Nora'nın Kitaplığı : Araf (Providence #1) - Jamie McGuire || Alıntılar

3 Ocak 2014 Cuma

Araf (Providence #1) - Jamie McGuire || Alıntılar



“Hayal kırıklığına mı uğradın?” Ellerini sandalyemin arkasına koyup bana doğru yaklaştıkça, dudakları bir gülümsemeyle yavaşça yukarı kıvrılıyordu.
“Pek sayılmaz. Kanatları olan bir meleğin resmine bakmaktansa, kanatları olmayan meleğimin yanında oturmayı tercih ederim.”


Her kız babasına saygı duyar. Onu kahramanı olarak görür ya da onu  hayatında o kadar önemli bir yere koyar ki hiçbir şey ona olan sevgisiyle yarışamaz. Benim için babam saygıdan , bağlılıktan ve hatta sevgiden çok daha fazlasını hak ediyordu. Ona hayrandım. Superman'dan  çok daha fazlasıydı; o, Tanrı'ydı.


Tek kaşımı kaldırdım. “Jared Ryel, kıskanıyor musun yoksa?”
Jared ellerini saçlarına götürdükten sonra elini çekti. Biraz gergindi. “Sen sordum Nina ve ben de sana gerçeği söyledim.”

Gözlerimi kıstım. “Kıskanıyorsun.”

Kafasını hayır anlamında salladı. “Ben…” Dudaklarını birleştirip kafasını evet anlamında sallayarak odanın içindeki birkaç adım attı, “biraz kıskanıyorum,evet.”




'' Hikayeyi biliyorsun Nina. Işığın olduğu yerde, karanlık da vardır.''


Bana doğru bir adım daha atarken gözleri, ilk kez hissettiği şeyi ele verdi. Gözleri, ona koşmam için yalvarıyordu ve gözyaşlarımın onun canını yaktığını hissedebiliyordum. Beni kollarının arasında alıp hiç tereddüt etmeden sıkıca sardı. 

Beni kucaklamasıyla birlikte rahatlayarak kollarının sıcaklığıyla huzur buldum.


"Eğer istediğin buysa , aranızdan çekilebilirim,'' diyerek kafasını salladı. '' ama  eğer bunu istemiyorsan... kaderle savaşırım. Seni bırakmamak için Cennet, Cehennem ve aradaki her şeyle savaşırım. ''


"Git Jared. Bir çıkış bul."
"Seni yalnız bırakmayacağım," dedi umutsuzca.
Acıyı hissetmemeye çalışarak derin bir nefes aldım. "Eğer gitmezsen, ikimiz de öleceğiz."

Jared gözlerini kapatıp dudaklarını birbirine bastırdı. Hayatındaki öncelikleri ona acı veriyordu. Tekrar bana baktığında, bakışları kararmıştı.

"Bir çıkış var mı diye bakmak için doğruca koridora gideceğim ve hemen geri geleceğim, tamam mı? İkimizi de buradan çıkaracağım," diye söz verdi.
Gülümseyerek kafamı salladım. Gözlerim dolmuştu. "Biliyorum."



"Bana karşı bir şeyler mi hissediyorsun?"
Yüzü asıldı. "Seni aklımdan çıkaramıyorum."



"Seni seviyorum ve seni her zaman seveceğim. Gerçek bu." 
Jared'in yüz ifadesi, dile getirdiğim basit gerçeklikle bir anda değişmişti. Daha önce birçok kez yaptığı gibi dudaklarını benimkilere o aynı yavaş ve anlamlı şekilde bastırdı. Bu hayatımın en güzel anıydı.





"Bir an onun var olduğundan haberim bile yokken, sonradan sebepsizce sürekli karşılaşmaya başlamıştık. Son zamanlarda hayatım böyle küçük mucize ve sürprizlerle dolmuştu ve bundan büyük keyif alıyor, bir sonrakini sabırsızlıkla bekliyordum."


"Ne yapmam gerekiyorsa yapacağım Nina. Eğer uzaklara gitmek istiyorsan, gideriz. Birlikte olmak istiyorsan, yakınlık istiyorsan, seninle sevişeceğim. Sana istediğin her şeyi vereceğim. Sahip olduğum her şeyden vazgeçeceğim. Ailemden vazgeçeceğim. Hemen şimdi arabaya atlayıp gidebiliriz... Arkama bile bakmam. Ama yalnızca benden bunu isteme. Bunu yapamam... yapamam..." 


''Seni asla terk etmeyeceğim Nina. Bu şekilde değil.''
''Bu şekilde değil mi?'' diye sordum. Sözlerinin ardında gizlenen başka anlamlar olmasından korkuyordum.

''Bu hatayı bir daha yapmayacağım. Sen istediğin müddetçe seninim.''

''Söz veriyor musun?''

Gülümsedi. ''Seni, söz verebileceğimden daha çok seviyorum."



"Jared?" Bana baktı. "Benden ne istiyorsun?" diye sordum bıkkınlıkla.
Yüzüme bakmıyordu. "Güvende olmanı, mutlu olmanı istiyorum. Gerisini ben hallediyorum."




Kitap Yorumum: Araf - İnceleme

4 yorum :