Nora'nın Kitaplığı : Lux & Arum Serisi - Alıntılar

28 Ağustos 2013 Çarşamba

Lux & Arum Serisi - Alıntılar



"Akşam yemeğine ya da belki sinemaya gitmeliyiz."
Aptal kalbim yine yerinden fırladı. "Bana çıkma mı teklif ediyorsun?"
Sessizce güldü. "Öyle gözüküyor."
 -Oniks




Daemon gülümsedi, sonra da ortadan kayboldu. Geri çekilerek etrafıma bakındım. Bir kaç metre ötede bir ağaca dayanmıştı.
"Nasıl... oluyorda... bekle! Daha önce yaptın sen bunu. Bu ürpertici, sessiz, hareket şeyini. Ama sessiz olduğun için değil."
Afallamış bir şekilde tekrar oturup ağaca yaslandım. "Çok hızlı hareket ediyorsun."
"Işık kadar hızlı kedicik."
-Obsidiyen





  

 Neşeyle kayıt düğmesine basıp "Bir MacBook Air'im var!" Diye haykırdım.
Daemon gülerek yüzünü saçlarıma gömdü. "Maskara seni." 
-Opal




 Sana bir şey olmasına izin vermeyeceğim.
Göğsüm kabardı. Dokunuşu beni yakıp kavuruyordu. O sözler beni ezici ve umulmadık bir arzuyla doldurmuştu. Onun yanında olmak bana kendimi iyi hissettiriyordu. 
-Obsidiyen



 "Blake." İç çektim, topallayarak ondan uzaklaştım. "Blake'le çok ortak yanımız var. Çok kitap okumamı seviyor."
"Bende seviyorum." Diye meydan okudu Daemon.
"Hem blogda tutuyor." Neden uçan kuştan medet umuyormuş gibi hissediyordum?
Daemon bir tutam saçımı aldı, parmağına doladı. "İntetnetle bir alıp veremediğim yok."
Elini itip uzaklaştırdım. "Üstelik benden hoşlanmasının nedeni aptal bir uzaylı bağı ya da başka birinin benden hoşlanması değil."
"Benim içinde öyle değil." 
-Oniks




 İnledim.
Bugünü Daemon'la geçirmek zorundaydım. Bütün gece, inanılmaz derecede yeşil gözlü bir çocukla, açılıp duran bir bikiniyi hayal ederek yatağımda bir o yana, bir bu yana dönmüştüm. 
-Obsidiyen



 Emniyet kemerimi çözerken hafifçe güldüm. "Blake. Onun adı Blake."
Daemon kontak anahtarını çıkardı, gözlerinden neşe pırıltıları saçarak arkasına yaslandı. "Ben ona ne dersem, adı o." 
–Opal



 "Geç oldu."
"Biliyorum." Tereddüt ettim. "Kalmak ister misin?"
Tek kaşını kaldırdı.
Bu olmamıştı işte. "Onu kastetmedim."
"Kastetsen de bir şikayetim olmaz hani." Bakışlarını indirdi. "Hem de hiç"
-Oniks s.158


"Sevdiğim bir kitaba inceleme yazısı yazmak iyi geliyordu ve daha çekici hale getirmek için tuhaf resimler bularak elimden geleni yaptım.Sevimli kedi yavrularını ve lamaları tercih ettim.Bir de Dean Winchester'ı."
-Opal



"Deamon." Dawson arkamdan kapıyı çarptı. "Kızgınsın, biliyorum."
Başka bir enerji patlaması benden çıktı ve çatının tavanına isabet etti.Ahşap çatladı.."Hiçbir fikrin yok, kardeşim."
"Biz, Kat'i kurtarmak için ne yapcağını biliyorduk, seni güvende tutmak istedik. Hepsi bu."
"En iyi çözümün topluluğun beni kilit altına alması olduğunu mu düşündün?"
"Biz-"
"Beni durdurabileceğini mi düşündün? Onu kurtarmak pahasına dünyayı yakacağım."
-Origin


 Bir an önce Dee'nin yanında dururken, göz açıp kapayıncaya kadar tam önümde dikilmişti. Tamönümde, derken ciddiyim. Bu kadar hızlı hareket etmiş olamazdı. İmkansızdı bu. Ama buradaydı işte, tepemde dikilmiş bana bakıyordu

''Sen.. sen nasıl geldin buraya?'' Geriye bir adım attım, ne diyeceğimi bilemiyordum. Gözlerindeki yoğunluk tüylerimi ürpertiyordu. Kahretsin...

''Beni dikkatli dinle,'' dedi öne bir adım atarak. Geriledim ve ta ki sırtımı uzun ağaçlardan birine biraz vuruncaya kadar üzerime yürümeye devam etti. Daemon başını aşağı eğdi, acaip yeşil gözleri bütün dünyamı doldurmuştu. Vücudundan dalga dalga ısı yayılıyordu. ''Sana bunu bir kez söyliyeceğim. Eğer kardeşime bir şey olursa, sen o zaman...'' Durdu, bakışlarını aralanmış dudaklarıma çevirirken derin bir nefes aldı. Nefesim tıkandı. Gözlerinde bir pırıltı belirdi ama oradaki her neyse gözlerini kısarak sakladı.

Yine zihnimde o görüntüler belirdi. İkimiz. Sıcak ve terli. Dudağımı ısırdım ve yüzümü ifadesizleştirmeye çalıştım ama yüzünde sinir bozucu derecede ukala bir ifade belirince ne düşündüğümü görebildiğini bir kez daha anlamıştım. Yüz ifadesi sinir bozucu olanın da ötesindeydi.
''Çok pissin Kedicik.''
- Obsidiyen

 

  "Sana zarar vermek istemiyoruz ama bir tehdit durumu söz konusu olursa, seni durduracağız. Anladın mı, Katy?" Cevap vermek istememiştim ama lanet olası oniks bilekliklerinde kurtulmak istiyordum. "Evet."
"Güzel." Gülümsedi. Bu gülümseme yapmacıktı ve çok da dost canlısı değildi. 
-Origin


Anılarım, kapılar mühürlenip kapandıktan sonra bulanıklaşmıştı. Deamon'ın ayrılık sözcükleri her uyandığım an aklıma geliyordu. Seni seviyorum Kat. Hep sevdim. Hep seveceğim. Kapılar kapanırken bir tıslama sesi duyulmuştu ve ben, Arumla yalnız başıma kalmıştım.
-Origin


"Kapılar kapandığından, Kat benden koparıldığından beri, otuz bir saat kırk iki dakika ve yirmi saniye geçmişti." 
 -Origin



"Ne yaptığını sanıyorsun Deamon?" Ethan Smith'in sesinin seviyesi, beni döndürdü...
Vücudum harcanmamış güçle sarsıldı. Beni durdurmaya çalışmamalılardı. Hiçbiriniz beni durdurmaya çalışmamalıydınız. Ethan ellerini önünde kenetledi. "Bir insan kız için kendi ırkını riske atmaya razı olamazsın."
O, seninle tartışacağım bir konu değil.
-Origin

 


 "Deamon." Dawson arkamdan kapıyı çarptı. "Kızgınsın, biliyorum."
Başka bir enerji patlaması benden çıktı ve çatının tavanına isabet etti.Ahşap çatladı.."Hiçbir fikrin yok, kardeşim."
"Biz, Kat'i kurtarmak için ne yapcağını biliyorduk, seni güvende tutmak istedik. Hepsi bu."
"En iyi çözümün topluluğun beni kilit altına alması olduğunu mu düşündün?"
"Biz-"
"Beni durdurabileceğini mi düşündün? Onu kurtarmak pahasına dünyayı yakacağım."
-Origin



"Yorgun gözüküyorsun." Yavaşça yakına sokuldum.
"Dün gece iyi uyuyamadım."
"Beni mi düşündün?" diye sordu kısık sesle.
Bir an tereddüt ettim. " Evet."
-Oniks




Ash Daemon'a doğru yürüdü, yanakları kızardı. "Onun bunu yapmasına izin verdiğine inanamıyorum. Sen de bir insanla çıkmaya başlarsan şaşırmam."
Daemon kahkahalara boğuldu. "Evet, bu asla olmayacak."
-Shadows



"Ne?" diye sordu (Daemon).
"Sen biraz önce... bulaşıkları mı yıkadın?" Dee gözlerini kırpıştırarak geriledi. Daemon'a bir bakış attı. "Dünya sona eriyor. Ve ben hala bir bakire-"
"Sakın!" İki kardeş de hep bir ağızdan bağırdı. (Daemon ve Dawson)
Daemon gerçekten kusacakmış gibi baktı. "Tanrım, sakın bir daha o lafı tamamlayayım deme. Aslında, bunu sakın değiştirme. Teşekkürler." 
-Shadows



 
Dawson kolunu kaldırdı ve iki DVD hızla eline uçtu. "Şey, Ölülerin Günlüğü ve Ölülerin Kurtuluşu var." 
"Harika," diye mırıldandı Daemon.
Gözlerimi devirdim. "Ödlek." 
"Neyse ne." Bana dirsek attı ve bir mısır tanesi göğsümle defterimin arasına düştü. İç çektim. "Senin için onu almamı ister misin?" diye sordu. 
-Opal



Zil çalınca kapıya mı koşsam diye düşündüm fakat göz ucuyla, kot pantolonlu bir çift bacak gördüm. Ona kızgınken bile karnımda kelebekelr uçmasını engelleyemiyordum.
Eziğin tekiydim. 
-Opal 



 
Biraz başım dönüyordu, güldüm. "Gün gelecek senden hızlı olacağım." 
"Rüyanda görmeye devam et."
"Öküz," diye yapıştırdım yanıtı.
Daemon'ın dudağının bir kenarı yıkarı kıvrıldı. "Baş belası." 
"Ya," deyip gözlerimi koca koca açtım. "Bu ağır kaçtı işte."
 -Opal



"Costco konusunda çok haklısın." Dawson tek bir tane patlamış mısır tanesi aldı ve ağzına attı. "Ama zombileri havaya uçurabiliriz. O zaman rahat ederiz." 
"Ah, iyi dedin." Kasede yarı patlamış mısır tanesi aradım, çok severdim.
"Ucubelerin arasında kaldım," dedi Daemon; başını iki yana sallarken şaşkına dönmüş gibi gözüküyordu ama ben içten içe neşelendiğini biliyordum. 
-Opal




Zırhım gibi gördüğüm mantoyu çıkarışımı Daemon sessizce izledi. Ceketi çıkarıp yolcu koltuğuna fırlatırken bir ıslık çaldı. Dışarısı buz gibiydi ancak tenim adeta yanıyordu.
"Aman ya," dedi kalkan gibi önüme geçerek. "İyi mi ettik hiç bilmiyorum."
Arkasındaki Blake gözlerini koca koca açtı. "Vay anasını," dedi.
 -Opal



"Yanılmıyorsam," dedim sonunda, "bunların hepsini Texas Katliamı filminde görmüştüm." 
Daemon alaycı bir tavırla güldü.
-Opal




"Beni sadece vücudum için seviyorsun. Itiraf et."
"Şey, evet. "
Kirpiklerini kaldırdı, gözleri mücevher gibi parladı. "Kendimi seks objesi gibi hissediyorum."
-Opal



İçimde dolaşan öfkeyle bir adım attım. 
"Zorla Mount Weather'a mı girdin?" Hunter kahkahalara boğuldu. "Deli misin sen?"
"Kapa çeneni." dedim bakışlarımı Luc'un üzerinde tutarken. Hunter derinden bir ses çıkardı. "Eğer bana bir daha çenemi kapamamı söylersen, o küçük dostluk anlaşmamız son bulacak." 
Ona kısa bir bakış attım. "Kapa. Çeneni."
Arum'un omuzlarından karanlık gölgeler sürüklendi ve onunla yüzleştim. "Ne?" dedim kollarımı sıkıysa gel anlamında açarken. "Zaten içimde başkasının üzerinde harcamam gereken bastırılmış çok şiddet var."
-Origin




"Tişörtü yok mu bunun?"
"Maalesef olduğunu sanmıyorum. Kışın bile böyle. Her zaman etrafta yarı çıplak gezer."
-Obsidiyen
 

  Doğruldu, yakınıma geldi. Bacağı bacağıma değiyordu. "Sana bir şey aldım."
Beklediğim bir şey değildi bu. "Yüzüme patlayacak bir şey mi?"
Arkasına yaslanıp kıkır kıkır güldü, elini kot pantolonunun ön cebine soktu. Oradan çıkardığı küçük deri keseyi bana verdi.
Merakla küçük ipi çektim, keseyi avucuma ters çevirdim. Yüzüne baktım, o gülümseyince kalbim duracak gibi oldu. Cilalanmış ve kolye ucu şekli verilmiş, yedi buçuk santim uzunluğunda bir obsidiyen parçasıydı. 
-Obsidiyen



"Teşekkürler," diye mırıldandım ve nefesimin ardından ekledim. "Öküz."
Derin ve gırtlaktan güldü. "Bu hanımefendiliğe pek yakışmadı Kedicik."
Ona döndüm ve "Sakın bana öyle seslenme." diye tersledim.
"Birine öküz demekten iyidir, değil mi?" Kapıyı dışarı itti. "İlham verici bir ziyaretti. Bu uzun bir süre aklımdan çıkmayacak."
Tamam. İşte buraya kadardı. "Ne biliyor musun, haklısın. Sana öküz demem çok yanlıştı. Çünkü öküz senin için fazla iyi bir kelime." dedim tatlıca gülümseyerek. "Sen yavşağın tekisin."
"Yavşak mı?" diye tekrar etti. "Bak bundan çok etkilendim."
Ona hareket çektim. 
-Obsidiyen


 "Bo’nun suratındaki ifade benzersizdi. Ve sana verdiği öpücük ? O neydi öyle ? Yunusların bile daha ateşli öpüştüklerini gördüm."
  ''Onun adı Blake!'' Bacağını yumrukladım. ''Ve sen de bunu biliyorsun, böyle davrandığına inanamıyorum. Ve bir yunus gibi öpüşmüyordu!''
  ''Gördüğüme kadarıyla,öyle yapıyordu. '' 
-Oniks



"Kurabiye?" Çikolata cipsini tutarken teklif etti. Çok yemiş olsam da olmasam da, bunu reddetmemin hiçbir yolu yoktu. "Tabii."
Dudaklarının kenarı yukarı kalktı ve bana doğru eğildi, ağzıyla aramda santimler vardı.
"Gel ve al."
Gel ve al mı? Daemon kurabiyenin yarısını o dolgun, öpülesi dudaklarının arasına yerleştirdi. Ah, kutsal uzaylı bebekler aşkına...



"Kedicik-"
"Sakın bana Kedicik deme. Saat beş gibi çıktın ve o zamandan beri geri dönmedin. Neler yapıyordunuz? Ayrıca yüzündeki o gülümsemeyi yok et. Bu hiç de komik değil." 
Daemon yüzündeki gülümsemeyi silmeye çalıştı ama beceremedi."Pençelerini dışarı çıkarmana bayılıyorum."
-Opal


 
Daemon'un yeşil gözleri cam gibi parlayarak düzeldi. Kolu uzandı ve parmakları kıpırdandı. Lazer yada kapıyı asla aşamazdı. "Katy, seni seviyorum. Her zaman öyleydi. Her zaman öyle olacak" derken panikli sesi boğuk ve kalındı. " Senin için geri geleceğim. Ben-"

Acil durum kapısı ağırca kayarak mühürlendi. 
" Seni seviyorum" dedim. Ama Daemon... Daemon gitmişti.
-Opal



"İçecek birşey ister misin?" diye sordu buzdolabına yakın kabine ilerlerken.
"Evet. Lütfen."
Hunter ona bir bakış attı. "Şaşırmış görünüyorsun."
"Böyle centilmence şeyler yapan biri gibi görünmüyorsun." Ya da nazik şeyler, ama bunu eklememem gerektiğini farkettim.
Dudakları seğirdi. "Ara sıra kendimi şaşırtırım." Kabine geri dönerek iki bardak aldı. "Sodam, sütüm, suyum-"
"Süt mü? 10 yaşında değilim."
Gözleri ışıkta hafif parıldarken döndü. "Peki kaç yaşındasın? 19 mu?
Serena alınarak taburesine yaslandı. "25 yaşındayım."
"Hmmm.." Bardakları geri koydu ve eline iki tane şarap kadehi aldı.
Serena'nın gözleri kısıldı. "Onlar sana temel dosya gibi birşey vermediler mi?"
"Evet." Hunter bir şarap şişesini raftan çıkardı.
Serena onun geniş omuzlarına bakarken bir maymunun onun üzerine atlayıp, onu tam bir vampir stiliyle ısırdığını hayal etti. Aslında belki zombi stiliyle. Böylesi daha çok zarar verirdi. "Peki okudun mu?"
Hunter arkasını döndü vetezgahın karşısına geçti. Önüne bir bardak koyu şarap koydu. "Okudum."
Serena'nın teni gerildi. Bu onun rahatsız oluş şekliydi. "Temel şeyleri okuduysan, 19 yaşında olmadığımı bilmen gerekirdi."
Hunter dirseklerinin üzerinde eğildi ve şaraptan bir yudum aldı. "Büyük olasılıkla."
"Yani 19 yaşında olup olmadığımı beni sinir etmek için sordun?"
"Çok büyük olasılıkla." diye mırıldandı onu şarabından yudumlanışını izlerken.
Keskin bir karıncalanma omurgasının arkasından sıcak çarpması gibi yayılıyordu.
"Tam bir g*tsün."
"Ve senin pis bir ağzın var." Hunter sırıttı.
Serena derin bir soluk alıp nefesini sakinleştirirken, o şarabını bir dilişte bitirdi. "Çalışırken bu kadar içmen mi gerekiyor?"
"Senin de bu kadar soru sorman mı gerekiyor?"
"Senin de en azından üzerine bir t-shirt geçirmen gerekmiyor mu?" diye lafı yapıştırdı. "Bütün o içki olayını da hesaba katarsak çok uygunsuz görünüyorsun."
Hunter kıkırdadı, ve o ses, vay canına, eğlenen gülüşünün sesi bacaklarına titreme gönderdi.
Hunter tezgahın çevresinden dolaştı. Yürümedi, ah hayır, uyluğunu kaplayan kotun nazik hareketleri ona insan yürüyüşünden çok avını takip eden büyük bir aslanın hareketlerini hatırlattı. Bacaklarını bir tanesi kendi bacağına deyene kadar yayıp yanına oturunca Serena'nın nefesi kesildi.
Serena tabureyi kavrayarak hızla uzaklaştı. Metal bacakları korkunç bir kazıma sesi çıkardı. Serena fayansı mahvettiğini umdu. "Ne konuşmak istiyorsun."
Hunter taburesini ona yaklaştırdı, aralarındaki mesafeyi kapattı. Otururken bile ondan uzundu, böylece eğildiğinde yüzü Serena'nınkinin tam karşısındaydı. "Seni."
Boğazı kurudu."Kişisel alanımdasın."
"Sen benim evimdesin yani bu kişisel alanını geçersiz kılar."
"Mantığın hatalı."
Kirpiklerini indirerek başını eğdi. "Benim mantığım buralardaki tek mantık. Buna alışsan iyi olur."
Onunda kafasına birşeyler atılmasına alışması gerekiyordu çünkü bu tekrar olmak üzereydi.-Saplantı

 Buraya kadar alıntıların hepsi  "Lux Book Series Tr" facebook sayfasındandır.:)



Serena başını geriye attı ve konuşmadan önce bir süre bekledi. "Bütün bunlar ne anlama geliyor? (...) Seni tanımasam bana karşı duyguların olduğunu söyleyeceğim."



Serena kaçmadı ya da tereddüt etmedi. Beni kabullendi, her şeyimle. Her zaman kabullenmişti.
İnsan biçimime büründüm ve onu göğsüme yaslayıp kollarımla sardım. Sözcükler dudaklarımdan hiç tahmin etmediğim kadar kolay çıktı. "Seni seviyorum."



Artık kesindi. Bunu inkar edemezdim. Hunter'a aşık olmuyordum.
Çoktan aşık olmuştum.


Kendi kendimin kara deliği gibiydim. Luxen'in tam tersi yani. Onlar iterken ben çekebiliyordum.
Bizler evrenin baş belası yin-yang'ıydık.


25 yorum :

  1. Harika olmuş :) Her bir alıntıyı okurken suratımda şapşal bir gülümseme oluştu :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler ve aynen, sen de bendensin anlaşılan :D

      Sil
  2. Çokgüzel yazmışsın bu arada obsession ne 5. kitapmı*

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayır Lux Serisi'ne bağlı ama farklı bir seri, başroller de farklı dolayısıyla. :)

      Sil
    2. Teşekkür ederim <3 :)

      Sil
  3. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İkisini de Eylül-Ekim gibi bekliyoruz. Umarım Dex fazla bekletmez :)

      Sil
  4. 5. kitap çıktımı merakla bekliyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayır, daha yurt dışında 5 Ağustos'ta çıkacak :)

      Sil
  5. Çok güzel bir yorum olmuş ayrıca tanımlarına bayıldım :D Şaşırtıcı bir şekilde sana her konuda katılıyorum ve her ne kadar tadında bırakılmış olsa da keşke kitabın devamı olsa diye düşünmeden edemiyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler, ve bence de tam tadında bırakılmış ama devamı olsa ilk kez okuyormuş gibi yine bayıla bayıla okurdum diye düşünüyorum :D

      Sil
  6. Obsession un devami gelir mi acaba? Ve besinci kitabin adi belirlendi mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Saplanti'nin devami yok ve 5. Kitabun orjinal adi Opposition olacak. Türkiye'deki adi ise henuz belli degil :)

      Sil
  7. merhaba Opposition 5 Ağustosta türkiyedemi çıkacak

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayır yurt dışında çıkacak :) Türkiye'de çıkış tarihi henüz bilinmiyor..

      Sil
    2. :(( teşekkürler beklemekten başka bişe yok artık

      Sil
  8. 5.kitap serinin son kitabı mı olucak ?

    YanıtlaSil
  9. serinin yan kitaplarına nasıl ulaşabılırım?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Saplantı'yı kastediyorsan neredeyse bütün kitabevlerinden temin edebilirsin. Eğer ara kitap Shadows'u kastediyorsan Türkiye'de henüz çıkmadı :)

      Sil
  10. Shadows Türkiye'de çıkacak mı? Çıkacaksa ne zaman çıkar bi bilgin var mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çıkacak fakat tarihi hakkında belirli bir bilgi yok henüz.

      Sil
  11. İnternette bir kitap gördüm bu seriyle ilgi adı" lux serisi the wedding" olarak geçiyor fakat gerçekliğinden emin olamadım bir fikrin var mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Seriyle alakası yok belki fan kurgusu olabilir :)

      Sil