


Gerçekten şu an yaptığım bu eleştiri yüzünden çok üzgünüm. Çünkü kitaba çok büyük hevesle başladım ve bu kadar uzun olduğu için de bağlandım bile diyebilirim. Ama yukarıda eleştirdiğim olay gerçekten benim ruh halimi sıfıra indirdi. Karakterleri zevkle okurken bir bakmışım okurken işkence çekiyorum. Özellikle son yaşanan olaylardan sonra erkeklerin kadınlar üzerindeki baskısı ve aşağılayıcı tavırlarına tahammül edemezken, bu kitap sanki üzerine tuz-biber oldu. O yüzden bu kadar karşı çıktım ve üzülerek yazdım bu yorumu. Halbuki kitabı yarıladığımda yazacağım neşeli yorumun taslağını bile hazırlamıştım kafamda. Yaşadığım hayal kırıklığından kaynaklanıyor üzüntüm.

Ama kitabı okuyanların genel olarak beğendiğini gördüm. O yüzden kimseye okumayın demiyorum. Zaten ben hiçbir zaman okumayın demiyorum :D Ultra baskın, öküzlerin babası tarzı erkek karakterlerden hoşlanıyorsanız, distopik-tarihi-aşk tarzı seviyorsanız (Gerçi bu gelecekte gerçekleşiyor) bu kitap size göre olabilir. Hoşçakalıın! ^.^

Yazar: Işıl Parlakyıldız   Yayınevi: Müptela   Sayfa Sayısı: 734
Liste Fiyatı: 29 TL    GoodReads Puanı: 3,89


Kitabı okurken dinlediğim müzik:

1 Mart 2015 Pazar

Kitap Alışverişi #22 - Ankara Kitap Fuarı

İlgili resim 

Herkese kocaman merhabalar! Birçoğunuzun bildiği üzere bu hafta Ankara'da bir kitap fuarı oldu. Maalesef çoğu popüler yayınevinin standı yoktu.  Onun dışında birçok akademik yayınevi vardı. Benim bildiklerimden Ephesus, Panama, Timaş, Yapı Kredi Yayınları, Uğur Tuna, Akçağ'ı hatırlıyorum. Uzun bir Sahaflar Sokağı vardı ilgilenenlere bunun dışında. Her neyse, yani pek muhteşem bir fuar sayılmazdı. Ama biz Ankaralılar için bulunmaz fırsat olduğunu düşünüyorum. Çünkü başkent olmasına rağmen Ankara'da hiç doğru düzgün kitap fuarı olmuyor maalesef.

Her neyse, yayınevleri olmayabilir ama birçoğu kitaplarını yollamıştı. 5-10 liraya birçok kitap vardı. Fakat Pegasus Yayınları'nın bütün kitapları %20-25 indirimliydi sadece. Artemis'in de gördüğüm kadarıyla Uyumsuz serisinden başka kitabı yoktu. Onlar da %20 indirimliydi. Yabancı Yayınları'nın kitapları 10 liraydı, Go Kitap'ın da aynı şekilde. Dex'in sadece Pucca ve Kocan Kadar Konuş kitapları vardı. Bunun dışında standlarda en çok indirim olan ve bulunan yayınevleri Koridor, Epsilon ve Martı'ydı. Çoğu kitapları 5-10 liraydı. Epsilon'un genelde tarihi aşk kitapları vardı. Ben aralarından aradıklarımı bulamadım gerçi.

Bir de Asude'nin imza günüydü ve harikaydı! Ephesus standı zaten tüm fuarın en güzel standıydı, standın başında duran insanlar, çok tatlı, güleryüzlü insanlardı. Birçok fuar çalışanının aksine ne suratınıza bir şey almayacaksan defol bakışı atıyorlar ne de size zorla kitap satmaya çalışıyorlar. Evet şu an fuar çalışanlarını şikayet ediyorum size :D Gerçi onlarında bir suçu yok, fuar o kadar kalabalıktı ki gezmeye çalışırken bir ara neredeyse tavanı görememeye başlıyordum. Her neyse, Allah'tan Ephesus standı böyle değildi. Ne kitap kalabalığı ne insan kalabalığı vardı. Şey, imza sırasını saymıyorum. O kısım beni öldürdü. Ama değdi, o ayrı mesele =)


1. Şimşek Hırsızı
6. Sınıfa giden erkek kardeşime 'kitap okuma alışkanlığı' kazandırmaya çalışan sorumluluk sahibi bir abla olduğum için aldım. Yani bu da bir neden. Tamam tamam... Ne zamandır istiyordum ve aldım. Maalesef %20 indirimliydi. Kardeşime karşı görevimi yerime getirmem için hiç yardımcı olmuyorlar, halbuki tüm seriyi almak istiyordum... -.-

2. Kuralsız
Yine rastgele bir standdan %20 indirimli aldım. Sadece acil olduğu için ve fırsatını bulmuşken alayım dedim. Filmi gelmeden hemen okumalıyım çünkü! İyi ki elimde Yandaş var, böylece arka arkaya okuyabilirim ^.^

3. Alacakaranlık - 4. Yeni Ay - 5. Tutulma
Gençliğimizin (yaşlı gibi konuştum, düzeltiyorum: Çocukluğumuzun) serisi olan Alacakaranlık Serisi'ni ben maalesef okumamıştım. Filmini izlerken kitaptan haberim bile yoktu. Yoksa var mıydı, hatırlayamıyorum 5 yıl falan önceydi. Her neyse, kim ne derse desin benim için hâlâ bir nostaljik yanı var bu serinin. Klişelerin çoğu bu seriyle doğdu benim için. Vampir aşkım da bu seriyle doğmuştu mesela. Çizgi romanını bile okumuştum. Artık kitaplarını okumazsam haksızlık olur, çok bayılarak okumayacağım kesin ama eğlenip gülerim ve nostalji olur. Aslında bu kitapları almak aklımda yoktu ve pişman mıyım bilmiyorum ama 3 kitabı 20 lira gibi iyi bir fiyata bulduğum için pek umrumda da değil açıkçası :D

6. Cennet
Yabancı Yayınları'nın kitapları 10 liraydı daha önce de söylediğim gibi. Zaten Cennet'i de ne zamandır istiyordum. Cehennem'i okumamın üzerinden o kadar uzun zaman geçti ki başrollerin adını zar zor hatırlıyorum (Abartı.). Her neyse, kısaca 10 Tl gibi iyi bir fiyata bulunca aldım işte. Aslında Gölgeler ve Kızıl Tepe'yi alıp almamak konusunda biraz tereddüte düştüm fakat sonra almamaya karar verdim. Alınması gereken o kadar seri devamı ve başlamak istediğim o kadar seri varken açgözlülük yapmamalıyım diye düşündüm. Yine de Kızıl Tepe'yi 10 Tl'ye başka yerde görürsem alırım, zaten sık sık indirime giriyor.

7. Hiçliğin Kıyısında
İlk çıktığından beri hakkında birçok övgü duyduğum ve çok merak ettiğim bir kitaptı Hiçliğin Kıyısında. Fuarda Ephesus standına göz atarken 10 lira olduğunu öğrenince şok oldum ve hemen kaptım tabii ki. Aslında Ephesus'tan Ejderin Arzusu'nu da almak istiyordum, bilirsiniz başladığım serileri devam ettirme takıntım var.. Fakat ilk kitabı pek beğenmemiştim ve onu okumaya zaman bulabilir miydim bilmiyorum. 

Gördüğünüz gibi uzun bir süre alışveriş yapmama sözümü tutamasam da kendimi kitap alma konusunda yapabildiğim kadar kısıtladım. Mesela Martı'dan Geri Sayım serisinin iki kitabı da 10 Tl'ydi fakat almadım. Veya Harper Lee'den Bülbülü Öldürmek kitabı 13 liraya düşmüştü ama almadım. Ejderin Arzusu 10 liraydı, Julie Garwood'un birçok kitabı 5 liraydı vs vs.. Hiçbirini almadım. Görüyorsunuz, kendimi sınırlama konusunda harikayım :P İşin doğrusu, sınav çalışmalarım olduğu için kitap okumaya fazla zaman ayıramıyorum ve hiçbir kitabın elimde sürünmesini istemediğim için kitap almak konusunda kendimi sınırlamaya çalışıyorum. Seneye bundan çok çok daha beter olacak, her neyse. Şimdilik durumum bu maalesef, fakat yaptığım alışverişten memnunum, hiç 'keşke'm yok şu an :)

Pekii.. Asude'ye imzalattığım kitaplardan bahsedeyim. Biliyorsunuzdur, Dikkat Aşk Çıkabilir ve Pabucumun Ajanı-2 kitaplarının turlarını Kitap Canavarlarının Blog Turları olarak biz yapmıştık. Pek tarzım olmamasına rağmen, ben kitapları çok eğlenerek okumuştum. Yorumlarımı merak edenler resmin altına bıraktığım linkten bulabilirler :) Asude'nin imza sırası dehşet verici bir şekilde uzundu ve ben de fuarı tamamen dolaşıp alacaklarımı aldıktan sonra geri döndüm. Önceki gördüğüm sıranın %15'i kalmıştı fakat 15-20 dakika bekledim yine de sanırım. Çok yorucuydu ama değdiği için hiç şikayetçi değilim durumdan. Asude gerçekten çok tatlı bir yazar. Bütün yanına gelenlerle sıranın izin verdiği kadar konuşmaya çalışıyor ve fotoğraf çektiriyor. Onun için de çok yorucu olduğuna eminim. Her neyse çok uzattım yine, daha fazla uzamadan işte imzalattığım kitaplar:


Kitap Yorumlarım:

İşte fuar maceram böyle geçti! 3 saat boyunca o kalabalıkta dolaşmanın sonucu olarak günün devamında inanılmaz yorgundum ve beni ayakta tutan tek şey yeni kitaplar almanın verdiği adrenalindi. Bilirsiniz işte, kitap kurtlarını en küçük şeyler heyecanlandırabiliyor. Kastettiğim şey kitaplar. Yine saçmalamaya başlıyorum, değil mi? En iyisi her şeyi tadında bırakmak. Bir sonraki paylaşımımda görüşmek üzere... Hoşçakalıın!