Nora'nın Kitaplığı : Haziran 2014

27 Haziran 2014 Cuma

Aynı Yıldızın Altında - Film Yorumu & Trailer


 On altı yaşındaki kanser hastası Hazel Gracein birkaç yıl daha yaşamasını garanti eden tıp mucizesine rağmen hastalığı ölümcüldür ve konulan teşhisle birlikte yıldızlar, öyküsünün son bölümünü çoktan kaleme almıştır. 
   Fakat Augustus Waters isimli yakışıklı bir sürpriz karakter, Kanserli Çocuklar İçin Destek Grubunda boy gösterince Hazelın hayatı bambaşka bir yöne sapar ve bu zeki çocuğun çekimine karşı koyamayan kızın öyküsü yeniden yazılır... 


 Merhaba arkadaşlar! Bugün Aynı Yıldızın Altında filmi vizyona girdi bildiğiniz gibi. Sevigili blogger'ınız da sabah sabah ilk seansına gitti hemen filmin. Kitabı okuyalı bir yıl oldu en az. O yüzden pek hatırlamıyordum ve sürekli "Abartmayın artık" diye düşünüyorum. Hâlâ aynı şeyi düşünüyorum ama bir süreliğine ben de abartabilirim. Şaşırmayın :D


Öncelikle, filmin ilk yarısı çok güzel geçti. Bol bol kahkaha, çok az gözyaşı içeriyordu. Her şey tıkırında ilerliyordu yani. Tabii salonda her şeye aşırı tepki veren kızları saymazsak. Augustus'un her lafın "Aawwww" demeseler de olurdu yani, haksız mıyım?


İlk yarıda akıllanıp (yeterince akıllanamamışım) arada çantaya birkaç peçete doldurdum. Ağlamam ben o kadar, diye düşünmüşüm. Düşünmez olaydım. Tüm ikinci yarıyı bir tek peçeteyle geçirmek ne demek biliyor musunuz siz? Üzerimde inanılmaz bir baskı oluştu :D Bütün bunlar bir yana, ikinci yarıda her şey drama bağladı. Film çıkışı kırmızı ve şişmiş gözlerle dolu bir salon olarak çıktık. Tabii ben ve arkadaşım en son çıkanlar olduk, görevli baskısı olmasa daha da dururduk yani. Ah, tabii bir de salonda ikinci yarı boyunca bağıra bağıra ağlayan kız da etkiyi biraz bozdu sağ olsun, ama çıkışta karşılaşamadık maalesef. Ne olur ki duygularını içinde yaşasan? Aptal ergen -,-

Ben filmden çok etkilendim. Kitabı ilk okuduğumdaki duygular tekrar üzerime hücum etti. Çünkü kitabı neredeyse unutmuş gibiydim ve film sahneleri geçtikçe kafamda flaş patlamasıyla geçmişten sahneler oluştu. Hayal edin işte :D 


Karakterlere gelince, ilk seçildiklerinde "Bu ne, şaka gibi" gibi sinir bozucu yorumlarda bulunmuş olabilirim. Çok bilmiş davranmışım (İTİRAF, benden?!) kesinlikle her karakter, rolünü kusursuz oynadı, harikaydı.

Kısaca (Kısacası mı kaldı?) filme bayıldım. Muhteşemdi. Kitabını sevenlere kesinlikle tavsiye ederim. "Kesinlikle" tavsiye ederim yani. Gidin, gülün, ağlayın ve eve gelip filmi düşünün. Bu seferliğine toz pembe gözlüklerden kurtulabiliriz :D


Evet, başka diyeceklerim de vardı ama duygu yoğunluğundan her şeyi unuttum. Gerisini de izleyip kendiniz anlayın artık, fazla duygusala bağladım bugün. Beynim su kaynattı, bence yeter... Bir sonraki postta görüşmek üzere, hoşçakalıın!


Puanım: 5   IMDB Puanı: 8,5
Süre: 126 dk   Tür: Romantizm, Dram, Sağlık



Trailer (Spoiler İçerir)

24 Haziran 2014 Salı

Deliryum (Delirium #1) - Tanıtım & İnceleme


Aşk tedavisinden sonar sonsuza dek mutlu ve güvende olacağımı söylediler.
Ve ben, onlara hep inandım.

Şimdiye dek.
Şimdi artık her şey değişti.

Artık, bir yalanın baskısı altında yüzyıl yaşamaktansa, 
aşk hastalığıyla geçireceğim kısacık bir ömrü tercih ederim.


Aşk bir hastalıktır. Aşk bir hastalıktır. Aşk bir hastalıktır. Ben galiba bu kitaba hasta oldum. 

Bu kitabın hem düşük tempolu ilerlediğini düşünüp hem de nasıl sıkılmadan okudum, hiç bilmiyorum. Bu kitap beni çok ikilemde bıraktı. Bir de sonu sağolsun başımda bir ağrı bıraktı. Gecenin ikisinde üşenmeyip yorum yazdığıma göre etkilemiş bu kitap beni.

Spoiler İçerir
Kitabın tekdüze gitmesinden rahatsız olmamamın nedeni her şeyin yolunda olmasıydı sanırım. Karar verdikleri gibi prosedüre 9 gün kala Yabanıl'a gidebilmelerini öyle çok istedim ki neredeyse sanki kitap orada bitmiş gibi kapatıp kitaplığıma kaldıracaktım. Çünkü belliydi yani, bir şeylerin yolunda gitmeyeceği ortadaydı. Nerede o eski mutlu sonlar?!

Kitabın sonunda Alex arkada kaldığında -yaralı bir şekilde- ben kendimi kaybettim artık. Bir de gecenin ikisi olmuş saat, ben de sanki rüya görür gibi olayların içine dalmış izliyorum sanki. Kız koşmaya başladı Yabanıl'da ama ben hala çitlerin orada öyle bakıyorum. Kaldım ben bir kere orada, ruhumun bir parçası kaldı yani, artık 2. kitabı okuyana kadar geri dönmeyecek o oradan.
Spoiler Sonu

İlk 150-200 sayfa gerçekten insana "Hadi bir şeyler olsun artık" dedirtiyordu, bunu inkar etmem imkansız. Sonraki 200 sayfa daha iyi ilerledi başlara kıyasla. Ama yine de böyle su gibi akıp geçmedi, çok heyecanlı değildi -birkaç olay dışında tabii ki-. 
Delirium lauren oliver quotes ile ilgili görsel sonucuHeyecanlı değildi dediysem de sıkıcı anlamında değil, çünkü ben bu kitabın her zerresini sömürerek okudum, sıkılmam -kendi adıma konuşuyorum- söz konusu değildi. Temposu düşük müydü? Evet. Güzel miydi? Evet. Her şey bu kadar güzel ilerlerken sıkılmam ben. Toz pembe dünyaları seviyorum. Tabii hiçbir mutluluk sonsuza kadar sürmüyor.

Prosedür yaklaştıkça her şey daha karmaşık bir hal almaya başladı. Ve son 100 sayfa tartışmasız kitabın en güzel kısmıydı. Ve en kötü. Hangi perspektiften baktığınıza bağlı. Biliyorum bu temposuz gidiş yüzünden en az 1 puan kırmam lazım ama kıramıyorum. Valla içim kaldırmıyor :D Ben bu kitabı içindeki iç ürpertici çocuk tekerlemelerine kadar sevdim. Yani bu kitabın her cümlesi muhteşem bir alıntı gibiydi neredeyse. O yüzden ağır ilerlemesini kaldırabilirim, sorun değil.

Son olarak kişisel bir meseleden bahsetmek istiyorum. Biz Kitap Canavarları ile bu kitabın turunu yaptık. Aylar önce yaptık. Ama benim yorumum şimdi geliyor. Aylar sonra. Niye?! Bu sorunun cevabını vermek istiyorum. Olay şu ki ben kitabı turdan çok önce sipariş etmeme rağmen kargoda çıkan problemler sağolsun, yok bugün gelecek yok yarın gelecek diye diye tur bitince geldi kitap. Haliyle bende de okuma hevesi falan kalmadı, okul bitimine erteledim o yüzden. 
Delirium lauren oliver tumblr ile ilgili görsel sonucu
Unutmadan, dizi hakkındaki fikrimi de dile getireyim. Fragmanda izlediğim kadarıyla birkaç oynama yapılmış kitap üzerinde. İnekler = koyunlar, veya Hana'nın esmer olması gibi. Alex'le ilk karşılaşmalarının farklı olması gibi. Bunlar küçük ayrıntılar ama her şey böyle başlıyor. Örn: Vampir Günlükleri. Bunu söylemesem olmazdı. Dizi ne kadar güzel olsa da beni kitaptan soyutlayacağına inanıyorum. İzlememek için kendimi zorlamayı düşünüyorum. Bakalım ne kadar süre dayanabileceğim :D (Zaten Hulu'da paylaşılmış olan ilk bölüm açılmadı benim bilgisayarımda, ülkenizde geçerli değil diyerek. Birileri beni duyuyor sanırım :D)


Kısaca ben diyorum ki umarım ikinci kitap hemen çıkar ve ben hemen alamasam da çıktığını bilip içimi rahatlatmış olurum. Hemen alsam da hemen okuyamayacağım için öyle bir girişimde bulunmam heralde. Ama gerçekten ikinci kitaba ihtiyacım var benim. İhtiyaç demişken uykum da geldi benim. Eh, en azından sabah olmadan yorumu bitirdim. Bir sonraki paylaşımımda görüşmek üzere hoşçakalıın!! :**



Puanım: 4,5  -> İnanılmazdı! Sadece temposu biraz düşüktü.
Sayfa Sayısı: 504   Yazar: Lauren Oliver   Yayınevi: Artemis


Videonun sonunda tedaviyi kabul edip etmemenize göre seçenekler var. Tıklayın ;)



23 Haziran 2014 Pazartesi

Etkinlik: Okuma Şenliği - Yaz 2014


Merhaba arkadaşlaar! Bugün sizinle -ilk defa katılacak olduğum- okuma şenliği için hazırladığım listemi paylaşacağım. Şenliğe siz de katılabilirsiniz! Ayrıntılar için: Pinuccia'nın Kitapları

Listemi 10 kez (en az -,-) düzenledim ve sonunda sadece -çoğunlukla- elimde okumayı bekleyen kitaplarla yapmaya karar verdim. Çünkü zaten yeni kitap almamak için kendimi zor tutuyorum ve bu şenliğin elimdeki kitapları bitirmem için bir bahane olmasını istiyorum, yeni kitaplar almak için değil :D

Kategoriler: 

1. Kategori (10 puan): İsminde yaz mevsimini çağrıştıran bir kelime geçen veya olayların yazın geçtiği bir kitap. 

-

2. Kategori (10 puan): Sadece tek bir kitabını okuduğunuz ve sevdiğiniz bir yazardan bir kitap.

Kaçak - Rachel Vincent 
Serseri'yi okumuştum bundan önce

3. Kategori (10 puan): Bir şiir kitabı.

-

4. Kategori (10 puan): Adında bir sayı geçen bir kitap.

Duygu: Bir Türk Masalı

5. Kategori (10 puan): Bir kişisel gelişim kitabı.

-

6. Kategori (10 puan): Nobel ödüllü bir yazardan bir kitap.

John Steinbeck - İnci

7. Kategori (10 puan): Fransız edebiyatından bir kitap.

-

8. Kategori (10 puan): Bir savaş kitabı.
-

9. Kategori (10 puan): Yabancı bir yazardan bir öykü kitabı.

Aşk Baharı Beklemez - John Green, Lauren Myracle, Maureen Johnson
Birbiriyle bağlantılı 3 aşk hikayesi

10. Kategori (10 puan): Fantastik kurgu/bilim kurgu/distopya/steampunk vb. türde bir kitap.

Başlayanlar - Lissa Price

11. Kategori (10 puan): Yasaklanmış bir kitap.

Alice Harikalar Diyarında ve Aynadan İçeri - Lewis Carroll

İlk olarak Çin’in Huan şehrinin bir vilayetinde, 1931’de ve daha sonraları sıkça yasaklara maruz kalmıştır. Neden olarak, “eserde yer alan hayvanların insan gibi davranmaları ve insan gibi karakterlere sahip olmaları” gösterilmiştir. Daha sonra “aynı nedenlerden” ötürü Amerika’da da birkaç okulda kütüphanelerden kaldırılmıştır.
Kaynak: Kayıp Rıhtım

12. Kategori (10 puan): Beyaz perdeye aktarılmış bir kitap.

Yanılmak Güzeldir - Wendelin van Draanen
Film: İlk Aşk - Flipped

13. Kategori (10 puan): Aynı zamanda çevirmenlik de yapan bir yazar tarafından yazılmış bir kitap.

-

14. Kategori (10 puan): Kütüphaneden veya bir tanıdığınızdan ödünç aldığınız veya sahaftan aldığınız bir kitap.

Cennet - Jamie McGuire

15. Kategori (10 puan):Bir masal kitabı.
-

16. Kategori (10 puan): Herhangi bir edebiyat ödülü kazanmış bir kitap.

Deliryum - Lauren Oliver

Buxtehuder Bulle (2011)
Kirkus Reviews Best Teen Books of the Year (2011)
Goodreads Choice Nominee for Best Young Adult Fantasy & Science Fiction (2011)

17. Kategori (10 puan): Bir biyografi/otobiyografi kitabı.

-

18. Kategori (10 puan): Bir tiyatro oyunu.

-

19. Kategori (10 puan): Halen yazmaya, üretmeye devam eden bir edebiyatçıdan (yazar, şair, araştırmacı...) bir kitap.

Yeni Dünya - Anna Carey

20. Kategori (10 puan): Polisiye/gerilim/korku vb. türde bir kitap.

Zehir Yiyenler ve Diğer Hikayeler - Holly Black

21. Kategori (10 puan): Bir aşk romanı.

Dublin Caddesi - Samantha Young

22. Kategori (10 puan): İlk kitabı 2010 yılında veya daha sonrası yıllarda çıkmış bir yazardan bir kitap.

Susan Ee - Meleğin Düşüşü

23. Kategori (10 puan): Mektuplardan veya anılardan oluşan bir kitap.

-

24. Kategori (10 puan): Daha önce okuyup da tekrar okurum dediğiniz bir kitap.

Açlık Oyunları - Suzanne Collins

25. Kategori (10 puan): Yabancı dilde bir kitap.

The Selection - Kiera Cass

26. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 15 puan, toplamda 45 puan): 3 kitaplık bir seri veya aynı seriden 3 kitap.

Holly Black - Lanet İşleyiciler serisi
Beyaz Kedi
Kırmızı Eldiven
Kara Yürek
27. Kategori (Her bir kitap 10 puan, iki kitap da okunursa ekstradan 30 puan, toplamda 50 puan): İsminde zıt anlamlı kelimeler olan iki kitap.

Beyaz - Melvin Burgess
Kara Cadı - Nora Roberts

28. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 30 puan, toplamda 60 puan): Goodreads’in “Ölmeden Önce Okunması Gereken 1001 Kitap” listesinden 3 kitap.

-
Aslında bu kategori için upuzun bir listem var ama hiçbiri kitaplığımda yok *cries*

29. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 30 puan, toplamda 70 puan): Şimdiye kadar hiç kitabını okumadığınız dört yazardan birer kitap. Yazarların ikisi Türk, ikisi yabancı, ikisi kadın, ikisi erkek olmalı.

Dikkat Aşk Çıkabilir! - AsuDe
Beni Orada Bulacaksın - Jenny B. Jones
Asi ve Leviathan - Sniegoski
Kürk Mantolu Madonna - Sabahattin Ali

30. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 50 puan, toplamda 80 puan): 17., 18. ve 19. yüzyılda yazılmış birer kitap.

-

Vay Canına! Hazırladığım 40 kitaplık listeyi nasıl 25'e düşürebildim aklım almıyor. Ama böylesi daha iyi, en azından kitaplığımda okunmayı bekleyen kitaplardan azaltmış olacağım. Tabii bunların dışında da okuyacağım kitaplar var. Hatta buradakilerden birkaçını okuyamayabilirim bile. Böyle şeyler hiç belli olmuyor arkadaşlar. Hoşçakalıın :D

20 Haziran 2014 Cuma

Aşk, Şimdi (Now is Good) - Film Yorumu


Tessa, lösemi hastalığına yakalanmış, gördüğü dört yıllık kemoterapi tedavisinin ardından doktorlar tarafından iyileşemeyeceği yönünde teşhis konulmuş gencecik bir kadındır. Ölümü kabullenen çaresiz Tessa son günlerini hastanede tedavi olarak ya da acı çekerek geçirmeyi istemez. Bu süreci sevdikleriyle birlikte olabileceği hayat dolu anlarla değerlendirmeye karar veren genç kadın ölmeden önce yapmak istediklerini sıraladığı bir liste hazırlamaya koyulur. 

Jenny Downham'ın 'Before I Die' isimli romanının beyaz perde uyarlaması olan filmin senaryosu ve yönetmenliği, ilk filmi 'Imagine Me & You' ile sinemaya giriş yapan yönetmen Ol Parker'a ait.


Merhaba arkadaşlar, bugün canım sıkıldı ve blogda paylaşacak bir şeyler aradım. Sonra geçen günlerde birinizin tavsiyesi üzerine izlediğim Now is Good filmine yorum yapmak geldi aklıma. Bana Deliryum'un yazarı Lauren Oliver'ın Ben Ölmeden Önce kitabının uyarlaması olduğu söylenmişti halbuki Jenny Downham'ın Ben Ölmeden Önce kitabının uyarlamasıymış :D 3 tane ben ölmeden önce diye kitap olunca böyle karışıklıklar olabiliyor tabii. Kitaba buradan ulaşabilirsiniz.

Filme ilk başladığımda konusu hakkında hiçbir fikrim yoktu ve "tüm film böyle gidecekse izlenmeye değmez" diye düşünmüştüm. Halbuki hiç alakası yokmuş! Filmin sonunda salya sümük ve gözyaşları içerisindeydim. Ben konu filmler ve kitaplar olunca inanılmaz sulugöz olurum. Sonra yok ben hiç ağlamadım, yok çok abartmışsın falan diye gelmeyin bana. Yapı meselesi :D

Filmdeki başrollerimiz Alacakaranlık'ta 'gözleriyle acı veren kız :O' diye tanıdığımız Dakota Fanning ve şahsen benim bu filmle tanıdığım Jeremy Irvine. Ama ben bu karakterlerden film boyunca soğudum, ve bunun için mantıklı bir sebep de gösteremem. Ama filmdeki favori karakterlerim kızın arsız arsız "ablam ölünce odasına ben geçebilir miyiiim" diyen kardeşi ve yine kızın en yakın arkadaşı oldu. 

Spoiler
Filmde beni duygulandıran çok fazla sahne vardı, ama aklıma gelen bir-iki tanesini de sizinle paylaşmazsam içim rahat etmez. İlk olarak, bunun olacağını her ne kadar bilsem de, kızın en yakın arkadaşının doğumunu görmeyi bu kadar istediği halde ömrünün yetmeyecek olmasıydı. Bir de arkaya giren o duygusal fon müzikleri yok mu! 

Her neyse. Bir diğeri de Tessa'nın adının unutulmasından korktuğunu söylediği için, aslında başka bir olaya bağlı olarak Adam'ın caddenin her yerine (hatta yazması imkansız olan yerlere bile ama görmezden geliyoruz -,-) Tessa'nın adını yazmasıydı.
Spoiler Sonu

Vay be, yine destan yazmışım (bunu söylemekten ne zaman vazgeçeceğim hiç bilmiyorum) Sonuç olarak diyeceğim o ki bu filmi romantik-dram-trajedi falan seviyorsanız alın izleyin. Aynı Yıldızın Altında seviyorsanız da izleyebilirsiniz, 'birazcık' benziyor. Neyse ben can sıkıntımı attım, burada bitirebilirim o yüzden yorumu :D Bir dahaki postumda görüşmek üzere, hoşçakalın!

☜♥☞

Puanım: 4   IMDB Puanı: 7,3
Süre: 103 dk   Tür: Romantizm, Dram, Sağlık


19 Haziran 2014 Perşembe

Mihenk Taşı - Tanıtım & İnceleme


Mihenk Taşı, saplantılı ve iddialı bir aşkın kabul edilmezliklerle dolu halinin derin bir ifadesi. Aşkta korkmanın, gerçeklerden kaçmanın ve dürüstlükten ödün vermenin maliyetini ortaya koyuyor ve gözlerimizin içine bakıp, 'Korkusuzca sevin, ' diyen Bayan Aubyn'in, aşkındaki korkularını kendisinden nasılda uzağa taşıyabildiğini gösteriyor. Glennard, hayranlık duyulacak çekiciliğiyle, iki farklı kadında izler bırakırken, yaşamının dersinide Aubyn sayesinde alexa'dan alıyor: Bir kadını en mutlu eden şey, sahip olduklarını sevdiği insana verebilmenin huzurudur.


İşte Altın Bilek'ten bir klasik daha... Öncelikle hiç planda olmamasına rağmen bugün bu kitabı okudum çünkü bu kapağa daha fazla dayanamadım. Yaz da geliyor ya, kapakla aramızda güçlü bir çekim kuvveti oluştu birden. Ben de kitabı göz gezdirmek amacıyla elime almışken bir baktım başlamışım okuyorum. Zaten incecik bir kitap, bitmesi uzun sürmedi.

Kapağa bakarak yanılgıya düşmeyesiniz diye söylüyorum, başrolümüz erkek. Kitap ise 3. kişi ağzından anlatılıyor. Ve tahminimce 19. yüzyılda geçiyor. Gerçekçi-kurgu ve romantizm, kitabın temaları. Kitabın konusu ise genel olarak başrolümüz ve yakın zamanda ölmüş bir kadın yazar olan arkadaşıı arasındaki "Mektuplar" etrafında şekilleniyor.

Ben kitabı neler olacağını, gerçeklerin açığa çıkıp çıkmayacağını veya Glennard'ın itiraf edip etmeyeceğini merak ederek okudum. Klasik veya edebi türler seviyorsanız sizin de beğeneceğinizi düşünüyorum :)


Satın almak için: Kitap Sihirbazı

Puanım: 3,5 -> Türü sevenler için harika!
Sayfa Sayısı: 107   Yazar: Edith Wharton   Yayınevi: Altın Bilek

Gölge Ve Kemik (Grishaverse #1) - Tanıtım & İnceleme



Onu yalnızca geçmişi geleceği ise bir tek o kurtarabilir

Bekle! diye sesimi yükselttim ama o çoktan arkasını dönmüştü. Kolunu tuttum, bizi izleyenlerden gelen şaşkınlık dolu seslere aldırış etmedim. Bir yanlışlık olmalı. Ben düşündüğünüz gibi Yavaşça bana dönüp kolunu tutan elime ters ters bakınca sustum. Elimi çektim ama öyle hemen geri adım atmayacaktım. Ben düşündüğünüz kişi değilim, diye fısıldadım çaresizce.
Karanlıklar Efendisi biraz daha yakınıma geldi, sadece benim duyabileceğim bir sesle, Kim olduğunu bildiğini hiç sanmıyorum! dedi.


Öncelikle deriiin deriin nefesler alıp sakinleşiyorum, ve -çok kısa tutmayı planladığım- spoiler "içermeyen" yorumuma başlıyorum. 

İlk 200 sayfada kitaba 3 puan falan vermeyi düşündüm. "Bu muymuş bu kadar abarttıkları kitap, bu hep böyle mi devam edecek, bu kadar fantastik ağır geldi galiba bana" düşünceleri kafamın içinde dolanıp duruyordu. Sonra bir baktım, sanki elimde farklı bir kitap tutmaya başlamışım da bırakamıyormuşum gibi oldu. Fikrim ne zaman değişti anlamadım ama bir baktım düşüncelerim "380 sayfa mı? Dilenciye sadaka mı veriyosunuz siz? Adamı delirtmeyin ya bunlar ne, neler oluyor, hayıııır!" şeklinde değişmiş, kitabı yaşayarak okuyorum. Böyle de kafayı yedirtti bana bu kitap işte.

Şahsen kitabın başlarında biraz önyargılı olduğumu kabulleniyorum. Çünkü bu kadar epik-fantastik bir kitap beklememiştim. Bir de böyle serinin kendine özgü kelimeleri vardı, Rusça gibi gelen ama Rusça olmayan, evrene ait uydurma kelimeler. Onları anlayamamak beni biraz zorladı, serinin internet sayfasına yazmışlar anlamlarını fakat kitaba da bir sözlük konulmalıydı bence. Ama günün sonunda ben haksızmışım, kabul ediyorum. Ve artık dayanamıyorum, asıl yoruma geçeceğim.

Ah, bu arada. Bu kitabın herkese hitap ettiğini düşünmüyorum. (Zaten çoğu kitap herkese hitap etmez ama olsun...) Daha çok epik-fantastik, distopya okurları belki. 


Spoiler İçerir

Bu ne! Ne bu! Sevgili yazar bana kafayı yedirtmekte karalı galiba! Yakışıklı ve kötü olduğu sürece 1000 yaşında bir dede olması bile soğutamaz beni Karanlıklar Efendisi'nden. Yani tamam kötü olması kabulüm ama kötü başrol de olmasın ya! Düşman tarafta olmasın yani! Aslında adından belli değil mi? "Karanlıklar" Efendisi. En azından yazar bizi karaktere bağlamadan önce kötü olduğunu açığa çıkarsaymış da, böyle mazoşist gibi kaptırmasaymışım kendimi karaktere. Tamam anlıyorum, işin esprisi bu. Ama sadistlik bu aynı zamanda, bize de yazık.



Evet, Malyen de iyi, hoş. Ama bir Karanlıklar Efendisi değil. Değil işte! Evet arkadaşlar açıklıyorum, tüm yorum boyunca bu konu hakkındaki serzenişlerimi dinlemek zorunda kalacaksınız. Bu bir şaka tabii ki de, ama bu kısım aklımdan çıkmıyor yine de.                                  
Saraylar, keftalar, şölenler, güçler... Göz alıcıydı. Kız ilk saraya geldiğinde, onun aksine, ben kendimi onun eski hayatını -özellikle Malyen'i- unutup yeni ufuklara yelken açmaya gayet hazır hissediyordum. Gücünü bulana kadar geçen kısımda biraz sıkılsam da sonrası muhteşem gidiyordu. Ta ki, o güne gelene kadar. Hayır! Bu konuya tekrar girmeyi reddediyorum.                                                                                                                                              
Sonraki kaçış kısmına bayıldım. Ben kaçışları çok severim, bilirsiniz. Malyen'le birlikte olan kaçışları da hoştu. Karanlıklar Efendisi'ne yakalanana kadar. Ama sanırım beni en çok etkileyen kısım "Evet, merhametli olabilirim." kısmıydı. Hatırlamıyorsanız söyleyeyim, Malyen'i bırakacakmış gibi yapıp, sonra da Karanlıklar Diyarı'ndaki volcralara yem etmeye karar verdiği kısımdı. Dehşetti. Sanırım ben bu kısımda kabul ettim Karanlıklar Efendisi'nin kitaptaki kötü adam rolünü. Çünkü buraya kadar hep "Bu işin altında bir iş var." "Baghra yalan söylüyor." "Gerçekler ortaya çıkacak." "Her şey bir kamera şakası." falan diye kendimi avutuyordum. Değilmiş, yalan değilmiş! Yoksa kendimi mi kandırıyorum? Ya 2. kitapta işin gerçek boyutu ortaya çıkarsa? Ahh hadi amaa! Güveniyorum ben kötü çocuğuma. (1000 yaşlarındaki çocuğum..)

Spoiler Sonu

Yine gereksiz uzattım ama ana fikri anladınız siz. Çok beğendim bu kitabı ben. Aşık oldum. Ama ilk sayfasından çeken kitaplardan olamadı. Bu yüzden yarım puan kırıyorum. Merak ederseniz diye. İkinci kitabı Allah bilir ne zaman alırım ben, ama planlarım her zamanki gibi "en yakın zamanda" etrafında şekilleniyor. İstiyorum çünkü.

 Hem de çok. 

 Unutmadan küçük bir açıklamayla bitireyim yorumu. Aslında kitabı okumaya taa sınav zamanlarımda başlamıştım, ama araya sınavlar ve turlar girince yarım bırakmak zorunda kaldım. Üzerinden uzun zaman geçince de sağlıklı yorum yapabilmek için baştan başladım kitaba geçen günlerde. Aslında planım birkaç hafta önce kaldığım yerden bitirip yorumlamaktı ama araya yine tur kitabı girince bu haftaya kaldı. 

Gecikme nedenini birkaç postta daha açıklamıştım ama yerinde de olsun dedim. Bu gecikme için tekrar tekrar özür diliyorum, kitap hakkında fikirlerinizi beklediğimi belirtmeme gerek yok herhalde artık ;) Seviliyorsunuz, hoşça kalıın!

Puanım: 4,5 -> Bayıldım, sadece başlarından içine çekemedi beni.
Sayfa Sayısı: 384   Yazar: Leigh Bardugo   Yayınevi: Martı

17 Haziran 2014 Salı

KCBT 10. Blog Tur || Sonunda - Kitap Yorumu & Çekiliş


Yepyeni bir gün ile tekrar merhaba arkadaşlar. Bugün, Kitap Canavarları ile Sonunda turumuzun 5. gününde, kitap yorumu sırası bende. Hadi başlayalım!

İlk olarak kitabımız romantik-komedi türündeydi. Ben şahsen romantik-komedi filmlerinde uyuklayan veya somurtarak izleyen biriyimdir. O yüzden kitap olarak hiç denemediğim bir türdü. Ama bu kitabı okurken kesinlikle kendimi yerlere atarak güldüğüm yerler oldu. Sadece beceriksizlikleri değil, utanç verici rezillikleri bile kıkır kıkır gülmeme neden oldu. 

Şimdi öyle bir söyledim ki sanki komedisi romantikten ağır basıyormuş gibi. Ama düşününce kitabın tamamı romantik -okusanız bu demek istediğimi daha iyi anlarsınız bence- ama bu yönü de komediye ağır basmıyor. Yani yazar(lar)ımız bu iki türü gayet iyi dengelemişler. Yalnız denge biraz üst sınırda olmuş, onu da söylemeden geçemeyeceğim :D

Ayrıca kitap iki karakterin de ağzından anlatılıyordu, sırayla. Ve bu konuda en çok hoşuma giden ise iki karakterin de kendi hayatının irdelenerek anlatılmasıydı. Hayatları birbirinden bağımsızdı yani, gerçek hayattaki gibi. Demek istediğim, mesela "genelde" romantik kitaplarda, sanki kız karakterin kendi hayatı vardır, erkek karakterinki ise bunun etrafında dönmektedir gibi. Veya tam tersi. Kimin ağzından anlatılırsa anlatılsın, bir karakterin hayatını daha ayrıntılı ve baskın görüyoruz. Burada ise iki karakterinki de neredeyse eşit. Bu olay benim hoşuma gitti.


Kitap boyunca en çok sevdiğim & nefret ettiğim karakterler:

Favori kızım kesinlikle Tilly'ydi. "Tilly arafta, o yürüyen bir seks zombisi." Bu kısım her geçtiğinde suratıma kocaman bir gülümseme oluşuyor. Ön okumayı okuduysanız konu hakkında az çok bilginiz vardır. Bu kız kesinlikle kitaptaki en masum karakter, çok şirin :D

Favori erkeğim ise hiç şüphesiz Casper. Kitabın içindeki en karakterli karakterdi bence. (Muhteşem bir sıfat, kendimi tebrik ediyorum :D) Anladınız siz. Özellikle kitabın sonundaki ıstakoz konuşması ile kesinlikle bende sahip olduğu tahtı sağlamlaştırdı. 

En nefret ettiğim kız karakter ise kitabı okuyan herkesin tahmin edebileceği gibi Stella. Üzgünüm Stella, ama sen tescilli bir sürtüksün. Lütfen en yakın zamanda ölebilir misin?

Ve son olarak geldik en nefret ettiğim erkek karaktere. İnanın bu konu üzerinde inanılmaz kafa patlattım ama böyle bir karakter bulamadım. Kendisi için hiçbir şey hissetmediğim karakterler var ama sevmediğim/nefret ettiğim yok. Üzgünüm, bu seçenek boş kalacak :D


Kitapla ilgili sevmediğim yönler de oldu tabii ki. Her ne kadar okuması eğlenceli olsa da sebebini tam olarak açıklayamasam da asla favori kitaplarım arasına giremeyecek bir kitap bu. Sanırım "acemi aşk" konsepti beni biraz soğuttu kitaptan. Ben ne yapacağını bilmeyen, utanç verici durumlara düşen karakterleri hiç sevmem, onların gözünden bir şeyler okumaktan da oldukça rahatsız olurum. Sanırım benim için kitabın en büyük kusuru, direk olarak temel aldığı konuydu. Konuyu işleme şekli ise oldukça kusursuz geldi bana. Normalde romantik kitaplarda çok sıkılsam da, bu kitap çok sürükleyici olmasa da beni sıkmaması çok şaşırtıcıydı. Sanırım komedi unsurunun etkisi bu olsa gerek. Yazılış olarak başarılı bulduğumu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.


Puanım: 3 -> Kusurları vardı ama eğlenceliydi!
Sayfa Sayısı: 324   Yazar: Tom Ellen & Lucy Ivison   Yayınevi: Pena



Pena Yayınları'na katkıları için teşekkür ediyoruz..



Çekiliş


a Rafflecopter giveaway

16 Haziran 2014 Pazartesi

KCBT 10. Blog Tur: Sonunda - Ön Okuma & Çekiliş


Merhaba arkadaşlar! Turumuzun 4. gününde sizinle "Sonunda" kitabının ön okuması ile birlikteyim! İyi okumalar!





~Çekiliş~

14 Haziran 2014 Cumartesi

Kitap Alışverişim #16 - Geç Olsun Güç Olmasın..

(Resmi büyütmek için üzerine tıklayınız.)

Merhaba arkadaşlar! Ne zamandır bu alışverişi yayınlamak istiyordum ama olmadı bir türlü. Yani asırlar geçti alışverişimin üstünden, ben yine de yayınlayamadım. Öncelikle bunun için çok özür diliyorum hepinizden. Bunu telafi etmek için ne yapsam bilemiyorum. Çok farklı fikirleriniz var bu konuda biliyorum, en son buna benzer bir soru sorduğumda acaip sadistik cevaplar almıştım. Bu sefer biraz daha yumuşak davranırsanız sevinirim :D Alışverişe geçeyim en iyisi çok uzatmadan ben:

1(2,3,4,5)-Altın Bilek Kitapları
Öncelikle yayınevine hepsi için çok teşekkür ediyorum. Sırayla okumayı düşünüyorum, Asla Başkasını Sevme'yi blogumda çoktan yorumladım zaten, görmüşsünüzdür. Görmediyseniz buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz. Özellikle -şirin kapaklarıyla hiç alakası yok- Edith Warthon'ın kitaplarının merak ediyorum.

6- Beni Orada Bulacaksın
İlk çıktığı zamandan beri merak ettiğim bir kitap bu da. Özellikle kapağına ba-yıl-dım. Ve canlı hali çok daha şekermiş, kabartmalarıyla olsun yazısıyla olsun, insana okuma isteği aşılıyor. En kısa zamanda hemen alıp okuyacağım kitaplar listesinin en üst sıralarında yerini bekliyor.

7- Kocan Kadar Konuş
Çıktığından beri konuşulan bu kitabı ön okumasını okuduğumdan beri istiyordum. Kapağında da yazdığı gibi. %100 Türk kızı romanı. Komik ve eğlenceli, bu da şu aralar tam ihtiyacım olan şey. Öncelikler öncelikler diyorum ama bir gün pat diye blogumda yorumunu görürseniz şaşırmayın :D

8-Deliryum
Tur dolayısıyla aldığım (tur olmasa da alacaktım zaten :P) Deliryum, kargo sorunları sağolsun elime turdan çoook çok sonra ulaştı. O yüzden turda yorumumu paylaşamadım malesef. Ama bu ay bitmeden yorumunu yazacağım. Umarım. :D

Vee sıra geldi puanlarla aldıklarıma!

9-Güzel Ölüler 3 - Summer
Bunu hem fazladan puanım olduğundan hem de ilk kitabına önceden sahip olduğumdan aldım. Bu arada resime ilk kitabı da koymuşum, yanlış oldu :D

10-Beyaz: Bir Eroin Güncesi
Bu kitabı puanlarım artınca puanlı kitaplar listesinde dolaşırken gördüm ilk defa. Konusunu okuyup sepete ekledim. O kadar :D Ben böyle eroin kitaplarına meraklıyımdır biraz. Psikolojik bir sorunum olsa gerek. Requiem For A Dream, Eroinle Dans falan..

11(12)- Vampir Akademisi & Ruh Bağı
Böylece kitaplığımda 2 ve 6. kitap dışında eksik kalmadı. İlk kitabı e-book'tan okumuştum, çünkü stoklarda kalmamıştı. Şimdi ise elime geçtiği için çok mutlu oldum. 5. kitabı da baktım puanlı kitap listesinde hemen attım sepete. Zaten 3-4.leri de böyle almıştım.

13-Kırmızı Eldiven
İlk kitabını d&r 5 TL kampanyasından almıştım. Bunu da puanlarda görünce dayanamadım aldım. Acaba 3. kitap elime hangi fırsatla ulaşacak :D

14-Kış Güneşi
İşte bu! Tüm alışverişte belki de en çok dört gözle beklediğim kitap bu. Ahh Jennifer'ı ne de çok özlemişim. Covenant bitti, Lux da bitiyor yakında, çöküşlerdeyim ben artık. Bir Becca'nın Black Ice bir de Jennifer'ın Frigid. Bu yılın en... merakla beklediğim? istediğim? yok, doğru kelimeyi bulamadım ben. Ama siz ana fikri çözmüşsünüzdür :D Umarım bu kitap beni hayal kırıklığına uğratmaz.

Eveet işte bu kadar. Bayağı da bir kitap geçmiş elime ama değil mi? İşin komik kısmı ise çok az bir miktarına para ödemiş olmam. Yaşasın puanlar nihahahhahah :D Bu alışverişin de büyük bir kısmını kitap sihirbazından yapmış olmamın dışında farklı yerlerden aldığım kitaplar da var tabii. Neyse, işte bu kadar. Bir sonraki alışverişte görüşmek üzere, hoşçakalıın!!

Alışveriş sitem: www.kitapsihirbazi.com